Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rumlar, Jennifer Lopez’i konserden vazgeçirmek için 7 bin e-mail topladı, 70 milyonluk Türkiye ayakta uyuyor!


İsrail’in Mavi Marmara gemisine yaptığı operasyondan sonra iç meselelerden çok, dış sorunlarla daha bir ilgilenir olduk.
O yüzden Jennifer Lopez’in Kuzey Kıbrıs’taki Cratos Premium Otel’in açılışına katılıp katılmayacağı gün geçtikçe milli bir sorun haline gelmeye başladı.
Çünkü Rumlar, Jennifer Lopez’in KKTC’ye gelmesini istemiyor. “Orada savaş ortamı var” yalanıyla Lopez’i vazgeçirmeye çalışıyorlar. Tehdit ve tepkiler içeren 7 bin civarında elektronik posta alan Lopez’in bir ara konseri iptal etmek istediği öne sürüldü.
Cratos Premium Otel, zaten Lopez sayesinde o gelmeden de yeterince reklam yaptı. Aralarındaki sözleşmeye göre Jennifer Lopez gelmezse, otel maddi kaybını sigortadan karşılayıp, başka bir yıldıza yönelecek.
Peki Rumlar işi bu noktaya getirirken biz ne yaptık? Koskoca bir hiç!
Sadece Korhan Abay, “Bizim de bu açılan sitelere ve sanatçıya gönderilen maillere karşı, JLO seni seviyoruz, açılışa bekliyoruz’ kampanyası başlatalım” dedi.
Atı alan Üsküdar’ı geçti, ama hiç değilse Lopez, “Türkün gücü”nü görürdü. Ama biz onu da beceremedik, iyi mi?
Rum tehdidinden sonra Lopez’in konserden vazgeçeceğine dair iddialarla bozulan moralimiz, Meg Ryan ve Dustin Hoffman’dan gelen güzel haberle biraz olsun düzeldi. Dünyaca ünlü iki sinema yıldızı, İsrail’in Mavi Marmara gemisinde gerçekleştirdiği katliamı protesto etmek için Kudüs Film Festivali’ne katılmama kararı aldı.
İki olaydan da anlaşılacağı gibi moral motivasyonumuz Hollywood yıldızlarına kaldı!
Jennifer Lopez’i KKTC’ye gelmeye ikna etmek, böylece Rumlara büyük bir moral çöküntüsü yaşatmak için haydi bilgisayar başına.
Rumlar, KKTC’ye gitmemesi için Lopez’e 7 bin elektronik posta gönderirken, 70 milyonluk Türkiye’ye eli kolu bağlıymışçasına oturmak yakışıyor mu?


Dünya Kupası’nın tek yıldızı ahtapot
2010 Dünya Kupası’nın bana göre bir yıldızı var; o da Almanya’nın oynadığı her maçın sonucunu önceden bilen ‘Paul’ adlı ahtapot.
Bu ahtapot, hayatında futbol maçı izlememiş, bırakın maçı, futbol topunu dahi görmemiş bir deniz canlısı olarak, hayatlarını futbol yorumculuğu yaparak kazananların pabucunu dama atacak isabetli tahminler yapıyor.
‘Paul’ün yaşadığı akvaryumun içine iki eşit gözü olan şeffaf bir kutu konuyor. Kutunun iki gözüne de birer midye. Bir tarafında Alman bayrağı, ötekinde rakip ülkenin bayrağı. Sekiz kollu ahtapot, midyeyi yemek için hangi bayrağın olduğu kutuya girerse, maçı o takım kazanıyor.
Ahtapotun bu Dünya Kupası’nda boşu yok.
Son bomba tahmini de İspanya - Almanya maçıydı. Ahtapot, “İspanya” dedi, öyle de oldu.
Şimdiye kadar sadece bir kez, o da 2008’de İspanya’nın Almanya’yı yendiği Avrupa Şampiyonası’nda yanılan ahtapotun, Dünya Kupası’nı İspanya mı, yoksa Hollanda’nın mı kazanacağını da bilirse, artık heykelini dikmeli bahisçiler...

Twitter, tekzip merkezi gibi oldu
“Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘150 bin euro’luk saat aldı’ haberini twitter’da yalanladı.” “Demet Akalın, Show TV’deki programının yayından kaldırıldığı haberlerini twitter’da yalanladı.” “Ahmet Hakan, Ajda Pekkan’la aşk yaşadığı haberini, ‘Yok öyle bir şey’ diyerek twitter’da yalanladı.”
Örnekleri çoğaltmak mümküm. Ancak bu üç haberden de anlaşılacağı gibi twitter çıktı, medyatik insanlarla, medya arasındaki denge değişti. Şimdiye kadar güç, basının elindeydi. Twitter’dan önce insanların hakkında çıkan yalan, yanlış haberleri anında tekzip etme imkanı yoktu. Ama şimdi var ve gelinen noktada twitter, ‘Tekzip Merkezi’ gibi oldu.
Hatırlarsanız, twitter’ın medyatik insanlara böyle bir ortam sağladığını haftalar önce Birol Güven dile getirmiş ve ben de yazmıştım.
Ne demişti Birol Güven:
“Artık hiç kimse hakkımda yalan, yanlış haber yapamaz. Yaparsa twitter’dan anında yalanlar, rezil ederim onu.”