‘Özel yetkili’ de olsa bir savcı, Ceza Kanunu’nda yeri olmayan bir şeyi uygulayabilir mi? Uygulayamaz... Ama uyguladı
‘Şike’ iddianamesini hazırlayan savcı Mehmet Berk’in verdiği kararla statlara girişi yasaklanan 44 kişi arasında kimler yok ki? Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili de var yasaklılar arasında, kulüp başkanı, kulüp yöneticileri ve profesyonel futbolcular da... Mahkeme mi verdi bu kararı? Hayır... Çünkü henüz mahkeme iddianameyi kabul etmedi.
Soruşturmayı yürüten savcının verdiği bir karar bu.
Spor hukukçularının yaptıkları açıklamalardan anlıyoruz ki savcı Mehmet Berk, 6222 Sayılı Sporda Şiddet Yasası’nın 18. Maddesi’ne istinaden 44 kişinin statlara girişini yasakladı.
Beraat bile kurtarmıyor
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden çıkan yasanın garipliğine bakar mısınız? Sporda Şiddet Yasası uyarınca yargılanan biri beraat etse bile, bu yasa gereği bir yıl daha giremiyor statlara... ‘Beraat’ ne demek? “Sen suçlu değilsin” demek... Mahkemenin ‘suçlu’ bulmadığı birine hak mahrumiyeti getirmek sadece hukuka değil, insan haklarına da aykırı. Ama gel gör ki yasa böyle.
Spor Hukuku Enstitüsü ve Ceza Hukuku Derneği’nin yöneticilerinden Avukat Engin Tuzcuoğlu’nun Gülin Yıldırım-kaya’ya yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki, 6222 Sayılı Yasa’da, takımlar ve futbolcular için şöyle bir tehlike söz konusu. İşte Tuzcuoğlu’nun söyledikleri:
“Bu yasanın en vahim ve insan haklarına, Ceza Hukuku’nun temel ilkelerine aykırı hükümlerinden biridir. 18. Madde o kadar tehlikelidir ki, rakip takımın önemli bir futbolcusu hakkında, maçtan üç saat önce 6222 Sayılı Kanun kapsamında şikayette bulunup, maça girişini engelleyebilirsiniz. Hayatını spordan kazanan oyuncuların, beraat etmesine rağmen bir yıl seyirden yasaklanmasına karar verilmesi spor hayatının bitirilmesi demek olur ki açıkça hukuka aykırıdır bu.”
TBMM’ye düşen görev
Bir ülkenin kanun yapıcıları, ‘spor hukukçuları’ndan kaçırarak ‘Sporda Şiddet Yasası’ hazırlarsa olacağı bu... Hukuka aykırı kanun olur mu? Şike ve teşvik suçu işleyenlere, cinayet işleyenlerden daha çok ceza öngörülmesi garabetine girmiyorum bile.
Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne düşen büyük bir görev var; o da şu: Hazır, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 6222’de değişiklikler öngören yasayı iade etmişken Sporda Şiddet Yasası’nı hukuka, insan haklarına ve vicdana uygun hale getirmek.
BAŞKA LAFA GEREK?VAR MI?
Gülben Ergen’le Sibel Can arasındaki söz düellosunun geldiği nokta ilginç. Gazeteciler, Gülben Ergen’e, seyahat ettiği uçağın yolcuları arasında bulunan Sibel Can’ı soruyor. Bu sorunun sebebi, iki ünlünün birbirine küs olması. Gülben Ergen’in “Ben 1 numaradaydım, arkadakileri görmedim” şeklindeki ‘kalın gönderme’si belli ki daha da açtı aralarını. Anlaşılan o ki Gülben Ergen’in, daha sonra “Şakaydı” diyerek geri adım atması da işe yaramadı. Sibel Can’ın, Gülben Ergen için söylediği son söze bakar mısınız? “Onun samimiyetine güvenmiyorum. Başka lafım yok.”
ÖYKÜ VE?MERVE FANLARI EPOSTA’YA BOĞDU?BENİ
Ne Öykü Karayel’in yanındayım, ne de Merve Boloğur’un karşısında. Aksi de söz konusu değil, ama kaldım Öykü-Merve savaşının tam ortasında... Karayel’i sevenlerin ‘Kuzey Güney’de ona haksızlık edildiğine dair epostalarına yer verdim ya, bu kez Merve Boloğur hayranları tuttu beni eposta yağmuruna.
Mervecilerin ortak epostasına yer verdikten sonra ‘Kuzey Güney’ savaşının bir parçası olmamak için kendime yeni bir rota belirledim; istikamet ‘Doğu Batı!’ Bu da Boloğur taraftarlarının maruzatı: “Merve Boluğur, yeni nesilin en sağlam oyuncularından. Hem yetenekli hem de çok güzel. ‘Küçük Sırlar’ı tek başına götürmüş bu kız. Gelecek vaat eden kadın oyuncu ödülüyle birlikte sadece tek diziyle pek çok ödül almış, Sinem Kobal’ı geride bırakmıştır. Artık şu haberlere son verilmesi taraftarıyız. ‘Kuzey Güney’e girişiyle birlikte diziye renk kattığı su götürmez bir gerçek. Twitter’da çok hoş tepkiler aldı daha şimdiden. Zamanla da dizide kendisini daha çok gösterebileceğine inanıyoruz. Kıvanç Tatlıtuğ’la olan uyumu da gözlerden kaçmadı. İkisinin de enerjileri çok iyi. Bu ikilinin ekranlarda çok daha iyi şeyler yapabileceğini düşünüyoruz. Senaristlere tavsiyemiz ‘Kuzey-Zeynep’ ilişkisini hafife almadan, ince ince işlemeleri.”