Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk Sineması’nın ünlü yönetmenlerinden Memduh Ün’ün, “Hepsini toplayıp, yaktıracağım” dediği kitabı “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor”u okumaya Almanya seyahatimde başlamıştım. Memduh Ün’ün yönetmen olarak imza attığı 71 filmi acımasızca eleştirdiği kitabını Altın Portakal için geldiğim Antalya’da bitirdim...
Memduh Ün gibi “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor” da ilginç bir kitap... Memduh Ün’ün “Bazı şeyler eksik” diyerek piyasadan toplatma kararı aldığı kitap, birçok sinemacının canını acıtacak.
Çünkü Ün, düşündüğü, hissettiği her şeyi çekinmeden yazdı.
Ünlü yönetmen, film çekerken çalıştığı ünlülerin zaaflarını, kötü alışkanlıklarını kitabında tek tek açıkladı.
Kitapla ilgili yazacak çok şey var.
Ancak 46’ncı Altın Portakal Film Yarışması’na gelmişken Memduh Ün’ün bizde ödüllendirmelerin nasıl yapıldığını anlattığı şu olaya öncelik tanımam lazım.
Çünkü bu olay, Türkiye’de jüride görev yapanların, “En iyi”leri belirlerken “objektif” kriterler yerine nasıl da “subjektif” kararlar verdiğini açık ve net bir şekilde gözler önüne seriyor.

“Fato”nun rakibi yılanlar
Memduh Ün’ün 1973’te yönetmenliğini üstlendiği, başrollerini ise Fatma Girik ve Tamer Yiğit’in paylaştığı “Toprak Ana” filmi “Altın Koza Film Festivali”ne katılır ve sonrasında yaşananları Ün, kitabında şöyle anlatır:
“Fatma’nın (Girik) en iyi kadın oyuncu ödülü adaylığıyla ilgili konuşmalar yapılırken, seçici kurul üyelerinden birinin, ‘Çok iyi oynamış. Özellikle de oğlu eşkıya olup geldiği zaman, onun arkasından sürünme sahnesi müthişti’ dediğini anlatmışlardı bana. Seçici kurulun bir başka üyesi olan dostum, çok sevdiğim büyük yazar Tarık Kakınç, ‘Fatma çok iyi sürünüyor, tamam da, yılanlar da çok iyi sürünüyor. O zaman biz ödülü yılanlara verelim’ diye yanıtlamış öneriyi. Bu nedenle de ödül, alakasız bir kadın oyuncuya verilmişti.”
İlginç değil mi?
Elbette ki her festivalin jürisi 1970’li yıllarda “Toprak Ana”yı değerlendirenler gibi davranmıyor.
Ama şöyle de bir gerçek var.
Her yarışmanın ardından hangi ödülün kime verildiğine ilişkin birçok iddia ortaya atılıyor.
Bunu önlemenin yolu belli; şeffaflık...
Jürinin kimi hangi nedenle “En iyi” seçtiği kamuoyuna açıklanırsa, zaman zaman ödüllerin üstüne düşen gölgeler de kalkmış olacak.
Bu vesileyle şunu da belirtmekte yarar var.
Fatma Girik, 1985’te “Yılanların Öcü”nü çekerek 1973’teki yılanlardan öcünü aldı.

Festivallerde ödüller böyle mi belirleniyor



Altın Portakal’da sosyal demokrat dayanışması
Bu yıl Antalya Altın Portakal’ın açılışına katılanlar arasında Tarık Akan da vardı. Dedeman Otel’in terasında Tarık Akan, Rutkay Aziz, Aytaç Arman, Altan Erkekli, Şerif Gören, Mustafa Altıoklar, Ümit Okur, Suavi Eren, Yüksel Arıcı ve Yalçın Güzelce ile festivalin dünü bugünü üzerine sohbet ediyorduk.
Konuşulanların çoğu “yazılmamak kaydıyla” olduğu için onları mecburen pas geçeceğim.
Ama bu konu öyle değil.
AKP’li Menderes Türel döneminde filmlerinin yarışıp, ödül almasına rağmen Antalya’ya özellikle gelmediğini söyleyen Akan, bu yıl “Altın Portakal”a katılmasının sebebini ise şöyle açıkladı:
“Antalya’da artık sosyal demokrat bir belediye başkanı var. Bu yıl, sosyal demokrat Başkan Prof. Dr. Mustafa Akaydın’a destek için buradayız.”
ÇASOD Başkanı Rutkay Aziz de, festivalde yapacağı konuşmada bu konuya vurgu yapacağını söyledi.


Artık Hıncal Uluç’un izindeyiz!
Mustafa Topaloğlu eskiden “Oy oy Emine”, “Muhallim” gibi türkülerle anılıyordu, şimdilerle ise kumarhanelerle... Polis, ne zaman bir yere kumar baskını yapsa, gözaltına alınanlar arasında mutlaka Topaloğlu da oluyor... Bunun bir rastlantı olması mümkün mü?
Belli ki artık polis, nerede gizli kumar oynatıldığına ilişkin istihbarat yapmıyor, Mustafa Topaloğlu’nu takip ediyor...
Topaloğlu girdiği yerden bir süre çıkmayınca polis de içeri giriyor ve banko! Bir gizli kumarhane daha ortaya çıkıyor...
Kimi takip edeceğini bileceksin yani!
Şu sıralar Antalya’da gençlerin ve “çıtır”ların gözde mekânı Cafe Extrablatt...
Arkadaşlarla Dedeman Oteli’nin etrafında akşam yürüyüşüne çıktığımızda bir de baktık Hıncal (Uluç) Abi bu mekânda...
Hıncal Abi, ne zaman Antalya’ya geldi, burayı hemen nasıl keşfetti?
Helal olsun yani...
Biz de bir yer bulup oturduk ve şuna karar verdik.
Nasıl ki polis Mustafa Topaloğlu’nu takip edip kumarhaneleri eliyle koymuş gibi buluyorsa, biz de bundan sonra Hıncal Abi’yi takip edip, “çıtır”ların mekânlarını keşfedeceğiz!