Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Elinizi vicdanınıza koyup, söyleyin. Bu işin sorumlusu Zafer Ergin'in iddia ettiği gibi 'magazinciler' mi, yoksa bizzat kendisi mi? Bu olay bana İsmail Türüt'ün, 'Kırktan Sonra' türküsünü hatırlattı

'Arka Sokaklar' dizisinin 'Rıza Baba'sı oyuncu Zafer Ergin (71) ile sunucu Neslihan Yavuzcan’ın (38) geçen hafta birlikte taksiye binerken çekilen fotoğraflarının medyaya yansımasından sonra tarafların yaptıkları açıklamaları alt alta yazdığınızda ortaya çıkan tablo ilginç.
İş o hale geldi ki; sanırsın, her sayfasında aşk ve ihanet kokan pembe dizi senaryosu.
Önce Zafer Ergin’in 25 yıllık eşi Binnaz Ergin konuştu:
“Aciz bir kadın değilim, artık yeter. Erkekler 10 yaş genç ya da 10 santim uzun diye bir kadını tercih edecek olsalardı o zaman dünyanın düzeni değişirdi. Bu işler boyla posla olmaz. İnsan kendinden utanır, ‘hata ediyorum’ der vazgeçer. Ama bu tip kadınlar insanların hayatlarına asalak gibi yapışıp, oradan besleniyorlar. Bu kadın da bizim hayatımıza yapıştı.
Her zaman gittiğim spor salonunda da karşıma çıkmaya başladı. İstiyor ki ‘aaa’ diye üzerine saldırayım, ondan sonra 15 gün kadın programlarına çıkıp, gözyaşı döksün. Kocamla tatile gidiyoruz, zırt pırt mesaj atıp, rahatsız ediyor.
Ben eğitimli, işini iyi yapan bir insanım. Boyu 1.75 diye oyuncu yapılanların yanında konservatuarın iki bölümünü bitirdim. Onu kültür bakımından 26’ya katlarım. Açıkçası bizim güzelliklere, kültüre, sanata aklımız eriyor.

Haberin Devamı

“Bir kadın nasıl böyle olabilir?”
Zafer 70 yaşını ben de 50 yaşımı geçtim. Annem, babam ‘Kızım ne oldu?’ diye arıyor. Alışkın değiller böyle şeylere. Önemli değil diyorum, ama artık ben utanıyorum. Bir kadın nasıl böyle olabilir diye.
Zafer’e ‘Bir takım şeyler duyuyorum eğer ayrılmak istiyorsan ayrılalım’ dedim. ‘Hayır boşanmam’ dedi. Boşanmak istese adam evden çeker gider. Ortak çocuğumuz da yok. Ama gitmiyor. O zaman ben de bu kadın için 25 yıllık yuvamı bozmam, boşanmam arkadaş. Yuvama bir saldırı, bir tehdit varsa aslan kesilirim. Ben de şimdi yuvam için savaşıyorum, hodri meydan.”
İkinci açıklama Neslihan Yavuzcan’dan geldi:
“Zafer Bey'le dostluğumuz bakidir. O hanımefendiyle ilgili olarak yasal yollarla hakkımı arayacağım.”
Konu hakkındaki son açıklamayı ise Zafer Ergin yaptı. Ergin’in avukatı aracılığıyla yaptığı açıklama da şu:
“Bu tamamen magazin haberciliğidir. Öyle yazıldığı gibi bir şey yoktur. Neslihan Hanım, sadece arkadaşımdır. Onun ötesinde bir şey olması mümkün değildir. Mahkemeye verilmiş mi, verilmemiş mi onu da zaman içinde göreceğiz.”
Tarafların açıklamalarını okudunuz.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup, söyleyin.
Bu işin sorumlusu 'Rıza Baba'nın iddia ettiği gibi 'magazinciler' mi, yoksa bizzat kendisi mi?
Bu olay bana İsmail Türüt'ün, 'Kırktan Sonra' türküsünü hatırlattı.
Türüt, şöyle diyor o türküde:
“Kırktan sonra sevdaluk da ne sarayi sarayi / Senin yüzünden açtım kız, evdekiylen arayi.”
Zafer Ergin’in durumu da galiba öyle.
Ama bunu itiraf edebilmek asıl mesele.

İLAN SAYFASINDAKİ KAYIP GÜZEL KIZ!
Dünkü Sabah’ın seri ilan sayfalarının birinde şimdiye kadar görmeye alışık olmadığımız bir ilan vardı.
Zeynep Demiray’ın fotoğrafının üze-rinde "Kızım Ne-rede?” başlığı, altında şu yazı vardı:
“16 yaşında, 1.64 boyunda, kumral, kahverengi gözlü. Kızımızın yerini bilenlerin www.kizimnerede.tv adresine bilgi vermeleri rica olunur.”
Gerçekten kayıp bir kızı bulmak için değil, yakında ATV’de başlayacak başrollerinde Ece Uslu ve Burak Hakkı’nın oynadığı 'Kızım Nerede?' adlı dizinin senaryosu gereği verilmiş bir ilan bu.
Normalde dizilerde kullanılacak bu tür ilanlar, özel baskı yapılan gazetelerde kullanılır, bayide satılan gazetelere basılmaz.
Bu kez böyle bir yönteme başvurduklarına göre, ATV yöneticileri ve dizinin yapım şirketi, insanların böyle bir ilana ne derece ilgi duyacağını test etmek istediler herhalde.

'SANAL DÜNYA'NIN GERÇEKLERİ
“Maktul Facebook’taki hesabında kendini evli olarak göstermiyor, kızlık soyadını kullanıyor ve ilişkiye açık olduğunu not olarak belirtiyor. Bu durum tahrik konusunda nazara alınsın.”
Tırnak içinde yer verdiğim bu sözler kocası tarafından öldürülen bir kadının davasından medyaya yansıyanlar.
Mahkeme, öldürülen kadının Facebook’taki hesabına 'İlişkisi yok' yazmasını 'ağır tahrik konusu' sayar mı, saymaz mı bilemem. Ama görünen o ki, 'sanal dünya' rahatlığıyla sosyal paylaşım sitelerine yazdıklarımız, günün birinde bir şekilde çıkacak karşımıza. Ona göre dikkatli olmakta yarar var.