Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir filmin adıyla kaderi bu kadar mı örtüşür? Bahçeşehir Üniversitesi Sinema TV Bölümü Öğretim Üyesi Theron Patterson’un senaryosunu yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı filmi ‘Bahtı Kara’nın gişedeki bahtı da adı gibi ‘kara’ oldu.
Reha Özcan, Kamer Çelenk, Yeşim Ceren Bozoğlu, Haktan Pak ve Tolga Sarıtaş’ın başrollerini paylaştığı ‘Bahtı Kara’, 2010’da vizyona giren yerli filmler arasından en az seyirci toplayan olarak tarihe geçti.
‘Bahtı Kara’da başrol oyuncularına Ali Gürkanat, Ali Pınar, Ararat Mor, Esra Kızıldoğan, Evren Duyal, Onur Yar, Selin Türkoğlu, Şevki Özcan, Banu Fotocan, Şerif Erol, Şehsuvar Aktaş ve Yakup Yavru gibi isimler de eşlik etti.

Haberin Devamı
Ödülde bahtı açık, gişede ‘Bahtı Kara’


Kamera önünde 17, kamera arkasında ise 50’den fazla insanın görev yaptığı film, 21 Mayıs’ta altı kopya olarak vizyona girdi.
‘4’üncü Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nde ‘En İyi Film’ ve ‘En İyi Senaryo’ dallarında iki ödül kazanmış ‘Bahtı Kara’yı ilk üç günde sadece 303 kişi izledi. Filmin beş hafta sonundaki toplam seyirci sayısı ise 955.
‘Bahtı Kara’ elde ettiği bu gişeyle 2010’da vizyona giren 37 Türk filmi arasından sonunculuğa yerleşti.

İstanbul’un taşı toprağı artık altından da değerli
Atlas Jet, Voyage Otelleri gibi şirketleri bünyesinde bulunduran ETS Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ersoy, İstanbul için ilginç bir öneri ortaya attı.
Antalya’da iki, Bodrum’da üç oteli olan ETS’nin Başkanı, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bir otel açmak istediklerini, bunun için de ciddi bir bütçe ayırdıklarını, ama yer bulamadıklarından yakınıp şöyle dedi:
“Ancak istediğimiz gibi bir yer bulamıyoruz. Artık ‘İstanbul’un taşı toprağı altın’ deyimi yetersiz kalıyor. İstanbul’un değerini anlatmak için altından daha değerli bir maden bulmak lazım.”
İstanbul’un her yerinin ‘Taşı toprağı altın’ değil, ama bazı semtler var ki, Ersoy’un da dediği gibi, arsa değeri altınla mukayese edilemeyecek ölçüde pahalı.
Esra Erol-Ali Özbir’in Sapanca’daki düğününde Safiye Soyman ve Faik Öztürk’le sohbet ederken, ikiliyi tanıyan bir işadamı da dahil oldu muhabbete.
Söz döndü dolaştı, inşaat konusuna geldi ve işadamı Soyman’a, Zincirlikuyu’da Boğaz manzaralı lüks bir site inşaatına başladıklarını, arzu etmeleri halinde kendilerine bir daire satabileceklerini söyledi.
Faik Öztürk, dairelerin metre kare fiyatının kaç lira olduğunu sorunca işadamı, şu cevabı verdi:
“10 bin euro...”
Ersoy haklı, İstanbul’un bazı yerlerinin taşı, toprağı altından da değerli.
Artık bu mega kentin taşını, toprağını mukayese etmek için gerçekten de yeni bir maden bulunup, onunla özdeşleştirilmeli.
Kaynak suları damacana ve pet şişelerde satılmaya başlamadan önce, bir malın fiyatının uygunluğunu anlatmak için kullandığımız “Sudan ucuz” sözü nasıl çoktan tarih olmuşsa, “İstanbul’un taşı toprağı altın” deyimi de sizlere ömür.

Haberin Devamı

Ödülde bahtı açık, gişede ‘Bahtı Kara’
Ayşe’nin uygulamalı gazetecilik dersi!
Bir kızın, bir erkeği yanaklarından öpmesi, aralarında bir aşk başladığının işaret fişeği olabilir mi?
‘Üçüncü şahıs’lar olarak bu konuda isabetli tahminde bulunmamız mümkün mü?
‘Öpen’ ve ‘Öpülen’e sorulmadıkça bu konudaki gerçeğin ortaya çıkması olanaksız.
Bu konuya girmemin sebebi Ayşe Özyılmazel’in, Şahan Gökbakar’ı öperken çekilen fotoğrafların ardından çıkan haberler.
Ayşe Özyılmazel, “Şahan bana teknesiyle gazete getirdi, onun için öptüm onu”, Şahan Gökbakar ise “Valla aramızda aşk yok” dedi, ama olay burada bitmedi.
Dünkü gazetelerde okumuşsunuzdur, Bodrum’dan İstanbul’a dönen Ayşe Özyılmazel, bir öpücükle sevgili olunmayacağını uygulamalı bir dersle gösterdi!
Bebek’te karşılaştığı muhabirleri tek tek öpen Özyılmazel, “Şimdi sizi öptüm diye sevgili mi oluyoruz? Üstelik gencim, güzelim, bekarım kime ne?” dedi.
Özyılmazel bu konuda haklı.
Ancak Özyılmazel, çuvaldızı magazincilere batırırken, küçük bir iğneyi de kendine saklamalı. Özyılmazel, kendisinden başka ‘genç’, ‘güzel’ ve ‘bekar’ ünlüler, istediklerini öptüklerinde köşesinde onları eleştirirken o iğneyi hatırlamalı.
Hem şarkıcı, hem köşe yazarı şapkası olan Özyılmazel ayrıca, beş ay önce “Gerçek Recep İvedik” diye yazdığı Şahan Gökbakar’a bugün, “Bana gazete alır mısın?” diye ricada bulunuyorsa, 180 derecelik bu dönüşün sebebini de yazmalı.