Heygirl dergisinin Hepsi kızlarıyla, onların en sevdikleri üzerine yaptığı söyleşiyi okuyunca şaşırdım. Neden mi? Nedeni şu: Eren, Cemre, Gülçin ve Yasemin’e 20 konuda “en”leri sorulmuş. Ortaya çıkan tablo; kızların hepsi “yabancı” tutkunu.
“En beğendiğiniz şarkıcı” sorusunu Eren “Sting”, Gülçin “Ledisi”, Cemre “John Mayer”, Yasemin ise “Duffy” diyerek yanıtladı. Grup üyelerinin “En sevdiğin aktör” sorusuna verdikleri yanıtlar ise şöyle:
Eren: Johnny Depp.
Gülçin: Ralph Fiennes.
Cemre: Al Pacino.
Yasemin: Jason Statham.
Hepsi kızlarının “en sevdiği film”lere gelince:
Eren: Great Expectations.
Cemre: Hancock.
Gülçin: Healer.
Yasemin: Rovelver.
Hepsi kızlarının 20 konudaki “en”lerine verdikleri yanıtların hemen hemen hepsi “yabancı”...
“En beğendiğiniz yazar” sorusuna Allah’tan kızlardan ikisi Türk yazarlardan ikisinin ismini verdi...
Yasemin, “En beğendiği yazar”ın Ayşe Kulin, Cemre ise Yılmaz Erdoğan olduğunu söyledi.
Aynı soruya Eren, “Belirli bir isim yok”, Gülçin de “Shirley Maclaine” diye yanıt verdi. Bu “yabancı” tutkusu sadece Hepsi kızlarına özgü bir alışkanlık ya da sorun değil.
Nedense toplumun belli bir kesiminde kendini yabancı bir marka ile ifade etme, onunla özdeşleştirme konusunda ciddi bir çaba var. En beğendiğimiz şarkı ve şarkıcı “yabancı” olunca sınıf atlamış, “yerli” olunca sınıfta kalmış mı oluyoruz?
Veya soruyu şöyle sorayım.
Bizim şarkı, şarkıcı, film gibi konularda gerçekten de “en” olmayı hak eden “yerli”lerimiz yok mu?
Bu da Hadise’ye müzisyen yorumu!‘Şimdiye kadar Eurovision’a yolladığımız en güzel vücut’
Hadise’nin Eurovision şarkısı “Düm Tek Tek” yılbaşı gecesi TRT ekranından kamuoyuna tanıtıldıktan sonra medyaya yansıyan yorumları dikkatle okudum.
Şarkının Türkiye içinde nasıl yankı bulduğundan yurtdışında Eurovision çevrelerince nasıl değerlendirildiğine dair pek çok haber ve yorum arasından en çok ilgimi çeken müzisyen Mehmet Güreli’ninki oldu. İşte Güreli’nin Taraf’ta yayınlanan o demeci:
“Shakira’dan daha önce yapmamız gereken müziği şimdi ondan esinlenerek yapıyoruz. Müzikte bir özellik yok, hatta birçok şarkıyı da çağrıştırdığını söyleyebilirim. Sese ağırlık verilmemiş olmasına rağmen görsel olarak çok başarılı bir çalışma. Hadise dans ederken bedenini çok iyi kullanıyor, abartıya kaçmıyor. Şimdiye kadar yarışmaya yolladığımız en güzel vücut. Umarım sağ salim geri gelir. Aslına bakarsak dozunda bir çalışma olmuş. Müziği biraz zayıf olsa da buna kimsenin aldıracağını sanmıyorum. Hatta ilk 5’e gireceğinden de eminim.”
‘Canım Ailem’in reytingi Uğur Yücel’i nasıl gerdi?“Malum kriz dizileri de vurdu. Siz bu krizden etkileniyor musunuz? Sinema ve televizyon dizileri bu süreçte krizi nasıl atlatabilir?”
Vatan’dan Elif Ergu’nun Uğur Yücel’e yönelttiği soru bu...
Şimdi gelelim Uğur Yücel’in bu soruya verdiği yanıta:
“Bir tek dileğim var. O da dizimizin tutması. Başka bir şey düşünemiyorum...”
Televizyon kanallarının reyting anlaşması dizilerin yapımcılarıyla...
Ama televizyon kanalı ile dizi yapımcısı arasındaki bu anlaşmanın, o dizinin başrol oyuncularını ne denli etkilediği de ortada...
atv’de ekrana gelen “Canım Ailem” dizisinin başrol oyuncusu Uğur Yücel, dizisinin tutmasından başka bir şey düşünemediğini açıklıyorsa, bu demektir ki ortada, hiç de hesaba katılmayan ciddi bir durum ve sorun var...
Üstelik her sabah, “Acaba bu sefer kaçıncı olduk” merakıyla AGB’den gelecek reyting listesini bekleme çılgınlığını aşan bir durum bu... Sizce de; özgür, özgün ve yaratıcı olmak durumundaki bir insanın, “Başka bir şey düşünememe” durumu çok dramatik ve tehlikeli değil mi?
Bu ruh haliyle bir oyuncunun istediği performansı ortaya koyması mümkün olur mu?