Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Michael Jackson filminin anlattıkları

Michael Jackson hakkında yazılmış iki kitap okuduğum için Digitürk’te Michael Jackson’un hayat hikâyesini anlatan filmi görünce izlemeden edemedim.
2004 yapımı “Man In The Mirror: The Michael Jackson Story” filmini iyi ki izledim. Zira bu sayede Michael Jackson hakkındaki iki kitapta da olmayan birçok şeyi öğrendim.
Michael Jackson’un hikayesini aslında Türkiye’de şov dünyasından para kazanan herkes izlemeli...
Çünkü Michael Jackson’un hayatını anlatan filmden alınacak o kadar çok ders var ki!
Film, starların, etraflarındaki onca insana rağmen nasıl da yalnız insanlar olduğunu gözler önüne seriyor...
Aslında ekibinde gerçekleri söyleyenleri, “Hayalime inanmıyor” diye kovan Jackson, aslında bir anlamda bilerek ve isteyerek yalnızlaşıyor.
Ortak akılla hareket etmek yerine tek başına aldığı kararlar ona hata üstüne hata yaptırıyor.
Film, Michael Jackson’un kriz yönetiminde ne denli başarısız olduğunu da çok iyi anlatıyor.
Çocuk tacizi suçlamasıyla karşı karşıya olduğu dönemde, bu suçlamalardan kurtulmak için anlaştığı belgeselcinin ihanetine uğrayan Jackson’un, “Yanlış bizde... Şimdiye kadar hep medya bizi kullandı, bundan sonra da bizim medyayı kullanmamız lazım” demesi de onun medya ile de iyi ilişki kuramadığının göstergesi.
Michael Jackson’un hikâyesi, aslında şöhret ve paranın insanları nasıl da değiştirdiğinin belgeseli gibi...

Haberin Devamı

Michael Jackson filminin anlattıkları

Ana Haber’de magazin olur mu?

Michael Jackson filminin anlattıkları

”Magazinin ana haber bülteninde ne işi var?”
Bu sözü şimdiye kadar çok duydum medya ulemalarından...
Gerçi bu görüşte olanların bir kısmı sonunda magazine sarıldı, ama neyse...
Konumuz onların yaman çelişkisi değil...
Star TV’nin ana haber bültenindeki Hadise magazini...
Star TV, bu yılki Eurovision Şarkı Yarışması’nda ülkemizi temsil edecek Hadise’nin memleketine bir ekip gönderdi.
Star TV ekibi, Hadise’nin Sivas’taki hem baba evini, hem de annesinin köyünü ziyaret edip, yakınlarıyla konuştu.
Ortaya insanın keyifle izleyebileceği bir magazin haberi çıktı...
Dayısının, Hadise’yi yılbaşı gecesi TRT 1’de izledikten sonra annesini arayıp, kız kardeşine, “Bu kıza pantolon alacak paranız yok mu? Televizyona niye yırtık kot pantolonla çıktı” diye sitem ettiğini anlatması da habere ayrı bir renk kattı.

Haberin Devamı

Erçetin, Hadise’nin şarkısını duymamış
Beyaz, “Beyaz Show”a konuk ettiği Mazhar Alanson ve Candan Erçetin’le Eurovision’u konuşacak...
Çünkü iki şarkıcı da Eurovision macerası olan yıldızlar...
Mazhar Alanson, MFÖ ile iki kez, Candan Erçetin de 1986 yılında “Klips ve Onlar” grubunun bir üyesi olarak katılmıştı Eurovision’a...
Beyaz, konuklarına Hadise’nin Eurovision parçasını nasıl bulduklarını sordu.
Mazhar Alanson görüşünü açıkladı, sıra Candan Erçetin’e geldi...
Erçetin, Hadise’nin Eurovision şarkısını hiç dinlemediğini söylemesin mi?
“Sağır Sultan”ın bile duyduğu bir şarkıyı Candan Erçetin’in hiç duymamış, dinlememiş olması bana ilginç geldi.
Aynı programda Beyaz, Candan Erçetin’le birlikte oynadıkları müzikalin adını hatırlayamadı. Bunun üzerine Erçetin, “Yıldızların Altında”yı unutan Beyaz’la bir güzel dalga geçti.
Aslında o gece Beyaz’ın Erçetin’e, “Hadise’nin Eurovision şarkısını gerçekten mi hiç duymadın, yoksa konu üzerinde konuşmamak için mi böyle dedin” diye sorması gerekirdi ama sormadı.

Haberin Devamı


Michael Jackson filminin anlattıkları

Canlı yayın hovardalığı
Son zamanlarda televizyon kanallarında şöyle bir moda ya da akım başladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya’da zirve mi yaptı?
Çankaya Köşkü’nün önü birden açık hava stüdyosuna dönüşüyor.
Muhabirler, kameramanlar, canlı yayını yapacak teknik ekip kar - kış, soğuk yağmur demeden Çankaya Köşkü’nün önünde saatlerce bekletiliyor.
Çankaya Köşkü’nün önünden naklen yayın yapan kanallar ve muhabirleri farklı da olsa yaptıkları haber neredeyse satırı satırına aynı...
Çünkü onca kurt habercinin mesai yaptığı rutin bir işten özel haber çıkarmak kolay bir şey olmasa gerek...
Ana haber bültenleri başladığında hava çoktan kararmış olduğundan oradan ekranlara naklen yansıyan görüntülerin estetik bir yanı da yok...
O nedenle o haberi “olay yeri”ndeki muhabirin nakletmesi ile o kanalın ana haber bültenini sunanın anlatması arasında hiçbir fark yok.
Çankaya Köşkü’ndeki zirve olup bittikten saatler sonra orada canlı yayın ekibi tutup, ana habere bağlantı yapmak bana göre hovardalık.
Çankaya Köşkü’ndeki zirve bittikten sonra o ekibin orada işi bitmiş demektir.
O ekibi ana haber bültenine canlı bağlantı yapmak için saatlerce orada bekletmek yerine, başka bir özel haber peşinde koşturmaları daha akılcı ve karlı değil mi?


Reklamların yeni yıldızları
Çoğu televizyon izleyicisi gibi ben de sıra reklamlara gelince uzaktan kumandayı eline alıp kanallar arasında tura çıkanlardanım.
Merakla izlediğim bir program reklama girince, devamını kaçırmayayım diye kanal değiştirmedim.
Önce Berrak Tüzünataç’ın oynadığı reklamı izledim.
Onun ardından Ceyda Düvenci’nin oynadığı reklam yayına girdi.
O reklam bitti bu kez Sinem Kobal’la annesinin oynadığı deterjan reklamı...
O bitti, bu kez sıra Çetin Tekindor’un oynadığı reklama geldi.
Dizi yıldızlarını kampanya yüzü olarak kullanan dört markanın reklamının peş peşe yayınlanması bana ilginç geldi.