Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bitlis Tatvan’da bulunan 'kayıp kuzenler' TBMM Kayıp Çocukları Araştırma Komisyonu Başkanı olan Ak Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın ilgi alanına giren bir konu değil mi bu?


Bayrama damgasını vuran olaylardan biri de 'kaçak' ya da 'kayıp kuzenler'di.
İstanbul’daki evlerinden ayrıldıktan 11 gün sonra Bitlis Tatvan’da sağ salim ve başlarına kötü bir olay gelmeden bulunan 14 yaşındaki Banu A. ile 15 yaşın- daki Dilan Y. adlı kuzenleri kastediyorum.
Tatvanlı muhtar Aldülhalim Gökçek’in minibüsüne alıp, sonra da jandarmaya teslim ettiği kızlardan Dilan Y. ne dedi?
“Annemle babam ayrı yaşıyor. Ben annemle kalıyorum. Dayım sürekli dövüyor beni. Beni kesinlikle dayıma teslim etmeyin, ondan şiddet görüyorum, oraya gitmek istemiyorum.”
Kayıp kuzenler, üç gün polis evinde misafir edildikten sonra Van’dan gelen baba Şahin Y.’ye teslim edildi.
Baba Şahin Y. de, kızları bir iki gün dinlendikten sonra uçakla İstanbul’a götüreceğini açıkladı.
Kızların yaşına ve anlattıklarına bakılırsa devletin el koyması gereken bir durum değil mi bu?
Şayet Dilan Y. yalan konuşmuyor ve dayısına iftira atmıyorsa, devletin bu kızları koruma altına alması gerekmez mi?
Dilan’ı, annesinin yanından kaçıp, babasına sığınmaya mecbur eden 'dayı şiddeti'nin sona ereceğini kim garanti edebilir?
Varsayalım ki Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Kurban Bayramı nedeniyle tatilde.
Peki TBMM Kayıp Çocukları Araştırma Komisyonu Başkanı olan Ak Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın ilgi alanına giren bir konu değil mi bu?
Asli görevini bir yana bırakıp, Kurban Bayramı’nda 'Fatmagül’ün Suçu Ne?' ve 'Yaprak Dökümü' senaristlerini 'ruh hastası' ilan edip, onların üstünden dizi senaryolarına çekidüzen vermeye kalkan İncekara’nın bu konuda bir açıklamasını ya da bir eylemini duydunuz mu?
İncekara’nın, “Durun bir dakika. ‘Devlet baba’, o kızı ‘dayı şiddeti’nden kurtarmak zorunda” demesi gerekmez miydi?
Çünkü düne kadar bu çocuklar 'kayıp'tı, yarın da aynı gerekçeylekayıplara karışmayacaklarının garantisi var mı?
Yok.
Ama bu kuzenlerin yolculuğu; 'baba şefkati' için Batı’dan Doğu’ya değil de, şöhret için Doğu’dan Batı’ya olsaydı İncekara’nın söyleyecekleri belliydi:
“Ruh hastası senaristlerin yazdıkları diziler çocuklara ve gençlere kötü örnek oluyor. Çocuklar ve gençler, izledikleri dizilerde insanlara özenip, evlerinden kaçıyor.”
İşte size bir Türkiye gerçeği.


TÜRK SİNEMASI’NDA SENDİKA MI DEDİNİZ?
Türkiye’de bir yılda çekilen filmlerin toplam prodüksiyon maliyeti 50 milyon dolar civarında. Bir Hollywood starının bir filmden aldığı bir para bu.
Arada maddi açıdan böylesine korkunç bir uçurum olur da, çalışma koşullarında olmaz mı?
'New York’ta Beş Minare' filminde polis memuru 'Acar'ı oynayan Mustafa Sandal, aradaki farkı Günaydın’dan Başak Çokan’a bakın nasıl anlattı:
“Oradaki çalışma sistemi bizi çoktan aşmış. Bir hafta ağzımız açık kaldık. 10 saat çalışıyorsunuz, bir dakika bile fazla çalışamıyorsunuz. Sendikadan gelen sorumlu insanlar çekim boyunca çalışma ortamını denetliyor. Amerika’da en önemli şey insan sağlığı. Amerika’ya ayak bastığımız gün, önce sağlık kontrolünden geçtik. Doktora gittiğimizde kapı açıldı, Woody Allen kontrolden çıkıyordu.
Sette bir figüranla sohbet ettim. Filmde arkadan geçerse 500 dolar, sadece ‘yes’ derse bin 400 dolar alıyor. Nasıl yani diyorsunuz! George Clooney’nin sözleşmeli dublörüyle tanıştık. Senelik kazancı 600-700 bin dolar. Vay halimize dedim kendi kendime.
Çekimlerde uçağın yanında kafasında şapka olan birinin durması gerekiyordu. Kendi arkadaşımızı koyduk ancak sendika izin vermedi. Hollywood setlerine gittim, şok üstüne şok geçirdim.
Kültür Bakanlığı’nın ekip kurup Amerika’daki sistemi burada hayata geçirmesi gerekiyor.”
Olur Musti, görürsem söylerim!
'Diziler artık 90 dakika olmasın' kampanyasına bile destek vermeyen bir sektöre sendika girecek ve sendikanın dediği olacak?
Ölme eşeğim ölme, yonca biter de yersin!

ECE USLU’NUN ROLÜ MÜGE ANLI’NIN OLSA
ATV’nin yeni dizisi 'Kızım Nerede?'de, kızını kaybolan bir anneyi canlandıran Ece Uslu demiş ki, “Rolüme, Müge Anlı’nın ATV’de kayıpları bulmaya çalıştığı programı izleyip, hazırlandım.”
Uslu’nun bu açıklamasından sonra şu soruya yanıt aradım:
'Kızım Nerede?'nin ‘cast’ı yanlış mı acaba?
Ne bileyim dizideki kızı kayıp o anneyi Ece Uslu’nun değil de Müge Anlı oynasa nasıl olurdu mesela?
Öyle ya, bir insan bir role, bir programı birkaç kez izleyerek hazırlanabiliyorsa, o zaman o programı yapanın o rolü çoktan hak etmiş olması lazım.
Müge Anlı, öğlen kuşağında yaptığı o programla haftanın beş günü reyting listesinde ilk 10’a girebiliyorsa, prime time kuşağında zirve garanti nasılsa.