Anad, NTV’de moderatörlüğünü yaptığı “10 Kadın” programını tahlil ettiği bir söyleşisinde şöyle demiş:
“Funda Özkalyoncu’nun her konuda patlatacağı bombaları önceden depolayacağını sezdim.”
Televizyonculuk geçmişinde CNN Türk’te haberleri sunduğu dönemde, bir haber için Ankara’ya bağlanılması gerekirken bunun bir türlü gerçekleşmemesi üzerine canlı yayında “S.... et Ankara’yı” gibi bir “iş kazası”na rağmen Çiğdem Anad’ın iyi bir televizyoncu olduğunu düşünenlerdenim.
Anad’ın söyleşisindeki Radyo N101’in “Bonbon”u Funda Özkalyoncu için öngörüsü de, onun ne denli güçlü önsezileri olan bir haberci olduğunun göstergesi.
Ve “Bonbon Funda”, Çiğdem Anad’ı yanıltmadı.
“10 Kadın”ın son canlı yayınında masaya yatırılan konulardan biri de benim yazımdan sonra kamuoyunun tartışmaya başladığı Medyapım’ın ortağı Fatih Aksoy’un, Mehmet Ali Ağca’yı dans yarışması ile ekrana çıkarma düşüncesiydi...
“10 Kadın”dan Nazlı Eray, “Çok fantastik ve saçma. Etik değil. Ağca gibi eli kanlı bir katili burada konuşmamız bile doğru değil” diyerek Aksoy’u eleştirdi.
Oya Başar, “Her şey reyting mi, her şey para mı? İnsani duygularımız bu kadar mı yok oldu? ‘Dizilerde şiddet var, çocuklar etkileniyor’ deniyor. Ağca gibi şiddeti bizzat uygulayan birine star muamelesi yapılması feci. Fatih Aksoy gibi yapımcılar irdelenmeli” dedi.
Ancak Anad’ın “bomba”sı “Bonbon Funda”nın konu hakkındaki söyledikleri hiç şık değildi.
“Söz konusu Fatih Aksoy olunca hiç şaşırmadım. Kızın var. Bir gün büyüyecek. 30 yıl yatıp çıkmış bir katile aşık olmuş, evlenecek ve onun yanında uyuyacak. Çocuklarının o adamla uyuma ihtimali de bir bedel olmalı.”
Aksoy, Ağca gibi, aflardan yararlanıp çıkmış olsa bile toplum vicdanında mahkum olmuş bir katile muteber insan muamelesi yaptığı için elbette ki, eleştirilmeli...
Hem de acımasızca...
Aksoy’u eleştirelim, ki bir daha böyle bir yanlışa imza atmasın...
Ancak işin içine Aksoy’un 2.5 yaşındaki kızını karıştırmak, hele hele de masum bir çocuğu evlenecek yaşa getirip Ağca ile aynı yastığa baş koydurtmak ayıp...
Çiğdem Anad’ın “Bonbon”u uyarması gereken yerde, “Çok güzel söyledin” deyip ona destek vermesi de öyle...
“Bonbon Funda”nın bu “empati”si ya da “bomba”sı “10 Kadın”a yakışmadı...
Demem o ki, hiç kimse bir yanlışı, başka bir yanlışla düzeltmeye kalkmamalı...
Burcu Kara’nın unutamadığı 27. yaş günü
Pin Up’ın single’ı “Üretim Hatası”
Yanılmıyorsam Türkiye’de tamamı kızlardan oluşan ilk rock grubu Volvox’tu... 1988 yılında Şebnem Ferah’ın kurduğu hard rock grubunda Duygu Karpuz, Ebru Bank, Gül Ağırca, Buket Duran vardı. 1992’de de gruba Özlem Tekin katılmıştı.
Sonra bu grup dağıldı.
Önce Şebnem Ferah, ardından Özlem Tekin, müzik yolculuğunu solist olarak sürdürdü.
Yıllar sonra müzik dünyasının yine kızlardan oluşan bir rock grubu daha oldu.
Dört müzisyen kızdan oluşan “Pin Up”ın hazırladığı ilk single, yakında müzik marketlerde satışa sunulacak.
“Pin Up”ın Sony Müzik’ten çıkaracağı single’ın adı da ilginç.
“Üretim Hatası” adını verdikleri ilk single ile rock müzik sevenlerin karşısına çıkmaya hazırlanan “Pin Up”ın ömrü bakalım ne kadar olacak?
TRT’nin spor atağı
TRT, İbrahim Şahin döneminde bir dizi atılım yaptı.
İbrahim Şahin’in yaptığı atılımlar mevcut kanallarının içeriklerinin zenginleştirilmesinden çok, peş peşe kanal açmak oldu.
TRT Türk, TRT Şeş, TRT Çocuk, TRT Belgesel, TRT Avaz, TRT Müzik gibi tematik kanallar İbrahim Şahin döneminde açıldı.
TRT, açtığı yeni kanallardan çoğunu henüz uygun içerikle doldurup izleyicide alışkanlık yapacak hale getirememiş olsa da kurumun yeni kanalları da yolda...
İbrahim Şahin’in, açtığı yeni kanalların içeriklerini zenginleştirmek için bütçelerini büyütmek yerine, “Çok açıldınız” deyip, bütçelerini kıstığı da bir gerçek.
Bir başka gerçek daha var TRT ile ilgili.
O da şu:
TRT, spora ciddi bir yatırım yaptı geride bıraktığımız günlerde...
TRT önce Türkiye Ziraat Kupası’nın yayın haklarını aldı.
Ardından Süper Lig’in özet görüntülerini yayınlama hakkını kazandı.
TRT’nin son bombası da Afrika’da yapılacak Dünya Kupası’nın yayın haklarını satın almak oldu.
TRT’nin yaptığı bu atılımların hepsi, kanala reyting olarak geri dönecek yatırımlar...
Ama gel gör ki, TRT tam da bu aşamada reyting sisteminden çıktı.
TRT’nin reyting sisteminden çıkmasının, reyting garantili işlere ciddi paralar yatırdığı bir dönemde olması ilginç değil mi?
Reytingi ölçülmeyen bir kanalın, “Şu programım şu kadar seyrediliyor” deyip, onca para vererek satın aldığı maçları ya da maçların özet görüntülerini maksimum yarar sağlayarak reklamcılara pazarlaması mümkün mü?
Bence zor...
Çünkü reklamcılar, hangi kanalın ya da programın kaç kişi tarafından izlendiğini belirlemek ve reklam pastasını da ona göre dağıtmak için bu sistemi Türkiye’ye getirdi.
TRT’nin yayınlayacağı maçlar ve özet görüntülerle en yüksek reyting elde edeceği bir dönemde reyting sisteminden çıkmış olması TRT’nin reklamcılarının elini zayıflattığı ve işlerini bir hayli zorlaştırdığı da bir gerçek...