Türk’ün Türk’ten en basit deyimle ‘esinlenmesi’ alışık bir konu, ama bir Türk’ün “İngiliz yönetmen senaryomu çaldı” iddiası ilk kez duy-duğum bir konu. Hollanda’da yaşayan Hikmet Ülger “İngiliz yönetmen Ken Loach öykümü çaldı” diyor
TV dünyasının değişmeyen gündemi ve sorunlarından biridir.
Kimi zaman yapımcı dert yanar TV kanalından yana, “Reyting rekorları kıran şu program var ya, benim projemdi. Kanala sundum, ‘İlgilenmiyoruz’ dediler, sonra ‘Ali’yi ‘Veli’ yapıp ekrana getirdiler” diye.
Senarist şikayet eder, dizi yapımcısını ya da TV kanalını:
“Bana para vermemek için, ismini ve birkaç karakterde küçük değişiklik yapıp, çaldılar senaryomu.”
Türk’ün Türk’ten en basit deyimle ‘esinlenmesi’ alışık bir konu, ama bir Türk’ün “İngiliz yönetmen senaryomu çaldı” iddiası ilk kez duyduğum bir konu.
“Senaryo izinsiz kullanıldı”
Ülger’in sözünü ettiği raporu okuyup, inceledim. Avukat Anouschka Van De Graaf’ın yazdığı beş sayfalık raporda özetle söylediği şu:
“Ana tema kesinlikle aynı. Karakterler çok belirgin olarak dikkat çekici derecede benzerlikler gösteriyor. Senaryoda yer alan karakterlendirme, karakter gelişimi, ana tema, belli başlı özgün sahne ve olaylar ‘It’s a Free World’ filminde telif hakları çiğnenerek kullanılmış ve yer almıştır.
Filmin tümünde hangi oranda, ne kadar parçanın senaryodan alınarak kopyalandığının hiçbir önemi yoktur. Burada önemli olan herhangi bir durumda telif haklarıyla korunan durumların kullanılmış olmasıdır.
Bu durumda, açıkça senaryo izinsiz kullanılmıştır. Ayrıca Ken Loach, Ülger’e gönderdiği ret yazısında vurguladığı senaryodaki eksikleri bile düzeltmeden filminde aynen kullanmıştır.”
Aslında asıl “skandal” bu!
Ülger’in senaryosunu okuyup, Ken Loach’ın filmini izleyen Hollandalı avukatın görüşü bu.
Kim haklı, kim haksız yargının işi, ama yine de ilginç bir konu değil mi bu?
İşin bir başka hazin ve ilginç yanı da şu: Hollanda’da yaşayan Hikmet Ülger, birkaç günlüğüne Türkiye’ye gelip derdini kamuoyuyla paylaşmak için Sinema Emekçileri Sendikası’nda (SİNESEN) bir basın toplantısı düzenledi.
Ülger, ‘Ken Loach Skandalı’ adlı basın toplantısına yerli yabancı tam 57 basın kuruluşunu davet etti.
Toplantıya kaç basın mensubu iştirak etti biliyor musunuz?
O.
Yanlış okumadınız bildiğiniz sıfır.
“ŞUBEMİZ OFF’TA” DEDİ MÜŞTERİ DE OF’A GİTTİ!
Komik bir hadise bu, ama ‘Temel fıkrası’ falan değil.
Eskilerin deyimiyle “aynı ile vaki”, yani birebir yaşandı.
İlginç olayın yaşandığı yer, doğup büyüdüğüm şehir; Trabzon.
60’lı yaşlarda bir Trabzon’lu, bankamatikle bankadan para çekmek için maaşının yattığı banka şubesine gider.
Şanssızlık bu ya, büyük bankanın Trabzon Merkez Şubesi’nin ATM’si arızalıdır.
Yaşlı adam, öğle tatili nedeniyle banka şubesinin kapısını kapatmak üzere olan güvenlik görevlisine, “Uşağum, para çekmeye geldum, ama ATM kapkara. Hiçbir yazı da yok ekranda” diye dert yanar.
Güvenlik görevlisinin amacı, adamın derdine çare bulmak değil, bir an önce şubenin kapısını kapatıp, yemeğe gitmektir.
“Amca şubemiz ‘off’ta” deyip, kapıyı kapatıp ve içeri girer.
Aradan iki saat geçer. Aynı bankanın Of şubesinden içeri dalan yaşlı adam, başlar saydırmaya:
“Trabzon Merkez Şube’ye gittim, maaşımı çekmeye, ‘Şubemiz Of’ta’ diye gönderdilen beni buraya. Dolmuşla bu sıcakta 50 km, geldim, buradaki ATM’niz de bozuk.Ne biçim banka bu?”
Bu olayı bana anlatan kişi, güvenlik görevlisinin “Sistemimiz arızalı” yerine “Şubemiz off’ta” deyip, müşteriyi mağdur ettiği için hakkında soruşturma açılan o bankanın şube müdürü.