Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir kadının kusursuz bir fiziğe sahip olması onun “güzel bir kadın” sayılabilmesi için yeterli midir? Tanrı’nın boş vaktine denk gelen her kadın, herkes için “güzel” midir?
Çarşamba günü Cafe Milliyet’te de haberini yaptığımız Fatma Nilgün Meral’in “güzel” görüp “En Güzel 21 Kadın ve Güzellik Sırları” kitabında yer verdiklerinin söyledikleri beni gerçekten de etkiledi.
İlk “özlü söz” Ayşegül Aldinç’ten: “Aşkın kadını güzelleştirdiğinden şüphesi olan var mı?”
Ya Gila Voos’un şu sözlerine ne demeli? “Güzellik bir artıdır; onu kullanma becerisi de insana kalmıştır. Ayrıca bir bütündür; fiziksel ve ruhsal olarak. İnsanın bir enerjisi, gözünün feri vardır. Onlar olmadan güzellik vazoda 24 saat geçirmiş çiçeğe benzer. Hâlâ güzeldir ama çok şey kaybolup gitmiştir.” Voos’tan bir ilginç söz daha: “En güçlü cerrah aşk...”

Kadını aşk güzelleştirir
Yıllarca İstanbul sosyetesinin en güzel kadınlarından biri olarak kabul edilen Güliz Onursal’ın “güzellik”, “kadın” ve “aşk”a dair söyledikleri ise şunlar:
“Her kadın beğenilmek ve sevilmek ister. Aşk ve sevgi, kadını güzelleştirir ve en sert yapıya sahip kadını bile yumuşatır. Enerjisini değiştirir, gözünü parlatır, gençleştirir. Hayattaki güzelliklerin başında sevmek, sevgiyi görmek ve sevgiyi yaşamak geliyor. Sevginin olduğu yerde çirkinlik zaten olmaz.”
Kitaptaki “güzel”lerden İçim Delemen’in, annesinin sözlerine atıf yaparak bu konuda söyledikleri şunlar:
“Küçükken bir topluluk içinde fiziğimle ilgili bir iltifat aldığımda, annemin yüzüne önce bir gülümseme yayılırdı, ama ardından da, ‘İçim, güzellik geçici. İnsanlar önce senin kişiliğine, bilgine, görgüne hayran olsun. O yüzden her zaman kendini geliştirmeye çalışmalısın’ derdi. Bu sözler beynimde çok iyi yer etti. Güzelliğin, bir topluluk içinde daha çabuk fark edilmek için bir avantaj, ama o kadar.”
Sinem Güven’in konuya dair şu sözleri de en az kendi kadar güzel:
“Tüm samimiyetimle söylüyorum kesinlikle son söz daima aşk için. Seven ve bir o kadar sevilen kadının ışığını hiçbir neşter veremez. Güzel ama yalnız bir kadın, istediği kadar güzel olsun, aynalarla son bulan bir kadının güzelliği nereye kadar sürer? Çok güzel ama yalnız pek çok kadın tanıyorum.”
“Çok güzel ama bir o kadar yalnız kadın”a çarpıcı bir örnek de oyuncu Başak Köklükaya’dan:
“Hiç unutmuyorum, annemin çok güzel bir arkadaşı vardı; kademinin en güzel kızıydı ve peşinde onlarca erkek dolaşırdı. Kız da güzelliğinin farkındaydı. Hâlâ görüştüğümüz bu insan hiç mutlu olamadı. Evlendi, iki kızı oldu, eşinden ayrıldı. Daha sonra hayatına giren insanlar kısa sürelerle hep onu terk etti. Aynalarla fazla dosttu, evinin pek çok yerinde aynalar var. Üstüne çok düştüğüm bir kadındır. Beraber çıktığımız bir akşam çayı, kafamdaki pek çok sorunun da cevabını vermiş oldu bana. Buluştuk, bir yandan çaylarımızı içiyor, diğer yandan konuşuyoruz. Ama kim kiminle konuşuyor belli değil. Çünkü ben kendisine bir şeyler anlatıyorum, o oturduğu yerin camlarından kendini seyrediyor. Kafası hep ‘Bana bakıyorlar mı?’ sorusundaydı.”

Bu bendeki aşk olmasa!
Şebnem Çapa’nın kadın  güzellik ve aşk üzerine söyledikleri aslında başlı başına birkaç makale yazacak kadar güzel. Çapa’nın şu sözü bile onun “Hoş ama boş bir kadın” olmadığının göstergesi:
“Keşke beyinlere de estetik yapılabilseydi.”
Konu hakkındaki bir başka çarpıcı tespit de gezi yazarımız Meltem İnan’dan. İnan, Âşık Veysel’in şu mısralarıyla konuyu özetledi:
“Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa.”
Onca “güzel”in özetle söylediği şu:
“Bir kadının güzel sayılabilmesi için fiziği kadar içi, yani ruh güzelliği de önemli...”
Var mı bundan ötesi?
Var...
O da gülümsemesi...