Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Radikal Kitap ekinde İlyas Başsoy’un “Reklamcı Nedir?” adlı çalışmasının tanıtım haberini gördüğümde kafamın bir kenarına not etmiştim onu mutlaka almalıyım diye...
“Gurbet Kuşları” dizisinin seti için gittiğim Trilye’den dönüşte bir de baktım ki, “Reklamcı Nedir?” masamın üstünde...
“Havada ararken yerde buldum” derler ya, aynen öyle...
İlyas Başsoy’un “Reklamcı Nedir?” adlı çalışması kayıtlara “kitap” olarak geçse de, tam da yaratıcı bir reklamcıya özgü bir çalışma...
Ederi 9.90 YTL olan çalışma bir karton kutu içinde 5 level ve 5 posterden ibaret...
“Reklamcı Nedir? Nasıl Reklamcı Olunur?”un en ince ayrıntıları ve püf noktaları işte bu beş posterin içinde...
İlyas Başsoy’un 1997’de reklam yazarıyken kaleme alıp 2007’de ajans patronuyken yeniden gözden geçirdiği eser, reklamcılığın çileli yolculuğunu eğlenceli bir şekilde gözler önüne seriyor... Hem de Uykusuz dergisinden Emrah Ablak’ın çizgileri eşliğinde...
Reklam ajanslarını “Yaratıcı ajanslar” ve “dayatıcı ajanslar” olarak ikiye ayıran Başsoy’a göre, reklamcı olmak isteyenlerin yapacağı ilk şey; iyi bir CV yazımı...
“Bir reklamcı adayının yaptığı ilk reklam kendi CV’sidir. Burada hedef kitle gelecekteki patronlardır. Reklamınızı yapın ve gereken dikkati çekin. Unutmayın, ajanslara her gün düzinelerce ‘çok yaratıcı’ saçmalık geliyor. Hedef kitleyi unutarak yazacağınız CV, ajans çöplüğüne atılan ilk ve son işiniz olabilir.”
Yazarın “Level 1”de dikkat çektiği bir diğer konu da reklamcı adayının “altyapısı”yla ilgili. İşte gerekli olan o altyapı:
“Standart bir reklamcı için şu özellikler yeterlidir ki, fazlası her açıdan zararlıdır: Sözlerini İngilizce terimlerle (Puş etmek, intörviyıva girmek, demostre yapmak, bırif vermek gibi 50 kelime level bir için yeterlidir) süsleyebilmek, internetten anlayan ve sokaklardan gelen adam havasına bürünebilmek,

Nasıl reklamcı olunur
politikadan olabildiğince uzak, solcular ve şeriatçılara elbette ve her nedense gıcık olmak, faşizm, adalet, eşitsizlik ve benzeri sözcüklerden vebalıymış gibi kaçıp konuşmasında bu tip sözcükler geçenlere şüpheyle bakmak, bir müzik aletini çalabilmek, üniversite mezunu ve beyaz olmak...”
Bu özelliklere sahip olduğunuz için işe alındığınızda karşılaşacaklarınız ise “Level 2”de yazılı:
“Ekip çalışmasında temel fikir genellikle ekipteki bir kişiden çıkar. Bu kişi ekibin yöneticisi ise fikrin iyi olmama olasılığı yüksektir.
Ekibin yöneticisi olmayan bir kişiden çıkan iyi fikir genellikle yönetici egosunun kurbanı olur veya ‘benim de payım olsun’ düşüncesiyle tahrip edilir.
Ekipteki bir kişinin sürekli iyi fikirler bulması, gelecekte büyük problemler yaratır. Bu kişi haksızlığa uğradığını düşünür ve bir süre sonra açıklamalar yapmak ister. Ekip yöneticisi ise gücünü kullanarak ‘Ne diyor bu çocuk? Ben olmazsam bir hiçti’ gibi laflar eder. Burada haklı olanın değil, güçlü olanın kazandığı bir savaş başlar. Bu savaşlar haksız ve güçlü tarafından kazanıldığı için rövanşa gidebilir. Akıllı bir yaratıcı yönetmen böyle belaları küçükken ezmelidir.”

“Fazla mesai” mi dediniz?
“Reklam ajanslarında işten çıkılan değil, işe gelinen saat önemlidir. Her ajans çalışanların fazla mesai ücretlerini titizlikle not eder. Bu bedel, ajans müşterisinden ekstra çalışma ücreti olarak alınır. Alınan para genellikle fazla mesai yapan ajans çalışanlarına değil, fazla mesai yapan sevgililer, puro satıcıları ve seyahat acentelerine ödenir.”
“Level 3”te ise yazar, reklamcılık yolculuğuna çıkanları bu aşamada bekleyen tehlikelere dikkat çekiyor.
“Level 4”te iyi bir reklamcıyı bekleyen yaşam standardı üzerine ilginç fikirler var.
Yazarın “Grand Prix” olarak adlandırdığı “Level 5”te ise bir reklamcıyı yaş ve iş olarak olgunlaştığı dönemde yaşayacakları yazılı...
“Reklamcı Nedir?” yazarın kapağına, “kesin çalıntı” diye not bile düştüğü ilginç bir çalışma...


Nasıl reklamcı olunur
Şebnem Özinal 4 aylık hamile

Temmuz ayında Bodrum Torba’daki evlerine akşam yemeği için gittiğimizde aslında Şebnem Özinal-Şefik Öztek çifti bir bebek hazırlığı içinde olduklarının sinyalini vermişti.
Şefik Öztek’in sofra hazırlamak isteyen eşine her seferinde, “Sen otur, kalkma, ben hallederim” demesi eşimin dikkatini çekmişti.
Yemek dönüşü eşimin, “Şebnem’e bir sor istersen. Hislerim beni yanıltmaz, Şebnem kesin hamile” demesine rağmen Öztek çiftine o soruyu yöneltmediğim için de yanıtını öğrenememiştim.
Biz İstanbul’a döndükten bir müddet sonra merak ettiğimiz konunun yanıtı geldi Bodrum Torba’dan...
Şebnem Özinal dört ayı geride bıraktı hamilelikte...
Önümüzdeki günlerde bebeğin kız mı, erkek mi olduğu ortaya çıkacak.
Şefik Öztek’in önceki evliliğinden iki oğlu olduğu için beklentisi kız...
Şebnem Özinal ise “Kız ya da erkek fark etmez... Yeter ki sağlıklı bir doğum ve hayırlı bir evlat olsun” diyenlerden.
Hamilelikle birlikte Şebnem Özinal’ın iş planları da değişti.
Yazdan önce tv8’de haftanın beş günü gündüz kuşağında program sunan Özinal’ın gündeminde artık iş değil bebek var.
Özinal, bebeğini dünyaya getirene ve ele avuca gelecek şekilde büyütene kadar kameraların karşısında olmayacak.