Tuna Kiremitçi hafta sonu Ayşe Arman’a verdiği röportajda magazin dünyasıyla ilgili bir analiz yapmış. Sözlerini beğendim, çünkü gerçeğin ta kendisiydi
Konu vardır uzmanlık ister, o yüzden o alanda herkes fikir yürütemez. Konu vardır uzmanlık gerektirmez, o nedenle de herkes kendince fikir beyan eder.
Tuna Kiremitçi çok haklı
Kiremitçi’nin, “21’inci yüzyıl yazarının aynı zamanda magazini de sevmesi şart mı?” sorusuna verdiği yanıt ilginçti. Kiremitçi, soruyu şöyle yanıtladı:
“Magazin programları, genellikle seyircilerini çok da akıllı olmayan bir çocuk yerine koyar, ama yine de çok eğlenceli. Ve aklına gelmeyecek kişiler tarafından izleniyor. Bir roman hakkında çok ciddi bir eleştirmen, süper ciddi bir yerde eleştiri yazmıştı. Beni yerden yere vuruyordu. Her satırından ne anlaşılıyordu biliyor musun? Göründüğüm hiçbir magazin programını kaçırmamış. Halbuki, ben ne zaman o programlara baksam, bir sürü ‘Anna Karenina’ ve ‘Madame Bovary’ görüyorum. Magazindeki kadınlar farkında değiller, ama çoğu aslında ‘Emma Bovary’ ile benzer şeyler yaşıyor. Bu yüzden magazincilerle romancılar aynı işe yarıyor bence. Sayelerinde sıkıcı hayatımızın dışına çıkıp, başkalarının hayatlarına dokunabiliyoruz.”
Kiremitçi’nin bu analizini çok beğendim. Çünkü gerçeğin ta kendisi...
Hem takip et, hem eleştir!
Bu söyleşiyi okuduktan birkaç saat sonra İstanbul’a dönmek için uçağa bindim.
Yanıma orta yaşlı bir kadın oturdu.
Oturur oturmaz da, “Tanıyorum sizi... Magazinci değil misiniz? Beğenerek okuyorum yazılarınızı” dedi.
Tam, “Teşekkür ederim, çok naziksiniz” diyecektim ki kadın devam etti:
“Ne olur şu Seda Sayan, Hülya Avşar ve Eda Taşpınar gibilerden kurtarın bizi. Memleketin daha ciddi sorunları var, onları yazın.”
Baktım ki komşum, bir saatlik yolculukta ikna edemeyeceğim kadar bu konuda katı. O yüzden, “Popüler kültürü ve magazini önünüze gelen mönünün ana yemeği olarak değil; yemeğin sosu, garnitürü gibi algılayın. Ama dikkate alacağım söylediklerinizi” deyip, geçiştirdim işi.
Aramıza yabancı biri girince konuyu kapatan kadın, koltuğun cebindeki Atlas Jet’in ‘Jetlife’ dergisini alıp karıştırmaya başladı.
Ve sıkı durun şimdi.
Birkaç dakika önce, “Artık yazmayın bunları” diye bana sitem eden kadın, hızla geçtiği derginin sayfaları arasında Eda Taşpınar’ın modellik yaptığı ilanı görünce takılıp kaldı.
Eda Taşpınar’ın tanıtımını yaptığı General Mobile’ın ‘Çok Tarz’ başlıklı DST Diamond modeli telefon ilanını hilafsız beş dakika inceledi. “Hanımefendi bana veriyorsunuz talkını, ama siz yutuyorsunuz salkımı” diyecektim ki, son anda tuttum çenemi.
Çünkü doğruyu, her zaman ve her yerde söylemenin doğru bir şey olmadığını geç de olsa öğrendim.
‘Camp Rock 2’nin şarkısı Atiye’den
İlki olay yaratan ‘Camp Rock’ filminin ikincisi yolda. Başrollerini Demi Lovato, Joe Jonas ve Nick Jonas’ın paylaştığı ‘Camp Rock 2: The Final Jam’, eylül ayında vizyona girecek. Paul Hoen’in yönettiği Walt Disney yapımı filmin gösterimden bir ay önce soundtrack albümü müzik marketlerde satışa sunulacak.
Soundtrack albümün çıkış parçası da Demi Lovato ile Joe Jonas’ın düet yaptıkları ‘I Wouldn’t Change A Thing’ olacak.
‘Camp Rock 2: The Final Jam’ Türkiye’de vizyona girdiğinde filmi izlemeye gidenler, şarkının Türkçe versiyonunu pop müziğin genç yıldızlarından Atiye’den dinleyecek. Filmin kopyaları henüz Türkiye’ye gelmedi, ama Atiye stüdyoya girip, Türkçe sözlerini Seden Gürel’in yazdığı şarkıyı çoktan okudu. ‘Camp Rock 2: The Final Jam’ın soundtrack şarkısının Atiye’li klibi bile çekildi.