Önceki gün Günaydın’da, 2009’da ülkemizi Eurovision’da temsil edecek Hadise’yle ilgili şöyle bir haber vardı:
“Eurovision temsilcimiz Hadise’ye organizatör şoku! Kurban Bayramı’nda Kıbrıs’ta Kaya Artemis Otel’de sahneye çıkacak Hadise’nin konuşma yasağı nedeniyle organizasyonun medyada yer almayacağını düşünen organizatörler, seksi popçudan vazgeçip Deniz Seki ile anlaştı!”
İki cümleden ibaret bu haber, şov dünyasında işlerin nasıl yürüdüğünü çok iyi gözler önüne seriyor.
Bu haber, kulaktan dolma, yalan yanlış bilgilerin insanların kaderlerini nasıl etkilediğinin de göstergesi.
Organizatör, Hadise’den niye vazgeçmiş?
“Konuşma yasağı var” diye...
Acaba bu bilgi doğru mu?
Konuyu Hadise’nin menajeriyle konuştum.
Verdiği bilgi şu:
Konuşma yasağı var mı?TRT’nin Hadise’ye konuşma yasağı getirmesi diye bir şey söz konusu değil. TRT yönetiminin Eurovision için iki adayı vardı. Biri Hadise, diğeri Şebnem Ferah. TRT yöneticileri ile Hadise arasında prensip anlaşması yapınca ondan şöyle bir istekte bulundu: “6 Kasım’da Ankara’daki imza törenine kadar bu konuda mümkünse bir açıklama yapmayın ki, basın toplantımızın büyüsü bozulmasın.”
“Konuşma yasağı” denen şeyin aslı da, astarı da bu...
Hadise’nin TRT ile yaptığı Eurovision anlaşması nedeniyle elbette ki aldığı birçok yükümlülük var, ama bunlar arasında “konuşma yasağı” yok.
Gelelim “Hadise”nin diğer ayağına... Hadise’nin Türkiye’deki menajerliğini yürüten Süheyl Atay ile söz konusu otelin yöneticilerinden biri arasında bir konser için görüşme olmuş, ama taraflar arasında ne bir tarih teyi-di, ne de bir anlaşma söz konusu...
İşinize gelirse!Ateş olmayan yerden duman çıkmayacağına göre demek ki otel cephesi, “Konuşma yasağı var, işimize yaramaz” deyip Hadise yerine, daha magazinel bir isim olan Deniz Seki’yi tercih etti.
İşte işin püf noktası da burası...
Demek oluyor ki, otel için konser işin bahanesi...
O konsere gelecek şarkıcıyla yapılacak reklamsa, PR’ın en şahanesi...
Otelciler tercihlerini bu doğrultuda kullanıp, hem müşterilerini memnun ediyor, hem de konser yıldızlarının yaptıkları reklam sayesinde müşteri pörtföylerini genişletiyor.
Şarkıcılar oraya gidip şarkılarını söyleyip, paralarını alıp dönüyor.
O konseri takip etmek için Kıbrıs’a giden meslektaşlarımız da oradan eli boş dönmüyor.
Kumarhane otellerinde sahneye çıkan şarkıcılar da, gerek konser öncesi, gerek konser sonrası yaptıkları açıklamalarla basını malzemesiz bırakmıyor.
Yani herkes memnun bu durumdan... Öyle sanıyorum ki, bu işlerden aslan payını yıllardır niye hep aynı şarkıcıların aldığı çok daha iyi anlaşılmıştır.
Bir şarkıcının artık, bu tür işleri alabilmesi için sadece iyi şarkı söylüyor olması yetmiyor... O şarkıcının “Şok açıklamalar”ıyla sahne aldığı yerin de reklamını yapması gerekiyor.