Şehrine, sokağına ve dükkanına göre fiyatlar ve fiyat aralıkları değişse de, yılda 80 milyon turist ağırlayan İtalya’da sistem böyle
Türk turizminin parolası ne? “Her şey dahil.” İtalyanların sloganı ise şöyle: “Hiçbir şey dahil değil.” Ne kadar para, o kadar hizmet geçerli İtalya’da...
Sıcakta yürürken dondurmacı gördünüz, canınız çekti ve “Dondurmamı yer, biraz da dinlenirim” diye mi düşündünüz?
Tercih sizin:
Aynı miktardaki dondurmayı alıp gidecekseniz 4 euro, klimalı ortamda ayakta yiyecekseniz 6, sandalye ve masa işgal edecekseniz ödeyeceğiniz para 8 euro...
Şehrine, sokağına ve dükkanına göre fiyatlar ve fiyat aralıkları değişse de, yılda 80 milyon turist ağırlayan İtalya’da sistem böyle.
Bu durum haliyle bizim gibi 'her şey dahil'e alışmış insanların kimyasını bozuyor, ama inanın insan buna da alışıyor.
Roma’ya üçüncü gidişim. İki seyahatten aklımda kalan üç yer var Roma’dan...
Aşk Çeşmesi, İspanyol Merdivenleri ve Colleseum.
Yürüyerek yaptığımız 'Roma Şaheserleri Turu'ndan sonra, önceki seyahatlerimde Roma’ya nüfuz edemediğime karar verdim.
Sadece İtalya’nın değil, dünya tarihinin başkenti Roma’nın tarihine yolculuk yapmak istiyorsanız 'Roma Şaheserleri'ni iyi bir rehber eşliğinde arşınlamanızı tavsiye ederim.
iTALYANLAR KAÇIYOR TURiSTLER KOVALIYOR Her yıl milyonlarca turist ağırlayan Roma, pahalı bir şehir. Bu yüzden İtalyanların çoğu Roma’dan kaçtı. Roma’dan kaçtılar, ama turistlerden kurtulamadılar.
O köyler şimdi, “Nerede ve nasıl yaşıyor İtalyanlar?” diye merak eden turistlerle dolu.
Biz de bu köylerden, Papa’nın yazlık sarayının bulunduğu Castel Gondolfo’yu, ardından da her yıl bir hafta Türk bayraklarının dalgalandığı Nemi’yi gezdik. Nemililerin Türkiye sevgisi konusunda rehberimizin verdiği bilgi: “Türkiye’den bir yerle ‘kardeş köy’ anlaşması yapmışlar yıllar önce, ama bunun hangi köy olduğunu bilen kalmadı Nemi’de. Türkiye’de araştırdık, iki yer, ‘O köy biziz’ dedi. Çanakkale Kilitbayır ve İntepe. Artık onlardan biri mi, başka yer mi belli değil?”
BU YERLERi GÖRMEDEN iTALYA’DAN DÖNÜLMEZFloransa, küçük, ama şirin bir yer... Çift katlı, üstünde evlerin bulunduğu tarihi köprü ve civarında turistten yürümek mümkün değil.
Köprünün demirleri, aşıkların kilitlediği asma kilitlerle dolu.
Çoğunun üstünde isimler yazılı.
Demirlere astıkları kilitlerden medet umanlar arasında Türkler de vardı. Gördüğüm en güzel işlemeli, süslemeli kilise Floransa’da...
Turumuzun beşinci, Floransa’daki ikinci günümüzde Pisa ve Siena turu için sabah erken yine yollardayız.
İtalya’nın önemli gelir kaynaklarından biri de çiçek, bahçe bitkileri ve fidancılık.
Onun da membaı Floransa...
Floransa’yı çevreleyen seraları seyrede seyrede gittik Pisa’ya.
Pisa, mutlaka görülmesi gereken bir yer... 15. yüzyıl şehri Siena da öyle...
Roma, Floransa, Pisa, Siena, Venedik ve hele hele de Burano Adası’nı gezmeden “İtalya’yı gezdim” demeyin. 177 adadan oluşan Venedik’ten çok Burano’yu sevdim.
Bir yer bu kadar mı güzel, bu kadar mı renkli, bu kadar mı dingin olur?
Her biri farklı renklerle boyalı, balkonları, bahçeleri çiçeklerle dolu, kanalların böldüğü sokaklarında kayıkların beklediği nefis bir yer Burano...
Bu ada, “Ölmeden mutlaka görülmesi gereken yerler”den biri bence.
Turumuzun son günü Verona şehri, Garda Gölü ve Sirmiano köyünü gezmekle geçti. Romeo ve Juliet’in evi bile beni Burano kadar etkilemedi.
SEYAHAT ARKADAŞLIĞIHer seyahatte küçük gruplar olur yolcular arasında. Bizim de seyahat arkadaşlarımız; emekli banka müdürü Derya Usul ile KTÜ öğretim üyesi ve beyin cerrahı Prof. Dr. Haydar Usul çiftiyle oğulları Batuhan ve kuzenleri Nazlı Gümrükçü’ydü. Anamur’lu balayı çifti öğretmen Mehtap avukat Ali Özmen, Antep eşrafından Halil Güleç ile eşi Demet, Marmara Tıp Fakültesi’nden dönem arkadaşı olan çocuk doktorları; Banu Nursoy, Gülay Baş ve Ayşegül Aslan da bu seyahatte tanıştıklarımızdan...