Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Kurtlar  Vadisi’ sizi ‘Paramparça’  eder

Hayatında hiç başarısız olmamış, yakışıklı, zengin ve aynı zamanda mutlu bir evliliği olan “Cem”in (Murat Aygen) doğum gününde eşiyle yaşadığı tartışma büyür.
Eşi “Deniz” (Deniz Uğur) onu terk eder. “Cem”, ertesi sabah eşinin en yakın arkadaşı “Orhan”la (Emre Karayel) ilişkisi olduğunu düşünür ve yıkılır. Herkesten ve her şeyden uzaklaşmak isteyen “Cem”, onu nelerin beklediğini bilmeden, Fransa’daki teknesinde bir hayat sürmeye başlar.
Amerika’da devlet bursuyla müzik eğitimi alan “Nil”in (Müjde Uzman), sevgilisi “John” ile ilişkisi kabusa dönmek üzeredir. Karanlık işleri yüzünden Amerika’dan kaçmak zorunda kalan “John”, “Nil”i de yanına alır ve Fransa’ya gider.
Kanal 1’in yeni dizisi “Paramparça Aşklar”ın öyküsü kısaca böyle.
Kaderlerinden kaçan iki kişinin Fransa’da karşılaşmasıyla birlikte başlayan hayatları ve aşkları için verdikleri mücadelenin anlatıldığı dizinin ilk bölümü perşembe akşamı yayınlandı.
Prodüksiyonunu Chantier Film’in, yönetmenliğini Haluk Bener’in yaptığı, Müfit Saçıntı, Yılmaz Okumuş ve Ayşegül Bakış’ın yazdığı, başrollerinde Deniz Uğur, Zeyno Gönenç, Emre Karayel, Müjde Uzman ve Murat Aygen’in oynadığı dizinin iş yapmaması halinde faturanın çıkarılacağı isim belli.Birçok insan şunu diyecek:
“Deniz Uğur’un oynadığı bir dizinin tutmayacağı belliydi. Özel hayatındaki yanlışları yüzünden seyirci onu çoktan sildi.”
Bazı seyircilerin, “rol” ile “gerçekler” arasındaki bağı sağlıklı kuramadığı bir gerçek. Ama bu diziyle ilgili şöyle de bir gerçek var:
Faruk Bayhan gibi deneyimli bir televizyoncunun perşembe günü o saatte yayınlanacak yeni bir dizinin kafadan “Paramparça” olacağını bilmemesi  mümkün mü?
Bayhan, “Kurtlar Vadisi Pusu’yu erkekler seyrediyor, bu kadın dizisi” diye düşünüyor olabilir. Ama aynı saatte Kanal D’de “Annem”, atv’de de “Parmaklıklar Ardında” gibi kadın dizileri çoktan yükünü tuttu. Sizin anlayacağınız Uğur bu maçı baştan kaybetti.
Kanal 1, “Paramparça Aşklar”ı uzun soluklu bir dizi yapmak istiyorsa bir an önce onu “Kurtlar Vadisi Pusu”dan kurtarmalı.

Haberin Devamı

Saba döndü gecelerimiz ŞENLENDİ

‘Kurtlar  Vadisi’ sizi ‘Paramparça’  eder

O  şuh kahkahalarını, konuklarıyla “sen”li “ben”li sohbetlerini özlemiştik...
Ulusal bir kanalın canlı yayın stüdyosunda değil de, evine misafirliğe gelmiş “kanka”larıyla salonunda geyik muhabbeti rahatlığındaki sunuculuğuna hasret kalmıştık...
HABERTÜRK yöneticilerinden Allah razı olsun, Saba Tümer’le olan hasretimizi sona erdirdiler...
İlk fırsatta, Bülent Ersoy gibi İstanbul’un önemli camilerini dolaşıp, kendileri için dua edeceğim!
Aslında bu işin latifesi...
Saba Tümer, iyi bir ekran yüzü, ama yerinde kullanıldığı zaman...
Saba Tümer’in Show TV’de gece haberlerini sunarken Okan Bayülgen’le iş yaparak yeni ufuklara yelken açmak, işinde çıtayı yükseltme adına çıktığı yolculukta yaşadıkları ve geldiği nokta, TV yıldızları ve de TV yapımcılarının çok iyi irdelemesi gereken bir olay...
Bu kapasite testi de gösterdi ki, Saba Tümer, gece muhabbetleri için biçilmiş kaftan, ama gündüz kuşağındaki kadın programları için değil...
Bir başkası olsa Dimyat’a pirince giderken evdeki bulguru da kaybeder ve kaybolup giderdi...
Ama Saba Tümer’in medyada etkin dostları var...
Onlar Tümer’in ekranlardan daha fazla uzak kalmasına müsaade etmedi.
İyi ki etmedi, gecelerimiz şenlendi!

Haberin Devamı

Kanal A’nın  haberciliği!
Ankara’dan yayın yapan Kanal A adlı bir televizyon kanalı var... AKP yanlısı televizyonculukta bu kanalın üstüne tanımam...
AKP hakkında kapatma davası gündeme geldikten ve İlhan Selçuk gözaltına alınıp, serbest bırakıldıktan sonra öylesine bir habercilik(!) yapıyorlar ki evlere şenlik... Haberciliğin anayasası kabul edilen 5 N 1 K, Kanal A’nın haber editörlerini hiç mi hiç bağlamıyor. Amaç “karşı cehpe”yi yıpratmak olunca “haber” için ne bir delile ihtiyaç duyuyorlar, ne de bir iddia sahibine... “Akıllardaki soru işaretlerini yok etmek için” akıllarına gelen her şeyi “haber” diye ekrana taşıyorlar. Evet, her televizyon kanalının bir duruşu, bir editöryal kimliği olmalı... Bu kimliği oluştururken de haberciliğin evrensel kuralları bu denli yabana atılmamalı...