LiG TV, RIDVAN DiLMEN’iN PEŞiNDE
Lig TV, maçlardaki tartışmalı pozisyonlardan sonra herkesin, merakla yorumunu beklediği Erman Toroğlu’nu gönderdi. ‘Maraton’un ‘sivri dilli yorumcusu’ Toroğlu niye gitti? Çünkü Aziz Yıldırım’ın başkanı olduğu Kulüpler Birliği, Toroğlu’nu istemiyordu. Onlara göre Toroğlu, argo yorumlarıyla insanları futboldan soğutup, kulüplerinin marka değerini düşürüyordu.
Peki, Toroğlu’nu kim gönderdi? Turkcell Süper Lig ihalesini 321 milyon dolara aldıktan sonra Vatan’dan Sanem Altan’a, “Türk futbolunun değeri bu değil. Maksimum değeri muammen bedeli olan 214 milyon dolar. Bugün bir maç yayınının fiyatı 3.5 milyon dolar. Bunun futbol olarak karşılığı var mı Allah aşkına?” diyen Digitürk’ün CEO’su Ertan Özertem.
Aslında Özerdem’in açıklamalarının satır araları Lig TV’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisiydi. İlk etapta Erman Toroğlu gitti. Lig TV Genel Müdürü Şansal Büyüka’nın da gitmesi an meselesi.
Hepsi bu mu?
Özertem’in o söyleşideki şu sözlerine dikkatinizi çekerim:
“Akıl dışı olduğu halde şu parayı vermemiz futbolun şansıdır. Çünkü futbol, çok kötü yönetildiği için, federasyondan bahsetmiyorum, hakeminden, futbolcusundan, yöneticisinden, bizim yayından, ürün kalitesi sürekli düşüyor. 850 bin evdeyiz hâlâ. Bunun artması hepimize fayda sağlayacaksa, herkes düzelecek. Artık seyirci değil, baş aktörüz. Bu ihaleyle uyandık. Para gitti. Şimdi parayı toplamak lazım. Eski kibar hali kaldırıyoruz, daha net olacağız kulüplere. Bir ara ‘Sizi koridora bile sokmayız’ havalarındaydılar. Artık öyle şey yok. Ürününün kalitesini bozan herkes elenir. İster kulüp başkanı olsun, ister federasyon üyesi. Bu para sadece futbolcuya yarayacak, bunu durdurmalıyız. Çok kuvvetli bir federasyona ihtiyaç var şimdi.”
Toroğlu’nu gönderen Özertem’in, Lig TV’de yorumculuk yapması için Fatih Terim’e teklif götürdüğü yazıldı, ama benim aldığım bilgi daha farklı. Özerdem, Toroğlu’nun yerine Lig TV’ye yorumcu olarak Rıdvan Dilmen’in peşinde. Onun Dilmen’i ikna etmesi, Lig TV’de istediği operasyonu yapması mesele değil.
Asıl mesele, “İster kulüp başkanı olsun, ister federasyon üyesi, ürün kalitesini bozan herkesi’ eleyebilmek. ‘Parayı veren, düdüğü çalar’ diyen Nasrettin Hoca’nın izinden yürüyen Özerdem’in gücü bakalım buna yetecek mi?
15 Ocak’ta vizyona giren ‘Gelecekten Bir Gün’ü ilk üç günde 21 bin 445 kişi seyretti. 124 salonda gösterilen film için hayal kırıklığı yaratan bir rakam bu. Filmin bu saatten sonra gişede atağa kalkması mümkün mü? Güneş Batı’dan doğarsa belki!
Film, gişede çakılmasaydı, başrol oyuncusu Hayrettin Karaoğuz’un yıldızı ‘Yerli Jim Carrey’ olarak parlayacaktı. Çünkü Karaoğuz’un biraz Alp Kırşan, biraz da Jim Carrey’i andıran bir tipi var. Filmin afişlerine bakınca, yapımcısının da Karaoğuz’u Jim Carrey’e benzetmek için hayli özen gösterdiği belli. Gel gör ki, sinema izleyicisi Hayrettin Karaoğuz’a bu şansı vermedi.
‘FİLME BAŞ KOYMAK’ DEMEK Kİ BUYMUŞ!
Film afişleri oldum olası sorunlu bir konudur. Yapımcılar, filme nasıl afiş yaptırırsa yaptırsın, mutlaka oyunculardan hoşnut olmayan çıkar. ‘Ejder Kapanı’nın afişinde İmirzalıoğlu ile Yücel arasındaki dengeyi tutturmak için belli ki böyle bir formül bulmuşlar. İmirzalıoğlu’nu yerleştirmişler afişin göbeğine, diğer dört oyuncuyu da serpiştirmişler dört bir köşesine.
Ceyda Düvenci, Nejat İşler ve Berrak Tüzünataç’ın ölçekleri ve afişte kapladıkları alan hemen hemen aynı.
Ancak Uğur Yücel’in durumu afişteki dört oyuncudan da farklı.
TMC Film, Yücel’in ‘Ejder Kapanı’na yönetmen ve başrol oyuncusu olarak nasıl ‘baş koyduğunu’ göstermek için mi, yoksa onu İmirzalıoğlu’na ezdirmemek için mi bilmiyorum, öyle abartmış ki! Ölçtüm baktım, Yücel’in kafası, İmirzalıoğlu’ndan bir buçuk diğerlerinden iki kat büyük...