Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir dönem “Sihirli Annem” dizisinde canlandırdığı rolle çocukların gözdesi olan İnci Türkay’ın ekran hasreti bitiyor...
Üstelik Türkay, kameraların karşısında iki rolü birden canlandırmaya hazırlanıyor...
İnci Türkay’ın yanı sıra Erkan Sever ve Murat Serezli’nin de oynayacağı “Teyzeanne” adlı dizi 12 Nisan’dan itibaren Star TV ekranında olacak.

İnci Türkay, ‘Teyzeanne’ dizisiyle  ekrana  dönüyor

Yapımcılığını Süreç Film - Ali Gündoğdu’nun, senaryosunu ise Gani Müjde ve ekibinin yazdığı dizinin adı gibi ilginç bir hikâyesi var.
“Teyzeanne”de hikye şöyle başlar...
Kendisi gibi fakir bir adamla evli kadın, ikiz kız çocukları dünyaya getirdikten sonra ölür.
Zaten fakir olan baba, ikiz kızına bakamayınca onları Çocuk Esirgeme Kurumu’na verir.
Kızlardan birini fakir, diğerini ise zengin bir aile evlat edinir ve ikizlerin birbiriyle olan bağları kopar...
Aradan yıllar geçer...
Yetimhanenin müdürü emekli olduktan sonra, ikiz kız kardeşleri birbirinden habersiz ayırmanın getirdiği vicdan azabından kurtulmak için zengin ailenin evlat edindiği kadını bulur ve gerçeği ona açıklar...
Zengin ailenin evlat edindiği kadın, yetimhanenin eski müdiresinin verdiği adrese gider ve yıllardır varlığından bi haber olduğu ikiz kız kardeşini bulur...
Ama bu buluşma ikiz kız kardeşin son buluşması olur...
Çünkü fakir kadına vedalaştıkları sırada bir otomobil çarpar.
Zengin kız kardeş, fakir kardeşini hastaneye kaldırır, ama onu kurtaramaz.
Fakir olan kız kardeş, son nefesini vermeden zengin kardeşine, “9, 7 ve 6 yaşlarında üç kızım var. Onlar sana emanet” diye bir vasiyette bulunur.
Diş doktoru kadın, ikiz kız kardeşini bulduğu gün kaybeder, ama artık onun yetim kalan üç çocuğunun annesi olur...
O artık, üç kız kardeşin sadece teyzesi değil, annesidir...
İnci Türkay’ın dizideki ikiz kız kardeşleri canlandıracağı dizide, onun artık annelik yapacağı üç kız kardeşi de gerçek hayatta da kardeş olan üç kız oynayacak.

Haberin Devamı

“Durmak  yok,  yola  devam” ama  Yolun  Sonu  Görünüyor 
Türkiye’nin Musa Eroğlu’nun yorumuyla sevdiği “Yolun Sonu Görünüyor” adlı eseri yazan Ordu’nun Fatsa ilçesinde, yıllarca geçimini direksiyon sallayarak geçiren 64 yaşındaki şair Dursun Ali Akınet...
“Halil İbrahim” türküsü de, onun eseri...
Festival için Fatsa’ya gittiğimizde, asker arkadaşım Cenan Yahşi, aynı masada buluşturmuştu bizi...
Kadir İnanır’ın da olduğu yemekte, Dursun Ali Akınet’in anlattığı bu ezginin hikâyesi, türküden çok kadar etkilemişti beni...
Çünkü Dursun Ali Akınet, 80 küsur yaşında kaybettiği annesi için yazmıştı bu şiiri... Akınet’in “Yolun Sonu Görünüyor”a dair anlattıkları şöyleydi:
“Rahmetli annem Zekiye, öldüğü ana kadar doktor yüzü görmemişti. O denli sağlıklı biriydi. 1987’de hastalandı. Fatsa’daki doktorlar onu Ankara’ya Hacettepe’ye götürmemizi istedi, biz de öyle yaptık. Ankara’daki doktorlar sağlıklı bir teşhis koyabilmek için bazı tahlilleri yaptırmamızı istedi. Tahlil sonuçları, bir gün sonra saat 12.00’de çıkacaktı. Tahlil sonuçlarının çıkacağı saat yaklaşınca annemden için istedim. Anne, ben sonuçları alıp geleyim dedim. Tam yanından ayrılmak üzereydim ki, bana ‘Yolun sonu görünüyor’ dedi... Aşk olsun anne deyip yanından çıkıp laboratuvara gittim. Döndüğümde annem, son nefesini vermişti... Söylediği o son söz beni müthiş etkiledi... Annemin cenazesini Ankara’dan Fatsa’ya getirirken yolda yazdım ‘Yolun Sonu Görünüyor’un sözlerini...”
Şimdi diyeceksiniz ki, bu ağıt durup dururken niye aklına geldi?
“Yolun Sonu Görünüyor”un dilime pelesenk etmemin elbette ki, var bir nedeni...
Televizyonda seçim sonuçları üzerine yapılan analizleri izliyordum. Konuşmacılardan biri, “Bu seçimin sonuçları şunu gösterdi ki AKP’de erime başladı” derken ekrana bir “Son dakika” notu düştü.
Televizyon, İHA Muhabiri İsmail Güneş’in cesedinin bulunduğunu haber veriyordu.
İsmail Güneş’in 112 ile yaptığı o yürek parçalayan konuşmanın, hayatta kalabilme adına gösterdiği onca çabaya rağmen alın yazısını değiştirememesinin yüreğimde yarattığı yangına biraz olsun su serpebilmek ve de “Durmak yok, yola devam” diyenlere selam gönderebilmek için “Yolun Sonu Görünüyor”u dilime pelesenk ettim...

Haberin Devamı

Yolun Sonu Görünüyor Bana ne yazdan bahardan
Bana ne borandan kardan
Aşağıdan yukarıdan
Yolun sonu görünüyor

Haberin Devamı

Geçtim dünya üzerinden bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden
Yolun sonu görünüyor

Azrail’in gelir kendi
Ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi
Yolun sonu görünüyor

Bu dünyanın direği yok
Merhameti yüreği yok
Kılavuzun gereği yok
Yolun sonu görünüyor

Özlem Gürses’in tek eksiği cilvesi! 

İnci Türkay, ‘Teyzeanne’ dizisiyle  ekrana  dönüyor

Özlem Gürses’in Kanal 1’deki durumu aklıma yıllar öncesinin Trabzonspor’lu Cyzio’sunu getirdi. 1991-1993 yılları arasında Jacek Cyzio adlı Polonyalı bir futbolcusu vardı Trabzonspor’un...
Mutlak işe ihtiyacı olanların, “Ne iş yaparsınız?” sorusuna verdiği klasik bir yanıt vardır ya, “Ne iş olsa yaparım” diye...
Cyzio’nun Trabzonspor’daki durumu da öyleydi...
Aslında sağ kanat oyuncusuydu, ama TS teknik direktörü, ihtiyaca göre ona görev verirdi.
Bazı haftalar defansın bel kemiği olurdu, kimi haftalar orta sahada oyun kurucu, bazen santrafor...
Bazı maçlarda sol açık oynardı, bazı maçlarda libero...
Kale hariç her mevkide görev yapardı ve hocalarını mahcup etmezdi...
Görevlendirildiği mevkide, o mevkinin 40 yıllık adamı gibi oynardı...
Kanal 1’in Cyzio’su da Özlem Gürses...
Kimi zaman Ali Saydam’la birlikte “Bildiğin Gibi Değil”i hazırlayıp sundu, kimi zaman “Burası Hafta Sonu” dedi...
Gün oldu, “Şimdiki görevin ana haber bülteni sunmak” dediler, o işin de hakkını verdi...
Patron, ani bir kararla Kanal 1’e kulvar değiştirince Özlem Gürses için ana haber spikerliği serüveni bitti, bu kez “Özlem Gürses’le Bir Bakış” adlı programın sunuculuğunu üstlendi...
O program bitti, şimdi gazeteci hemcinsleri Vivet Kanetti Uluç ve Ayşe Böhürler’le “3Yüz” adlı yeni bir projeyle Kanal 1 izleyicilerinin karşısına çıktı.
Mimarlık eğitimi aldığı ODTÜ’de Mimarlık Tarihi kürsüsünde yüksek lisan yapan ve halen İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin öğretim görevlilerinden olan bir çocuk annesi Gürses, Kanal 1 yönetiminin kendisine verdiği tüm işlerden alnının akıyla çıktı.
Özlem Gürses, buna rağmen televizyonculukta olması gereken yerde mi?
Bence değil...
Gürses, televizyonculuk adına verilen her şeyin üstesinden geliyor ama cilve yapmayı beceremiyor.
Yoksa Gürses, televizyonculukta “cilve”nin, birçok yetenekten üstün bir meziyet olduğunu mu bilmiyor?