Orhan Gencebay ve müzik şirketinin eski basın danışmanı Sevan Çamlıca, geride bıraktığımız hafta ilginç bir iddia attı ortaya... İddia da şu:
“Orhan Gencebay’ın rahmetli kedisi ‘Rambo Yaşar’ çok iyi beslenir, her ay onun için özel alışveriş yapılırdı. Bir gün Etiler’deki ofisinin mutfağından bir çığlık duydum. Her zamanki gibi Sevim Emre’nin sesiydi bu. ‘Benim Yaşar’ımın mamalarını kim yiyor?’
Mamalarının azaldığını görünce büyük bir ihtimalle bizlerden birisinin yiyeceğine vehmetmişti kuşkusuz... Bizlerden birisi yememişti, ama bu mamadan ilk ve son olarak kimin tattığını daha sonra öğrendim. Ofise her zamanki gibi karnı aç gelen Volkan Konak, Rambo Yaşar’ın mamasıyla bir ekmek arası yapmıştı.”
Volkan Konak’ı tanıyanlar bilir.
Deli dolu bir Karadenizlidir. İçi dışı birdir...
Başına ne gelmişse sansürsüz anlatır. Bu kedi maması konusu da, onun zaman zaman rakı sohbetlerinde anlatıp, herkesi güldürdüğü ilginç hadisedir.
Pazartesi akşamı Genel Sekreterliği’ni yürüttüğüm Eyüboğlu Vakfı’nın gecesi vardı Kozyatağı’ndaki Marriott Otel’de...
Gecenin solisti de Volkan Konak’tı...
Gece bitti, herkes gitti, biz Volkan Konak ve “Kurtlar Vadisi Pusu”da “Yalçın Bulut”u canlandıran Hüseyin Avni Danyal’ın da aralarında bulunduğu grupla geç saatlere kadar koyu bir sohbete daldık.
Sohbet sırasında konu bir ara şu kedi maması yeme işine gelince Konak, “Kedi mamasına mı kaldım?” deyip, işin aslını anlatmaya başladı:
“1991 yılı falandı. O zamanlar, hâlâ çok sevdiğim bir insan olan Orhan Gencebay’ın sanatçısıydım. Albümün hazırlık dönemi olduğu için de her gün müzik şirketine gidip geliyordum. Şirkette ‘Yaşar’ adında bir kedi vardı. Sıkça kuaföre gönderilen, boynunda papyonu olan, özel mamalarla beslenen bir kediydi bu... Sevim Abla bir gün şirkette Orhan Abi’ye, bizim de duyacağımız bir şekilde, ‘Orhan bu kediye niye mama dayanmıyor? Yoksa kedinin mamalarını Volkanlar mı yiyor?’ diye söylenmeye başladı. Sağ olsun Orhan Abi de, ‘Saçmalama. Olur mu öyle şey?’ diye tersledi onu, ama Sevim Abla’nın böyle bir kuşkuya kapılmış olması o zaman beni bir hayli üzmüştü. Sevan’ın yıllar sonra bunu, ‘Kedinin mamasını Volkan Konak yedi’ diye açıklaması beni daha da üzdü. Öyle şey olur mu? Hayatım boyunca ne kedi besledim, ne de kedi maması nasıl bir şeydir bilirim... Volkan Konak’ı tanıyanlar nasıl bir insan olduğunu da bilir... Volkan Konak, kedi maması yiyerek hayattan kalmak yerine, açlıktan ölmeyi tercih edecek kadar onurlu biridir.”
Tayyip’in Sinirli Lambası!
Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda iki oyun sahneleniyor şu aralar.
Oyunlardan biri “Mustafam Kemalim”, diğeri ise “Tayyip’in Sinirli Lambası”...
Cumartesi akşamı “Mustafam Kemalim”e yer bulamayınca kişi başı 25 YTL ödeyip “Tayyip’in Sinirli Lambası”na gittik.
İzlediği tiyatro, film, dizi ve gösteri gibi etkinlikleri beğenmeyince yerden yere vuranlardan değilim... Çünkü bunu, onca insanın emeğine haksızlık olarak görürüm.
O nedenle “Tayyip’in Sinirli Lambası” konusunda değil ama oyunun sahnelendiği yer hakkında birkaç “kötü söz” etmek isterim.
O akşam kendimi, savaş sırasında sığınaklarda yapılan tiyatro gösterilerini izleyen savaş mağdurları gibi hissettim.
Müjdat Gezen Tiyatrosu’nun oyunlarını, kazan dairesinden bozma, basık, izbe, eğim fukarası yerlerde değil de daha konforlu ortamlarda izlemeyi düşlediğimden olsa gerek acayip hayal kırıklığı yaşadım.
Gelelim “Tayyip’in Sinirli Lambası”na...
Müjdat Gezen, Ercan Bostancıoğlu, İlhan Daner, Kemal Kuruçay, Serda Özşahin, Can Bana, Derya Karadaş, Zeynep Akay, Gizem Gürel, Eren Dişisağlam, Önder Yalçın, Banu Özdemir ve Ayşe Taşyapar’ın rol aldığı müzikli kabare, adından da anlaşılacağı gibi Tayyip Erdoğan ve günümüz Türkiye’sini sahneye yansıtıyor.
Siz bakmayın oyunun adının “Tayyip’in Sinirli Lambası” olmasına...
Nasıl ki, “Küresel ekonomik kriz Türkiye’ye teğet geçiyor”sa, oyun da aslında Erdoğan’a teğet geçiyor... “Tayyip’in Sinirli Lambası”ndan asıl nasibini alanlar bazı programlar...
Oyun, ekranlardaki evlilik ve kadın programları ve yarışmaları fena halde ti’ye alıyor.
Esra Ceyhan’la Seda Sayan karışımı “Sevda Ceylan” ile “Var Mısın Yok Musun?”un sunucusu Acun Ilıcalı’yı anımsatan “Macun Bey”in yaptıkları izleyenleri bir hayli güldürüyor. “Tayyip’in Sinirli Lambası” ağlanacak halimizin bile bizi güldürdüğünü gösteriyor. Bir yandan o programları izleyip reytingle ödüllendirenlerin, öte yandan onları yerden yere vuranları, “Yaşa... Bravo” diye alkışlaması bana ilginç geliyor.