Haydi Sezen, Tarkan’ı yine uçurursun sen!
Tarkan, “Şımarık” şarkısı yüzünden küstüğü Sezen Aksu ile Amerika’dan el ele gelince, 2 Nisan 2007’de şöyle bir yazı yazmıştım Milliyet’te:
Tarkan, bugün yurtdışında biraz da olsa tanınıyorsa bunu okuduğu Sezen Aksu şarkılarına borçlu. Ancak sonra bana göre Tarkan’ın yaptığı bir yanlış yüzünden araları açıldı. Tarkan da Sezen’e inat Nazan Öncel’le çalıştı.
Tarkan’a, Sezen Aksu’yla aralarının açık olduğu ama Nazan Öncel’le henüz çalışmaya başlamadığı dönemde-yanılmıyorsam Moskova’da - senin yerinde olsam her şeyi bir yana bırakır, “Minik Serçe”yle barışırdım demiştim. Tabii Tarkan beni değil içinden gelen sesi dinledi. Çünkü Sezen’e kırgınlığı henüz geçmemişti.
Ve aradan yıllar geçti.
Tarkan’la Sezen, birlikte tatil yaptıkları Amerika’dan eskiden olduğu gibi yine sıkı dostlar olarak döndüler Türkiye’ye...
Geç de olsa Tarkan’ın doğru yolu bulmasına sevindim.
Tarkan gibi starlar ya “Sezen Aksu’cu” ya da “Nazan Öncel’ci” olmamalı.
Tarkan gibi “megastar”lar herkese eşit mesafede durmalı, şarkının iyisini kim yapıyorsa gidip ondan almalı.
Tarkan’ın bu yaza yetiştirmeyi planladığı albümünde eskiden olduğu gibi yine Sezen Aksu şarkıları olacak.
Tarkan’la Sezen Aksu’nun işbirliğini özlemiştik. Bu işbirliğinden ortaya “Şımarık” tadında yeni eserler çıkar ve bu sayede “Megastar”ın yıldızı yeniden parlar.
“Tarkan, ‘doğru’yu buldu” başlıklı yazımın üstünden 26 ay geçti ve “Megastar” yeni albümünde Sezen Aksu şarkıları olacağını açıkladı.
Sadece Tarkan ve Tarkan hayranları için değil, müzik adına da olumlu ve sevindirici bir gelişme...
Peki Sezen Aksu, Tarkan’ı adeta uçurup “Megastar” yapan “Şımarık” ve “Şıkıdım” gibi yeni besteler yapabilir mi?
“Böyle şarkılar 10 yılda bir çıkar” derler...
Aradan tam 10 yıl geçtiğine göre mesele yok!
Haydi Sezen, Tarkan’ı yeniden uçuracak “bomba”lar bekliyoruz senden...
Dip not: Tarkan, albüm kartonetine “Şımarık”ın bestesinin Sezen Aksu, Ozan Çolakoğlu ve kendisine ait olduğunu yazmıştı. Aksu, yapım şirketine, “Şımarık, yüzde 100’ü bana ait bir şarkıdır” diye ihtarname çekince, araları açılmıştı.
Nebahat Çehre’nin kamerası farklı mı?
Göksel Akıncı adlı okurumuz şöyle bir e-posta gönderdi bana:
“Sayın Eyüboğlu, ‘Aşk-ı Memnu’ dizisinde ‘Bihter’in annesi rolündeki Nebahat Çehre ile ilgili sahnelerde farklı bir kamera ya da görüntü sistemi kullanılıyor sanki?
Zira, sahnede ne zaman Nebahat Çehre olsa ekran da diğer sahnelere oranla daha flulaşmış bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Yanılıyor muyum?”
Sevgili Göksel Akıncı’ya, “Döncem ben sana” diye bir e-posta yazsam olmaz... En iyisi bir fıkrayla çıkayım bu işin içinden: Meyhaneden çıkan iki sarhoş, gökte parlayanın ay mı, yoksa güneş mi olduğu konusunda iddiaya girmişler. Bakmışlar karşıdan biri geliyor, hemen önünü kesip, sormuşlar:
“Gökte parlayan şey, ay mı, yoksa güneş mi?”
Adam bakmış, biri “ay” diyor, diğeri “güneş ”.
Düşünmüş, taşınmış ve şöyle demiş adam:
“Vallahi buranın yabancısıyım ben...”
130 bin seyirci kapasiteli İstanbul Park’ta, hafta sonu yapılan Formula 1’i 30 bini biletli, 2 bini VIP ve davetli olmak üzere toplam 32 bin kişi izledi. İzleyici sayısının bu denli az olması, birçok insanda hayal kırıklığı yarattı. Formula 1’de sezonun yedinci yarışı olan ING Türkiye Grand Prix’siyle ilgili bir bilgi de beni şaşırttı.
Yarışmayı izleyenler arasında Power FM’in sahibi işadamı Cem Hakko ve sevgilisi Ronit Gülcan da vardı... Ronit Hanım’ın Formula 1’i, Power Grubu adına “Takım ve Röportajlardan Sorumlusu” olarak takip etti. Formula 1’e, “Team&Drivers Interview Man” akreditasyonuyla giren Ronit Gülcan’ın, F1 pilotlarıyla söyleşilerini merakla bekliyorum. Çünkü şimdiye kadar Ronit Gülcan’ın televizyonculukla bu denli ilgilendiğini bilmiyordum.