Reyting yoksa, reklam da yok demektir. Otomobilin ne kadar güzel olursa olsun, deposunda yakıt olmadan gider mi? ‘Çakıl Taşları’nı izleyenlerin sayısı diziyi yaşatmaya yetmedi! ‘Deli Saraylı’ dizisinin akıbeti de baştan belliydi
ali.eyuboglu@milliyet.com.tr’ye her gün yüzlerce e-posta geliyor. Eskiden e-postaların çoğunu reklam amacıyla gönderilenler oluşturuyordu. Son günlerde ezici bir çoğunlukla dizi fanatikleri önde.
“Artık 90 dakikalık dizi istemiyoruz” diye e-posta gönderenleri, FOX’un bitirdiği ‘Çakıl Taşları’nın hayranları takip ediyor.
İki grubu, onlara göre sayıları az da olsa ‘Deli Saraylı’ mağdurları izliyor. Dizilerin 90 dakika olmasına karşı başlatılan kampanya henüz bir netice elde etmiş değil.
Bu e-posta grubuna, “90 dakikalık dizi istemiyoruz da, peki ne istiyoruz?” diyerek sorgulama yapanların da eklenmesi bu eylemden de bir sonuç çıkmayacağının habercisi. Gerçi eylemi başlatanlar, önümüzdeki ay ‘Sonbahar’ dizisinin setinde yaşamını kaybedenlerin ölüm yıl dönümlerinde mezarı başında yapacakları anmayla çemberi daha da genişletmeye kararlı, ama süreçten hiç de ümitli değilim.
‘Çakıl Taşları’ hayranlarının severek izledikleri dizilerinin bitmesine duydukları tepkiyi anlıyorum.
Ancak dizi tutkunlarının sadece köşe yazarlarına e-posta gönderip, onların yazmasıyla oluşacak kamuoyunun o dizinin ekrana dönmesini sağlayacak yeterli bir girişim olduğu kanaatinde değilim.
Sonuçta ticari bir iş bu.
Reyting yoksa, reklam da yok demektir. Otomobilin ne kadar güzel olursa olsun, deposunda yakıt olmadan gider mi?
‘Çakıl Taşları’nı izleyenlerin sayısı da o diziyi yaşatmaya yetmedi demek ki! FOX’un yöneticileri deli mi ki, reyting alan ve reklam getiren bir diziyi bitirsin.
‘Deli Saraylı’ dizisinin akıbeti de baştan belliydi. Dönem komedisi riskli bir işti. Süreç Film ve Show TV, bile bile bu riske girdi.
Seyirci onlar kadar ‘Deli Saraylı’yı benimsemedi. Kanalın, anons ettiği tarihte diziyi ekrana getirmemesi elbette ki eleştirilmeli.
Demek ki onlar da, “Zararın neresinden dönersek kardır” deyip, bu yola başvurdu. ‘Deli Saraylı’nın yerine, daha fazla reyting alacaklarına inandıkları bir başka yapımı ekrana getirdi. Show TV’nin yaptığından anlaşılan o ki, ‘Deli Saraylı’ için de ‘yolun sonu’ göründü. Bunca yıllık tecrübeme dayanarak şunu iddia edebilirim ki, bu reytingle ‘Deli Saraylı’nın ilk 13 bölümü tamamlaması zor. 10’uncu bölümde ‘final’ yapıp, bitirirler onu.
EN SON KOCALAR DUYAR!
Eşler arasındaki ihaneti ilk kim fark eder? Erkek mi, kadın mı?
“Kadınlar ihaneti hemen anlar, en son kocalar duyar” diyenlerdenim. Bunun sebebini daha önce de yazdım, ama yine kısaca anlatayım. Bir insan, erkek arkadaşının eşini bir başka erkekle ‘çok samimi’ gördüğü zaman bunu gidip de o erkeğe söyleyemez. Çünkü olayın bir anda ‘namus meselesi’ne dönüşmesinden çekinir.
Ancak bir erkeğin kaçamağını, eşine anlatmanın aynı riski yoktur. Mehmet Ali Erbil, düne kadar eski eşine toz kondurmuyordu.
Eski eşinin Önder Fırat’la çekilen fotoğraflarını, “Önder aile dostumuz, Tuğba öyle bir şerefsizlik yapmaz” diyerek yorumluyordu.
Ne zaman ki Tuğba Coşkun’la Önder Fırat’ın ‘Küba hatırası’ ortaya çıktı, Erbil’in de görüşü değişti. Mehmet Ali Erbil’le Tuğba Coşkun evliyken Londra’da çekilen Önder Fırat’lı fotoğrafın, “Men dakka dukka” anlamına geldiğini o günlerde yazdığım için tekrarlamama gerek yok.
“Ben aldatırım, ama eşim aldatamaz” diye düşünen Erbil’in jetonu yeni düştü demek ki!
ŞENOL GÜNEŞ’İN İŞİ GERÇEKTEN ZOR
Kurban bayramında Trabzon’daydım. Dört gün kaldığım Trabzon’da şunu gözlemledim.
Şehir, bu yıl her şeyiyle lig şampiyonluğuna hazır.
Trabzonspor’a dair piyasaya çıkan her şeyin satıldığı TS Club’larda iğne atsan yere düşmeyecek gibiydi. TS Club’ları hiç bu kadar kalabalık görmemiştim.
Şehir şampiyonluğa hazır, ama görünen o ki Trabzonspor değil.
Pazar günü Avni Aker’de oynanan Eskişehirspor maçı da bunun tipik göstergesi.
Trabzonspor’un teknik patronu Şenol Güneş de bu gerçeği açık yüreklilikle dile getirdi.
“Şampiyonluğa hazır değiliz” diyen Güneş haklı.
Trabzonspor’un Engin Baytar gibi kabına zarar veren keskin sirkelerle şampiyon olması mümkün değil.
Futbolla biraz ilgilenen herkes şunu çok iyi biliyor ki, Engin Baytar ile Burak Yılmaz’ın milli olmasının tek sebebi Şenol Güneş’tir.
Burak Yılmaz ile Engin Baytar, futbolun kayan yıldızları gibiydi.
Şenol Güneş, onlardaki futbol yeteneğine inandı, kariyerini riske atma pahasına onlara şans verdi.
İki futbolcu, Şenol Güneş sayesinde Türk Milli Takımı’nın kadrosuna girdi.
Şenol Güneş, Eskişehir maçında bekleneni veremeyen Engin Baytar’ı çıkarıp, yerine Barış’ı aldı.
Bu değişikliğe kızan Engin Baytar, söylene söylene sahayı terk etti, pet şişeyi tekmeledi.
Engin Baytar, yetenekli, ama hırsını da kontrol edemeyen bir futbolcu.
Milli oldu, ama hâlâ bu hırçınlığı yüzünden kendine ve takıma zarar verdiğinin farkında değil galiba.
Şimdiye kadar Trabzonspor’da çıkan birçok krizi ustalıkla çözen Şenol Güneş, önce Engin’i bir kenara çekip, Büyük Önder Atatürk’ün, “Ben sporcunun, çevik, zeki ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözünü hatırlatmalı.
Görünen o ki Trabzonspor’un yıllar sonra yeniden şampiyonluk kupasını kaldırabilmesi için Güneş’in futbolcularını teknik ve taktik olarak hazırlaması yeterli değil. Güneş, yarından tezi yok, futbolcularını psikilojik olarak da şampiyonluğa hazırlamalı.