2008 yılında okumaya başladığım İstanbul Oyuncak Müzesi ve yazar Ekrem Kocabaş’ın ortak projesi olan “Hep Çocuk Kaldık” adlı 346 sayfalık kitabı 2009’da bitirdim!
Çünkü kitaba başladığımda takvim yaprakları 30 Aralık 2008’i gösteriyordu, bitirdiğimde ise 1 Ocak 2009’u...
Yeni yılın ilk kitabı olarak “Hep Çocuk Kaldık”ı seçmemin özel bir nedeni yoktu.
Sadece ünlülerin çocukluk halleri ilgimi çekti.
Önsözünü Sunay Akın’ın yazdığı kitapta mesleğinde başarılı olmuş 49 kişiyle çocukluk üzerine yapılmış söyleşiler var.
Kimler mi bunlar?
Adalet Ağaoğlu, Ali Poyrazoğlu, Anjelika Akbar, Aydın Ilgaz, Ayhan Doğan, Balkan Naci İslimyeli, Belgin Akın, Betül Arım, Betül Mardin, Beyazıt Öztürk, Cahit Berkay, Ceyhun Yılmaz, Demet Akbağ, Ebru Cündübeyoğlu, Ediz Hun, Emel Karakaş, Emre Kongar, Erol Günaydın, Filiz Akın, Fuat Güner, Gani Müjde, Gazanfer Özcan, Gönül Ülkü, Gülten Dayıoğlu, Hakkı Devrim, Haldun Dormen, Halit Kıvanç, Haluk Bilginer, Hıncal Uluç, Hülya Koçyiğit, İlber Ortaylı, İlhan Şeşen, İskender Pala, Kadir Çöpdemir, Kenan Işık, Kerem Görsev, Metin Uca, Mithat Bereket, Müjdat Gezen, Nebil Özgen-türk, Nevzat Doğansoy, Özkan Uğur, Perran Kutman, Savaş Dinçel, Selim Başarır, Semih Saygıner, Türkan Saylan, Yüksel Aytuğ ve Zülfü Livaneli.
49 ünlünün çocukluklarında oynadıkları oyunları ve oyuncaklarına dair anlattıkları aslında Türkiye’nin ve oyuncak sanayinin de çeyrek asırda nereden nereye geldiğinin özeti.
“Bugün bir oyuncakçı dükkanına girseniz neler alırdınız?” sorusuna ünlülerin her birinin verdiği yanıt da, içlerindeki çocuğu hala yaşattıklarının göstergesi.
İşte o ünlülerden bir kısmının bu soruya verdikleri yanıt:
Demet Akbağ: Her şeyi alırdım
Hemen hemen her şeyi... Zaten oyunu ve oyuncağı hiç bırakmadım. Bugün de çocuğum en çok benimle oynamaktan hoşlanır. Annemin bana yaptığını ben de çocuğuma yapıyorum. Oyuncak olmadan da onunla karşılıklı diyalogla oyun oynuyoruz. Ailemizdeki değişik bireylerin yerine geçip onları canlandırma oyunu oynarız. Bir gün ben Ali oldum, o da Demet ve gerçekten kendine çok güldü.
Ebru Cündübeyoğlu: Sırlarla dolu oyunlar
Oyunları sevdiğim için oyun alırdım herhalde. Mesela dedektiflik oyunları olabilirdi. Şifreler ve sırlarla dolu oyunlar.
Fuat Güner: Uçak veya roket
Model uçak ya da bulursam bir tane de roket alırdım.
Hülya Koçyiğit: O oyuncağı istiyorum
Herhalde film makinesi tarzı bir oyuncak alırdım. Çünkü içimde hep bir eksiklik var, ben de kendi filmimi yapmam istiyorum. Bu kadar film yaptıktan sonra artık kendi kendime küçük bir amatör filmler çekmek istiyorum. Montajını kendim yapmak, müziklerini kendim seçmek istiyorum. Onun için böyle bir oyuncağa şimdi çok ihtiyacım var.
Kadir Çöpdemir: Tutkum arabalar
Ben hâlâ oyuncak alırım. Uzaktan kumandalı araba alıyorum. Maket arabalar alıyorum. Yani yeni araba aldım.
Metin Uca: Sihirli bir bisiklet
Uçak ve tren maketi olurdu bir kere. Onun dışında hiç alışılmadık ve beklenmedik, hayatımı renklendirecek bir oyuncak isterdim. Muppet Show’u da çok severdim. Şimdi yayınlansa yine izlerim. Beni alıp değişik yerlere götürecek ve benim denetlediğim bir bisikleti de tercih ederdim.
Mithat Bereket: Bir kovboy tabancası
Uçak ve araba maketlerini çok yaptım. Maket yapmak insanda bir rahatlama sağlıyor. Herhalde yine bir maket alırdım. Uçak, gemi veya araba maketleri olabilirdi. Yine bir kovboy tabancası ve şapkası alırdım.
Müjdat Gezen: Matrak oyuncaklar
Benim seçeceğim oyuncaklar biraz matrak olabilir. Bir tane stres topu alırdım. İkinci olarak kireçlenmeyi önlemek amacıyla bir başka top alırdım. Küçükken seçtiğim top ile şimdi seçeceğim toplar arasında çok fark var.
Nebil Özgentürk: Yolculuğa dair ne varsa
Benim galiba tren, otomobil gibi yolculuk oyuncaklarına merakım var. Onlardan alırdım. 12 tane vagonlu bir lokomotif isterdim.
Tren, insana hiç bilmediği yerlerin ve insanların arasından gitme ayrıcalığı sağlar. Hiç bilmediğim köylerden şehirlere giderken, insan sanki o uçsuz, bucaksız ovalarda hakikaten biraz temizleniyor. Belki de treni bu yüzden seviyorum.
Perran Kutman: Oyuncak bebekler
Oyuncak beni hâlâ mutlu eder. En son Amerika’ya gittiğimde bir sepet içinde mavi tüllerle bezenmiş bebek aldım. Böyle bir bebek daha vardı, onu da aldım.
atv, 2009’u değil 2008’i kutladı!
Televizyon kanallarının yılbaşı ekranına baktığımızda şöyle bir gerçek çıktı karşımıza.
Kanal yöneticilerinin tümü, “Zaten ekonomik kriz var, biz de elimizdekileri değerlendirelim” parolasıyla hareket etti.
TRT, yılbaşı eğlencesini “Komedi Dükkanı”yla geçiştirdi.
FOX, “Çarkıfelek”le iyi bir giriş yaptı, ama arkasından naftalin kokan “Olacak O Kadar”ı ekrana getirerek, hayal kırıklığı yarattı. Yeri gelmişken vurgulamakta yarar görüyorum. “Çarkıfelek”in yılbaşı gecesi çalışmak durumunda olan gümrük memurlarından polislere, itfaiyecilerden hastane personelini yarışmacı yapıp ödüllendirmesi güzeldi.
Show TV, Acun Ilıcalı’nın “Var Musun Yok Musun?” yarışmasıyla karşıladı 2009’u. Programın yılbaşına özel tek yanı “Para ağaçı”nda bu kez 10 adet 500.000 TL olmasıydı. Yarışmacı Metin’in o kadar 500.000’lik kutu arasından gidip, içinde 100 TL olanı seçmesi ilginçti. Allah’tan yarışmayı 155.000 TL kazanarak tamamladı da, o da, izleyici de rahat bir nefes aldı. Show TV’nin bu yarışmanın ardından ekrana getirdiği “Biri Bana Gelsin” de yılbaşına özel değil, arşivdendi.
Kanal D’nin yılbaşı için iki silahı vardı.
Bunlardan biri “Çok Güzel Hareketler Bunlar”, diğeri “Beyaz Show”du.
Yılbaşına özel en iyi hazırlığı yapan Star TV olurken, bu konuda en tembel kanal ise atv çıktı.
atv’nin “Yılbaşı Özel” diye ekrana getirdiği “Avrupa Yakası” buram buram naftalin kokuyordu.
Dizinin yılbaşı partisinde bile “Hoş geldin 2008” yazıyordu.