Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pazar günü Sabah’ın ve Vatan’ın Pazar eklerinde Vodafone’un yeni reklam yıldızı Orhan Gencebay’la yapılmış söyleşiler vardı.
Orhan Gencebay, müzik dünyasına ismini altın harflerle yazdırmış bir sanatçı.
Milyonların gönlünü, herkesin ‘arabesk’, onun ise ‘serbest çalışmalar’ diye adlandırdığı türde şarkılarla fethetti. Yorumcu kimliğinin yanı sıra söz yazarı ve besteci kimliğiyle de bir misyon üstlendi.
Orhan Gencebay’ı Orhan Gencebay yapan şarkıların bu denli sevilmesinin altında yatan iki şey vardı. Onun imza attığı şarkılar, insanların yaşadığı aşk acılarının yanı sıra ezilmiş, yoksullaşmış ve kaderiyle baş başa bırakılmış geniş kitlelerin haykırışları gibiydi.
Bu yüzden devletin resmi televizyonu, yıllarca onu ve onun gibi şarkı söyleyenleri ekranına çıkarmayıp ‘öteki’leştirdi.
Devletin TRT aracılığıyla, ‘ötekiler’ cephesini bölüp, parçalamak ve etkisiz hale getirmek için ilginç taktikler denediği dönemler bile oldu.
TRT’yi yönetenlerin, “Acısız arabesk yapın, size ekranımızı açalım” dediği dönemde, arabesk müziğin önemli temsilcilerinden Hakkı Bulut bu teklife balıklama atladı. Ülkenin tek televizyon kanalı olan TRT’ye çıkabilme uğruna ‘acısız arabesk’ ne demekse yaptı.
Ancak Orhan Gencebay, ne pahasına olursa olsun davasına ihanet etmedi. Toplumun ona verdiği ‘Orhan Baba’ unvanına layık davrandı. Ama Pazar günü okuduğum iki söyleşideki ayrıntılar bende şöyle bir izlenim uyandırdı:
Orhan Gencebay da sonunda yıllarca baş kaldırdığı sisteme ayak uydurdu. Yıllarca ‘Batsın Bu Dünya’ diyerek milyonları peşinden sürükleyen bir ‘isyankar’, bugün “Bir enstrümantal çalışmam var. Adı Ergenekon. Bugünkü Ergenekon’la ilgisi yok. Ergenekon, Türk tarihinin en kuvvetli destanıdır. Yeniden var oluş destanıdır. İsminden dolayı, ‘Reklam için kullanıyor’ derlerse adını ‘Diriliş’ olarak değiştireceğim” der mi? Dememeli...
Milyonların neredeyse yarım yüzyıldır baş tacı yaptığı bir insanın, en küçük eleştiriden çekinip yolundan dönmesi ‘Orhan Baba’lığa yakışır bir şey mi?

Haberin Devamı

HAKLISIN ORHAN BABA ‘BATSIN BU DÜNYA’

i-Phone’unda yaşayan Türk şarkıcı yok
Peki Türkiye’nin şarkılarıyla büyüdüğü bir insanın i-Phone’undaki 10 şarkıdan sadece üçünün yerli, diğerlerinin yabancı olmasına ne demeli? Üstelik Gencebay’ın dinlediği üç yerli sanatçı olan Hacı Taşan, Muharrem Ertaş ve Barış Manço da rahmetli.
İşte ‘Orhan Baba’nın i-Phone’ndaki playlist’i:
Hacı Taşan, Muharrem Ertaş, Barış Manço, Jimi Hendrix, Led Zeplin, Elvis Presley, Beatles, Tony Osbome, Beethoven, Mozart ve diğer klasikler, Amerikan Country’-leri ve İspanyol Flamenkolar.
Yıllarca, “Arabesk mi dinliyorsunuz?” eleştirilerine aldırmadan dinlemekten vazgeçmediğimiz Orhan Gencebay’ın, i-Phone’nunda yaşayan hiçbir Türk sanatçının şarkısı olmaması bana tuhaf geldi. Ne diyeyim şimdi Orhan Baba? Haklısın, gerçekten “Batsın Bu Dünya...”

Haberin Devamı

MEDYANIN GELECEĞİ VE MAGAZİNİN YERİ
Hürriyet Pazar’da Şermin Terzi, medyanın geleceği üzerine ilginç bir dosya hazırladı. “Medya nereye koşuyor?” başlıklı haberde Nuri Çolakoğlu’ndan Fatih Çekirge’ye, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu’ndan Prof. Dr. Haluk Gürgen’e kadar gazeteci, televizyoncu ve iletişim hocalarının görüşleri vardı.
Medyanın geleceğine dair öngörülerini açıklayanlar içinde benim en çok ilgimi Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Gürgen’in söyledikleri çekti. İşte Prof. Dr. Haluk Gürgen’in söyledikleri: “Çok spesifik, aşırı uzmanlaşmaya dayalı haberler ortaya çıkacak. Mesela şimdi ekonomi, iç ve dış politikalarda uzmanlaşma var. Ama bu daha da çeşitlenecek. Sağlıkla ilgili haberler çok önemli bir yer tutacak. İnsana beceri kazandıran eğitim programları daha da artacak. Magazinin önemi artarak devam edecek. Magazin olmadan hayatın tadı tuzu olmayacak. Geçmişte kesinlikle böyle düşünmüyordum, ama şimdi görüyoruz ki, artık ekler gazetelerden daha fazla okunuyor.”
Gürgen’in magazin gerçeğini biraz geç de olsa fark edip, kabul etmesi önemli. Ama bu konuda önemli olan bir başka şey de şu:
Magazin de, gazetecilik mesleğinin birçok branşı gibi ihtisaslaşma gerektiren bir alan.
Bizde eksik olan bu!