Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mahsun’la Fadik, ABD’de alışverişe çıktı, anında bilgisi buraya geldi
Hafta sonu Milliyet’in ev sahipliğinde gerçekleşen bir davet nedeniyle Ege’ye açıldık.
Samsun adlı gemimiz Marmara’dan Midilli istikametine doğru yol alırken cep telefonuma bir SMS geldi Amerika’nın Houston kentindeki aile dostumuzdan.
Şöyle yazıyordu gelen mesajda:
“Bu bilgi tam senlik. Houston’daki Galeria’da alışveriş yaparken Mahsun Kırmızıgül’le Fadik Sevin Atasoy’u gördük. Onlar da alışveriş yapıyorlardı.”
Mahsun’un o tarihte Houston’da olması sürpriz değildi.
Çünkü yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı “Beyaz Melek” filmi, Houston Film Festivali’ne davet edilmişti. Kırmızıgül de o filmin yaratıcısı olarak oradaydı.
Ancak Fadik Sevin Atasoy için aynı şey geçerli değildi. Zira Atasoy, babasıyla sahneye koyacakları tiyatro oyunu için New York’a gideceğini açıklamıştı.
Konu hakkında bilgi almak için Kırmızıgül’ün sağ kolu Murat Tokat’ı aradım.
Aldığım bilgiyi aktardım. Önce bir şaşırdı, sonra, “Mahsun, Houston Film Festivali için gitti. Fadik de New York’taymış tiyatroları için. Mahsun, arayıp onu da davet etmiş Houston’a... Çünkü ne de olsa o da filmin oyuncusu” dedi... (Bu arada festivalde iki büyük ödül alan Kırmızıgül’ü kutluyorum.)
Tokat, Amerika’ya geçen pazar giden Mahsun’un bu pazartesi döneceğini söyledi.
Birlikte mi dönecekler diye sorunca da, “Olabilir. Çünkü bildiğim kadarıyla Fadik, bu hafta da Almanya’da bir film festivaline katılacak” diye yanıt verdi.
Murat Tokat’la yaptığım telefon konuşmasının ardından Samsun gemisinde tanışma merasimi başladı.
Törenin sunuculuğu üstlenen arkadaşımız Fatih Türkmenoğlu, adımı anons ettikten sonra yanıma gelip, mikrofonu uzatıp şunu sordu: “Magazin dünyasında yeni bir şey var mı?”
Ben de, biz Midilli’ye doğru yol aldığımız şu saatlerde magazin dünyasının iki yıldızı; Mahsun Kırmızıgül ile Fadik Sevin Atasoy, Houston’daki Galeria’da alışveriş yapıyor dedim, gemide bir kahkaha tufanı koptu.
Çünkü çoğuna söylediğim bu bilgi şaka gibi geldi. Ama şaka falan değildi. Teknoloji sayesinde artık dünya BBG Evi gibi...

Mahsun’la Fadik, ABD’de alışverişe çıktı, anında bilgisi buraya geldi
Cüneyt Özdemir aşkı Nefise Karatay’a yaradı

Konu Amerika’dan açılmışken “Fırsatlar Ülkesi”ne uçan bir başka ünlüden daha bilgi vermek isterim. Mankenlik defterini kapatıp oyunculukta karar kılan Nefise Karatay, kendine belirlediği yeni hedefler için Amerika’ya uçtu.
Karatay’ın Los Angeles’a gitmesinin iki amacı var. Güzel gözlü yıldızın öncelikli hedefi İngilizce’sini ilerletmek.
Karatay’ın ikinci hedefi ise Los Angeles’a, yani sinema dünyasının kalbinin attığı Hollywood’a gitmişken oyunculuk konusunda da kendini geliştirebilmek için workshop’lara katılıp eğitim almak...
Aslında Karatay, iki konuda da eğitim alıp kendini geliştirmek için biraz geç kaldı.
Belki işlerinden fırsat bulamamış, belki de ona bu konuda cesaret veren hayat arkadaşı olmamıştır. Karatay’ın eski aşklarına baktığınızda da zaten onlardan böyle bir şey beklemek hayalcilik...
Karatay, bir süreden beri televizyoncu Cüneyt Özdemir’le beraber.
“Başarılı olmuş her erkeğin arkasında başarılı bir kadın vardır” derler ama bazen tersi de oluyor... Bu olayda olduğu gibi bunu şöyle değerlendirmek de mümkün.
Bazen başarılı bir erkeğin tek başına varlığı bile hayat arkadaşını başarıya ulaştıracak yolu işaret ediyor.
Başarıp başarmamak da o insanın yeteneğine ve azmine kalıyor.

Haberin Devamı

Teşekkürler Hıncal Abi!

Aysun Kayacı hakkındaki “Gaf kraliçesi” başlıklı yazım nedeniyle beni eleştirenler arasına Hıncal Uluç da katıldı.
Uluç’la bu konuda fikir ayrılığına düşmemiz beni hiç şaşırtmadı.
Doğrusunu söylemek gerekirse Uluç’un, “Sen de mi Ali?” başlıklı yazısındaki eleştiriye hiç ama hiç bozulmadım.
Çünkü, benim gibi gülü dikenli sevenlerin, karşı tarafın uzattığı gülü alırken eline diken batmasından şikâyet hakkı yok diye düşünenlerdenim.
Benim birilerini eleştirme hakkım kadar, başkalarının da beni eleştirme hakkı var.
Eleştiriyle hakaret arasındaki çizgi aşılmadığı sürece sorun yok.
O da onun görüşü der, geçerim.
Hıncal Abi’ye, hakkımdaki “Ali Eyüboğlu, yazılarını keyifle okuduğum bir magazin ve TV yazarı” vurgusu ve övgüsü için gerçekten teşekkür ederim.
Hıncal Abi; “Anıtkabir’e gider de Atatürk’ü görürsen orada sen de benden selam söyle olur mu?” diye yazmışsın.
Ankara’ya yolum pek düşmez, o yüzden selamın üstümde yük kalmasın!
Hafta sonu Lezbos (Lezbiyen Adası) yani Midilli’de “Bedri’nin gazozu”ndan bulamayınca birkaç şişe uzo aldım. Uzoyu seversen bir şişe göndereyim, açar Aysun’la içersin!