Yıl 2000: Yunan besteci George Theophanous. ‘Eleos’ adlı bestesini alıp, üzerine izinsiz söz yazıp piyasaya çıkardığı ‘Hatırla Beni’ şarkısı nedeniyle Mustafa Sandal’a tazminat davası açtı.
Yıl 2011: Mustafa Sandal, ‘Şıkır Şıkır’ adlı şarkıda düet yaptıkları Gülben Ergen’i hırsızlıkla suçlayıp, mahkemeye veriyor.
Sebep ne mi?
Gülben Ergen, yaz başında Mustafa Sandal’la ‘Şıkır Şıkır’ bir düet yapmış ve bunu single olarak piyasaya çıkarmıştı.
Ekimde çıkaracağı albüme bu şarkıyı da almayı planlayan Sandal, ‘Şıkır Şıkır’ın remix’ini Gülben Ergen’in albümünde görünce küplere binmiş.
Sandal, “Bana ait bir şey benden habersiz çalındı. Düpedüz hırsızlık bu. Teknik olarak bu konu avukatım tarafından takip edilip, mahkemeye taşınacak” demiş.
Dün; başkasının eserini izinsiz kullandığı için hakkında dava açılan Mustafa Sandal’ın bugün; Gülben Ergen hakkında eserini izinsiz kullandığı için dava açıyor olması ‘Musti’nin Telif Hakları konusunda 11 yılda nereden nereye geldiğinin de röntgeni gibi.
Demek ki neymiş?
Bir eseri sahibinden izinsiz kullanmamak lazımmış.
Demek ki neymiş?
Hırsızlık kötü bir şeymiş.
TARAFTARI TAHRiK ETMEK SUÇ DEĞiL Mi?
‘Şike Yasası’ niye çıktı?
Futboldaki şiddetin önüne geçmek için...
Peki, özünde geniş kitlelerin eğlence aracı olan futbolu, toplumsal bir şiddetin parçası haline getirenler, o şiddetin içindekilerden ibaret midir?
Hayır...
Birileri verdikleri demeçleri, yazdıkları ve yorumlarıyla fanatikleri dolduruyor.
Gaza getirilmeye teşne fanatikler de maç öncesi ya da sonrasında öfkelerini rakip takım taraftarlarından çıkarıyor.
‘Spor hukukçusu’ ve TFF’nin Disiplin Kurulu eski üyesi olduğu söylenen Remzi Kazmaz adlı birini dinledim Karadeniz TV’de, olmaz böyle bir şey.
Güya ‘spor hukukçusu’!
Kazmaz, Çaykur Rizespor’da yöneticilik yapmış, ama çoğu Rizeli gibi belli ki fanatik bir Fenerli.
Yani Trabzonspor’dan günahı kadar hoşlanmayan biri.
Öyle olmasa, “Uşaklar, Şampiyonlar Ligi’ne gidin, takır takır futbolunuzu oynayın, ama sevinmeyin. Bu UEFA, bugün Fener’e yaptığını yarın size de yapar, perişan olursunuz. Fenerbahçe suçlu da Trabzonspor suçsuz mu? Onların da dosyada üç maçları, Başkanlarının yurt dışına çıkış yasağı var” der miydi?
Bırakın ‘spor hukukçusu’nu, tapu kadostro işlerine bakan bir hukukçu bile etmez bu lafları.
Her FB’li gibi Kazmaz’ın da Federasyon’un Fenerbahçe konusunda verdiği kararı eleştirme hakkı var, ancak Sadri Şener’in yurt dışına çıkış yasağı kalkmış olmasına rağmen, eski bilgilerle ahkâm kesip, masumiyet karinesini ihlal edemez.
Taraftarı tahriktir bu!
Ne yani “Şampiyonlar Ligi’ne seni alıyoruz” dediğinde UEFA’ya, “Fener’e yamuk yaptınız, biz de protesto ediyoruz sizi” mi diyecekti?
Hangi takımın var böyle bir hakkı?
Nasıl bir ‘spor hukukçuluğu’dur bu!
‘Şike soruşturması’nı yürüten savcı Mehmet Berk’in yaptığı açıklamalarla taraftarları tahrik eden Kazmaz hakkında da ‘Futbolda Şiddet Yasası’ndan soruşturma açması gerekmez mi?
İşin bir de şu yanı var.
Türkiye’de zaten komşu iller arasında bir çekememezlik, bir rekabet söz konusu.
Karadeniz TV gibi Karadeniz’in bütün illerine aynı mesafede olması gereken bir kanalın Rize’yle Trabzon arasında gerilim yaratacak tahriğe çanak tutmaya hakkı var mı?
Dip not: Ercan Saatçi’nın Hürriyet’teki köşesinde dün, UEFA için kullandığı ‘Utanmaz Edepsiz Futbol Adamları’ açılımını da aynı şekilde yadırgadığımı belirtmeliyim.