Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Medyapım, yabancı dizilerin yerli versiyonunu hayata geçirme konusunda ilginç bir sınava daha hazırlık yapıyor.
Arjantin’de doğan, bu ülkede büyük ilgi görünce vitrine çıktığı ilk fuarda 50’den fazla ülkeye satılan dizinin adı; “LaLola”...
Dizi ilginç bir romantik komedi.
Dizinin kahramanı reklam ajansında kreatif direktör olarak çalışan akşam beraber olduğu kadını sabahleyin tanımayan çapkın bir erkek.

Hande Ataizi lalola olacak

Çapkın adam günün birinde kendisi gibi reklam şirketinde çalışan bir kızı, beylik romantik sözleri sayesinde kendine âşık ediyor.
Reklamcı kadın, ona olan aşkından nişanlısından ayrılıyor ama adam, hayatına giren her kadına yaptığı gibi onu da duygularıyla baş başa bırakıyor.
Öyle ki, kız aradığında adam, “Al konuş, bir gece de sen birlikte olursun” diye telefonu erkek arkadaşına veriyor.
Adamın kendisine yaptığını hazmedemeyen kadın soluğu büyücüde alıyor.
Büyücü de bir gecede o çapkın erkeği, kadına dönüştürüyor.
Adam, çapkın bir erkek olarak uzandığı yatağından sabahleyin bakire bir kız olarak hayata yeniden merhaba diyor.
Fiziğiyle, sesiyle tam bir kadın olan “Lola” çok geçmeden de en samimi olduğu erkek arkadaşına âşık oluyor.
Ve komedi de işte bu noktadan sonra başlıyor.
Çapkın bir erkekken, bir erkeğe sırılsıklam âşık bir kadına dönüşen “Lola” bir yandan da kendisini eski haline döndürmesi için büyücünün peşine düşüyor.
Medyapım’ın Kanal 1 için çekeceği bu dizinin başrol oyuncusu belli.
Dizinin orijinalindeki “Lola” karakterini Hande Ataizi canlandıracak.
Ataizi’nin erkek halini ve âşık olacağı erkeği ve can dostu kız arkadaşını kimlerin oynayacağı henüz belli değil.
Dizinin bir ilginç özelliği de şu olacak:
Dizi aslında haftalık. Ancak Medyapım diziyi günlük olarak çekecek, Kanal 1’de hafta içi her gün haber sonrası 45’er dakika olarak yayınlayacak.
Yapım şirketleri 80-90 dakikalık bir diziyi bir haftada ancak yetiştirirken Medyapım, 45 dakikalık günlük diziyi nasıl çekecek?
Medyapım’ın ortağı Fatih Aksoy, “Aynı anda üç farklı ekiple çekeceğiz diziyi. Çünkü senaryo buna uygun” dedi.
Dizinin ilk bölümü haziran ayının son haftasında ya da temmuz ayının başında ekranda olacak.

“Benİ eleştİrenlerle aynı programda yer almam”

Cemil İpekçi rest çekti

Hande Ataizi lalola olacak
Cemil İpekçi’nin özel yaşamındaki aykırılıklar, dünya görüşündeki farklılıklar bir yana, modacılığı bir yana... İpekçi, buram buram Osmanlı ve Anadolu kokan koleksiyonlarıyla moda dünyasında kendine özgü bir yer edindi Türkiye’de.
“Bir Doğu Masalı”, “Çintemani”, “İpekçe”, “Şahmeran”, “Levni”, “Harem”, “Harem Suare”, “Çarşı-i Kebir”, “Sahire”,  “Çini Kütahya” ve “Dünden Bugüne Şilebezi” gibi bir dizi koleksiyona imza atan İpekçi’nin 2005’ten bu yana yine Anadolu’yu dolaşıp hazırladığı bir projesi daha var.
MRG Reklam Tanıtım Organizasyon’un, Başbakanlık Tanıtma Fonu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle hazırladığı proje için Türkiye’yi dolaşan İpekçi, Anadolu’nun yedi bölgesinin otantik çizgilerini, takı, kumaş ve aksesuarlarını “Wind of Anatolia” adıyla gözler önüne serecek.
2002 yılında “Dünya Güzeli” seçilen Azra Akın’a diktiği pazen kıyafet nedeniyle meslektaşlarınca eleştirilirken dünyadan alkış alan İpekçi, kısa bir süre önce İstanbul Aydın Üniversitesi’nin İHKİB ve Moda Tasarımcıları Derneği desteğiyle “Çevreden Çintemaniye Osmanlı’yı Modaya Taşımak’’ adlı bir sertifika programında ders vermesi için davet aldı.
9 - 25 Mayıs 2008 tarihleri arasındaki sertifika programında İpekçi’nin dışında, Moda Tasarımcıları Derneği Başkanı Bahar Korçan, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği /İHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, tasarımcılar; Arzu Kaprol, Faruk Saraç, Evrim Timur gibi isimler de vardı.
Düne kadar Osmanlı ve Anadolu motifleri yapmasına karşı çıkan modacıların, cinsel tercihi nedeniyle kendisini eleştiren ve şimdiye kadar yurtdışındaki hiçbir fuara kendisini davet etmeyen  Orakçıoğlu’nun da bulunduğunu öğrenen İpekçi, teklifi şu gerekçeyle reddetti:
“Yıllardır yaptığım tasarım ve koleksiyonlarımı eleştiren, sürekli karşı olan, ama fırsat buldukça da ürettiklerimi taklit ederek kendi ürünleriymiş gibi yansıtan bu insanlarla değil aynı programda bulunmak, adımın bile onlarla yan yana anılmasından bile rahatsızlık duyarım.”
Boşuna dememişler,  “İntikam yemeği soğuk yenir” diye...