Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‘Muhteşem Yüzyıl’ın yapımcısı, Meryem Uzerli’yi bir otele yerleştirmiş, bir de sıkı diyete sokmuş. “Çikolata, pasta isterse vermeyin” diye de tembihte bulunmuş

Cep telefonum çaldı. Arayan, her defasında bana ‘bomba gibi haberler’ veren, şimdilerde mesleğini yapmayan eski bir arkadaşımdı. “Bu sefer ne gibi bir bomba var elinde?” dedim, yanıtı şu oldu: “Meryem’le ilgili güzel haberlerim var sana.” “Meryem kim?” diye sorunca, “Türkiye onu konuşuyor, Meryem’i nasıl tanımazsın?” demesin mi? Arkadaşım Meryem derken kimi kastettiğini nihayet açıkladı: “Hürrem... Hürrem Sultan.”
Söz konusu kişi ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinde ‘Hürrem Sultan’ı oynayan Meryem Uzerli olunca, kalemi kağıdı çıkarıp not almaya başladım haliyle:
“Yapımcısı ‘Hürrem’i oynayan Meryem Uzerli’ye, rahat etsin diye, beş yıldızlı otelde suit ayarlamış. Ve ‘Meryem Hanım’ın biraz zayıflaması ve o formu koruması lazım. Sıkı bir rejime soktuk onu. Diyet listesi de bu. Diyetisyeninin verdiği rejimin dışına çıkar, çikolata, pasta gibi şeyler isterse vermeyin, hemen bizi arayın’ diye de sıkı sıkı tembihlemiş.”
Haber kaynağım ‘sağlam’dı, ama ben yine de işi sağlama alayım diye, önce ‘Muhteşem Yüzyıl’ın basın danışmanlığını yapan şirketi arayıp, aldığım bilgileri ilettim. Gelen yanıt, beni tatmin etmeyince bu kez ‘Muhteşem Yüzyıl’ın Koordinatörü Nermin Eroğlu’nu aradım. İstihbarat kaynağımdan gelen bilgileri teyit eden Eroğlu, şunları söyledi:
“Meryem’e Cihangir’de bir ev tuttuk, orada kalıyor. Dizi sesli çekiliyor. Meryem, Almanya’da yaşayan biri olduğu için Türkçe konusunda sıkıntısı var. O yüzden sürekli senaryo okuyup, ezber yapması lazım. Daha rahat etmesi adına, otelde de bir suit ayarladık ona. İstediği zaman otelde, dilediği zaman evde kalıyor. Meryem’in biraz daha zayıflamasını ve öyle kalmasını istediğimiz doğru. Meryem de istiyor bunu. O yüzden diyetisyeninin verdiği rejim listesine ciddi ölçüde uyuyor.”

TAKSiCi KONUŞTU, FOSTER’IN SON GECESi DAHA DA KARARDI
Savaş Ay’ı tebrik ediyorum. Çünkü Defne Joy Foster’ın annesi ve kayınpederinden sonra, ünlü sunucuyu hayattaki son gecesinde Taksim’den Göztepe’ye götüren taksi şoförünü de bulup konuşturdu. Nusret T., Defne Joy Foster’ı o gece Taksim’den Göztepe’ye götüren taksici mi bilmiyorum. Ama taksicinin, “Üç çocuk babası işinde gücünde biriyim. İzlediğim kadarıyla bu iş çok çetrefilli bir hal almış. Çekindim, gözaltına alırlar, arabam yatar, huzurum kaçar diye sustum” demesi bana çok samimi geldi.
Foster’ın hayattaki son dakikalarına tanıklık etmiş bir taksicinin, maddi ve manevi açıdan zarara uğramamak için şimdiye kadar ortaya çıkmamasını kim eleştirebilir ki! Çünkü atalarımız ve hayat, “Paran çoksa kefil, vaktin çoksa şahit ol” diye öğretti bize. Tanıklar sustuğu için birçok olay aydınlığa kavuşmadı bu ülkede.
Bu nedenle hak verdim taksiciye. Ama öte yandan “Bu olay çok çetrefilli bir hal aldı” diyen taksici, şu sözüyle Foster’ın son gecesini biraz daha karanlığa gömdü bence. “Yılların şoförüyüm. Hem de Beyoğlu duraklarında. Bildik sarhoş hali yoktu Defne Hanım’ın. Ama çok sessiz, sakin, kıpırdamadan duruyor gibiydi.”


AJDA’DAN KADINLARI KULLANMA KILAVUZU
Ajda Pekkan’ın katıldığı radyo programında kadına dair sarf ettiği şu sözler ilgimi çekti. “Kadınlar, erkeklere göre daha şeytandır. İyi kullanılmalıdırlar. Tıpkı bir araba gibi.” Nasıl yani?
Her arabanın bir kullanma kılavuzu var, ama kadınların yok. Süperstar, “Kadınlar tıpkı bir araba gibi iyi kullanılmalıdır” dediğine göre bildiği şeyler olmalı.
Keşke Pekkan, “Süperstar’dan Kadınları Kullanma Kılavuzu” çıkarsa da, insanlığa müthiş bir hizmet verse!

BEŞİKTAŞ’IN KAPISI ÜZÜLMEZ’E AÇIKMIŞ, AMA GİTMESİ İÇİN...
Beşiktaş taraftarı değilim, ama üstün yetenekli olmamasına rağmen, yüreğini koyarak sergilediği performans yüzünden İbrahim Üzülmez’i takdir edenlerdenim.
O yüzden de ‘Deli İbrahim’in Beşiktaş’tan gönderiliş biçimini içime sindiremedim. Üzülmez’in Beşiktaş’ın kaptanı olarak, gerekçesi ne olursa olsun, İbrahim Toraman’a yumruk atması elbette ki ceza gerektiren bir eylemdir, ama karşılığı bu değildir.
Para cezası vermek, kaptanlığını almak gibi cezalar varken, oybirliğiyle Üzülmez’i göndermek niye? Beşiktaş Başkanı Erdoğan Demirören’in, Beşiktaş’ta demokrasi olduğu için İbrahim Üzülmez’i gönderdiklerini söylemesiyse tam bir komedi.
Demirören’in, “Beşiktaş’ın kapısı kaptanımıza her zaman açıktır” sözüne gelince... Doğru. Beşiktaş’ın kapısı sonuna kadar açık ‘Deli İbrahim’e. Ama girmesi için değil, çıkması için...