Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Olay TV’de Selda Hasret’in hazırlayıp sunduğu “Yüz Yüze”de izledim televizyon dünyasının usta yönetmeni Musa Çözen’i...
Hasret, sohbet sırasında konuyu kadın programlarının yönetmenliğine getirdi ve şöyle bir cümle kurdu:
“Kadın programı yönetseniz ya da yönetmek zorunda kalsanız...”
Selda Hasret’in daha sözü bitmeden Musa Çözen, aldı sazı eline ve başladı döktürmeye:

MUSA ÇÖZEN çok ağır konuştu

“Aman aman asla... Acımdan ölsem kadın programı yönetmem... Oradakiler yönetmen mi yahu? ‘Onu öyle yapma, bunu böyle yapma. Beni buradan çek.’ Oynuyorlar yönetmenle... O zaman benim ne farkım kalıyor ondan... Sunucu bana karışamaz, ben rejiye girdiğim an biter. Programı sunucu yönetiyor. ‘Bel plan ver’, ‘Seyirciye dön.’ Olur mu öyle şey? Ben öyle bir program yönetmem, işim olmaz. O çocuklar (yönetmenleri kastediyor) alınmasınlar ama yönetmenlik yapmıyorlar. Kaç defa İbrahim Tatlıses’ten gördüm. ‘Reji böyle yap’ diye bağırıyor. O çocuklar o masaya oturmasınlar. Uzaktan kumandalı kameralar var yönetsin sunucu, yönetmene ne gerek var o zaman? Mesela ben Reha Muhtar’la ‘Ateş Hattı’nda çalıştım, Reha, top gibi oynuyormuş yönetmenle, ben geldim karıştırtmadım hiçbir şeye... Reha Muhtar, ‘Yönetmen buymuş’ dedi. Seçim gecesini çektim ellerini kaldırdı, ‘Bravo’ diye.”
Yönetmenliğini Erdoğan Alkış’ın yaptığı Olay TV’nin “Yüz Yüze” programında Musa Çözen’in söyledikleri, bazı sunucular ve onların programlarında yönetmen koltuğuna oturanları sarsacak türden.
Çünkü Musa Çözen’in Selda Hasret’e söyledikleri, çok ağır sözler...
Hani, “Kavgada bile söylenmez” denir ya, o türden...

Canlı yayında patron kimdir?
Türkiye’de futbol maçlarının naklen yayını denince herkesin ismini tek geçtiği Musa Çözen gibi bir usta yönetmenin, bu saatten sonra birileriyle polemiğe girmeye ihtiyacı var mı?
Sanmıyorum.
Musa Çözen’in bu patlamasını, yıllar içinde görüp de içine sindiremediği şeylerin patlaması olarak değerlendiriyor ve önemsiyorum.
Çözen’in, bu çıkışı mesleğine sahip çıkma adına yaptığına inanıyorum.
O nedenle de konuyla ilgili herkesin bu sözlerden bir ders alması gerektiğini düşünüyorum.
Çözen’in söylediği şey çok açık ve net: Sunucu, sunuculuğunu bilmeli, yönetmen de yönetmenliğin hakkını vermeli.
Televizyon kanallarını yönetenler de, şu konuya açıklık getirmeli:
Bir canlı yayının ya da programın patronu, sunucusu mudur, yoksa yönetmeni mi?
Şayet programın patronu sunucuysa Musa Çözen boş konuşuyor.
Eğer patron yönetmense o zaman Musa Çözen’in söylediklerine kulak vermeli...
Yoksa yanılıyor muyum?

Haberin Devamı

Halit Refiğ’e ayıp ettiler

MUSA ÇÖZEN çok ağır konuştu

atv, Nebil Özgentürk’ün ilginç projelerinden biri olan “Türkiye’nin Hatıra Defteri”ni alıp yayınlamaya başladı.
Türk Sineması’nın 14 usta yönetmeninin çektiği kısa ama önemli dönem filmlerine, “atv’den izleyicilerine Cumhuriyet’in 85. Yılında bir hediye” diye de güzel bir slogan buldular.
Bunlar hoş şeyler.
“Peki, hoş olmayan ne?” derseniz, açıklayayım.
atv, “Türkiye’nin Hatıra Defteri”ni izleyicilere tanıtabilmek için projenin sahibi Nebil Özgentürk’le birlikte 14 yönetmenden biri olan Halit Refiğ’i de ana haber bülteninin canlı yayınına konuk etti.
Hafta sonları atv Ana Haberi sunan Şebnem Sunar, soluna Nebil Özgentürk’ü, sağına da Halit Refiğ’i aldı.
VTR’lerle proje tanıtıldıktan sonra sıra Halit Refiğ’in “Zoraki Diplomat”ı niye seçip, çektiğini anlatmasına geldi ama her zamanki gibi süre bitti!
Şebnem Sunar, yapılan uyarıya uyup Refiğ’in sözünü kesti ve “Türkiye’nin Hatıra Defteri” faslını kapattı.
Halit Refiğ gibi bir ustaya saygısızlık değil mi bu?
Madem ona ayıracak daha fazla vaktiniz yok, o zaman davet etmeyin onu canlı yayına.
Öyle bir ustayı konuk ettiniz, o zaman bırakın da iki laf etsin.
atv Haber Merkezi’ni yönetenler, “Türkiye’nin Hatıra Defteri’ne 9 dakika gibi uzun bir zaman ayırdık Ana Haber Bülteni’nde” diyebilir.
Ama sorun ayrılan sürede değil ki... Sorun, o sürenin kullanış biçiminde ve o yüzden ortaya çıkan görüntüde.

Haberin Devamı

‘Çırak’, yazdığı anılarına TÜYAP’ta imza atacak!

MUSA ÇÖZEN çok ağır konuştu

Fakir bir ailenin çocuğuydu. Ataköy’de bakkal çıraklığı yapıyordu. Amerikalı basketbolcu Chris Corchiani ile tanışınca hayatı değişti.
ABD’li basketçinin o fakir genci evlat edinmesiyle ve Türk Kenan’ı, dünya vatandaşı Kevin Corchiani yapan süreç de başladı.
Kenan, 13 yaşından itibaren Amerikalı ailesiyle birlikte önce Almanya, ardından İspanya ve en son Amerika’da yaşadı...
Zekası, dil ve diğer derslerdeki yeteneği, özellikle spor konusundaki üstün performansı onun Amerika’da önce liseyi ardından üniversiteyi dereceyle bitirmesini sağladı. Başarı sertifikaları, okullar arası hatta eyalet dereceleri aldığı spor başarıları hem Türkiye’deki hem Amerika’daki ailesinin göğsünü kabarttı. Amerika’da üniversiteyi bitirdikten sonra ailesiyle birlikte emlakçılığa başlayan Kevin, yatırımlarını da yine Türkiye’ye yaptı...
“Çırak” onun ülkesinde yaptığı ikinci projesi... İlki, başrolünü Nehir Erdoğan’ın Amerikalı oyuncularla paylaştığı “Broken Angel” isimli sinema filmiydi... Kevin bu filmin, yapım ortaklarından biriydi... 27 yaşındaki genç yetenek, kitabının ardından yapımcılığını üstleneceği, Türk-Amerikan ortak yapımı iki sinema filminin hazırlıkları içinde.
Kevin Cochiani, bakkal çıraklığından Hollywood’da yapımcılığa uzanan yaşamını yazdığı kitabı “Çırak”ı 1 ve 2 Kasım’da TÜYAP’taki Kitap Fuarı’nda imzalayacak.

Haberin Devamı


Selanik’te bir ‘Adanalı’
Ekonomik kriz nedeniyle Sibel Can’la Kenan Işık’ın oynayacağı diziyi, çekimleri başlamadan rafa kaldıran atv, çekimleri başlamış yeni projelerini ise teker teker ekrana getiriyor.
atv’nin yeni dizilerinden “Dantel”in ilk bölümü pazartesi akşamı ekrana geldi.
Çekimleri süren “Adanalı” da, çok yakında atv ekranında olacak.
Oktay Kaynarca, Mehmet Akif Alakurt ve Selin Demiratar’ın başrollerini paylaştığı “Adanalı” dizisinin ilk iki bölümünün çekimlerinin çoğunu İstanbul’da tamamlayan ekip, rotayı Yunanistan’a çevirdi.
Çünkü dizide Oktay Kaynarca’nın canlandırdığı “Organize Suçlar Şubesi Başkomiseri Yavuz”, İpsala Gümrük Kapısı’nda görev yaparken aşk yaşadığı Yunan meslektaşının cenaze töreni sahnesi için Selanik’e gidecek.
“Başkomiser Yavuz”, cenaze için Selanik’e gitmişken Atatürk’ün doğup büyüdüğü evi de ziyaret edecek. Tayfun Güneyer’in yazıp yönettiği dizinin 24 kişiden oluşacak ekibi, çekimleri 2-3 günde tamamlayıp İstanbul’a dönecek.