Bir insan için, yaşadığı toplumun ikiyüzlülüğüne tanık olmak kadar acı bir şey olabilir mi? Gazanfer Özcan iki yıldır isyan halindeydi. Usta tiyatrocu, her seferinde önce eşi Gazanfer Ülkü’nün geçirdiği ağır rahatsızlık, ardından kendisinin yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle tiyatrosunun perdelerinin indiğini ve bu nedenle ödeyemediği 40 bin TL. civarındaki vergi borcunun kendisini nasıl faiz sarmalına aldığını anlatıyordu:
“78 yaşında hâlâ çalışıyorum, mecburum, kazandığım parayı komple vergi borcuna yatırıyorum. Geçen yıl 110 bin lira yatırdım, sadece faize gitti, anaparadan bile düşmedi. Eşime, dostuma, çocuklarıma karşı hep rol yapıyorum; neşeli görünmeye gayret ediyorum. Hayatım boyunca Anadolu’yu karış karış gezdim, yurtdışında devletimi milletimi temsil ettim, borcum nedeniyle seyahat yasağı kondu, oğlumuz İngiltere’de, gidip göremiyoruz. Çok ağır geliyor... Büyük üzüntü içindeyim, yaşımız da kemale erdi,
vaktimiz yaklaşıyor, bu gidişle öbür tarafta rahat edeceğiz... Aslında, öbür tarafa gidenlere gıpta ediyorum.”
Arşivler ortada...
Eskiden gazete arşivlerine ulaşmak zordu.
İnternet çağında bu hizmet bir tuşla ayağınızda.
Özcan ölene kadar neredeydiniz?Üstelik Özcan’ın vergi borcundan dert yandığı haber ve söyleşilerin tümü Türkiye’nin en çok satan gazetelerinde yer aldı. Özcan yaşarken çığlıklarını duymayanların kulakları nedense usta tiyatrocunun öldüğü gün açıldı.
Ve hepsi birden, “Vah vah vah... Vallahi ben yeni duydum, çok üzüldüm. Keşke daha önce haberim olsaydı” diye timsah gözyaşı dökmeye başladı.
Pardon da siz şimdiye kadar hangi gezegendeydiniz?
“Şekerim gazete okumuyorum” demekle övünürseniz, sonunda bu hale düşersiniz.
Gazanfer Özcan’dan kalan vergi borcunu ödememek için reddi miras yoluna gideceği iddia edilen Fulya Ündüz, “Gerekirse bu borç için hapse girerim, ama reddi mirası seçmem” diyerek babasının kızı olduğunu gösterdi.
Şimdi sıra devleti yönetenlerde...
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tam da bu noktada devreye girse ve Maliye Bakanı’ndan “Bu borç ve faizlerini ödemeye adamın ömrü yetmedi. Gecikmeden kaynaklanan faizleri silin, sadece anaparayı tahsil edin” diye ricacı olsa bu iş kökünden biter. Ama o irade nerede?
Ali Yavuz’la MESAM’ın hukuk savaşıŞimdiye kadar müzik sektörünün meslek birlikleri MÜYAP, MESAM, MSG ve MÜYORBİR hakkında ne kadar yazı yazdığımı hatırlamıyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum.
Ne zaman MESAM ya da MSG hakkında bir şeyler yazsam ortalık ayağa kalkıyor. MESAM’cılar benim MSG’yi tuttuğumu, MSG’ciler ise MESAM’ı savunduğumu iddia ediyor. Bazen de aleyhlerinde yazı yazdığım için beni işten kovdurmaya kalkışan, beni susturmaya çalışan meslek birliği yöneticileri bile oluyor.
Ama bunlar beni korkutmuyor. Çünkü çiğ yemediğim için karnım ağrımıyor. Alnım ak, başım dik Allah’a şükür... Doğru bildiğim yolda yürümeye devam ediyorum.
Hal böyle olunca da haksızlığa uğradığını düşünenlerin yolu “Alice”ye düşüyor.
MESAM’la mahkemelik olan Ali Yavuz da onlardan biri...
Yavuz, 92 oyla Yönetim Kurulu 1. Yedek Üyesi seçildiği genel kurul sonrası MESAM’dan oyların yeniden sayılmasını talep eder, ama bir sonuç alamaz.
Yavuz, bunun üzerine seçim sonuçlarının incelenmesi için Kültür Bakanlığı’na başvurur.
Tam da bu sırada Yönetim Kurulu’ndan bir kişinin üyeliği düşer. Yavuz, Yönetim Kurulu Asil Üyeliği için çağrı beklerken MESAM’dan, gönderdiği e-posta ile kendilerini tehdit ettiği için Haysiyet Divanı’na sevk edildiğine dair bir yazı alır. Ardından da Haysiyet Divanı, Yavuz’u MESAM’dan ihraç eder.
Yavuz, konuyu yargıya götürür. Mahkeme, ihraç kararı hakkında “Yürütmeyi durdurma” verir.
Karardan sonra MESAM, Yavuz’u tekrar üye yapar, ama “Mahkemenin kararına itiraz ettik” gerekçesiyle (Orhan Gencebay, Turhan Taşan ve Ahmet Selçuk İlkan’ın karşı oyuna rağmen) onu Yönetim Kurulu’na almaz.
Yavuz da, mahkeme kararlarını uygulamadıkları için MESAM yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunur.
Şimdilik durum budur...