AK Partililer, ne diye hitap ediyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a?
Artık “Usta” diyorlar ona...
Neden?
Çünkü Erdoğan için siyasette “çıraklık” ve “kalfalık” dönemleri çoktan bitti!
Okan Bayülgen de tıpkı Erdoğan gibi...
Bayülgen “çıraklık” dönemini atv’de geçirdi, Kanal D’deki serüveni ise “kalfalık” dönemiydi.
Bayülgen için tv8, “usta”lık dönemi olmalı...
Haftanın beş günü ekranda.
Artık reyting kaygısı da yok, o yüzden çok rahat...
Kafasına göre takılıyor...
Paşagönül kriterleri
Konuları ve konukları reyting kaygısıyla belirlemiyor.
“Bu program benim değil mi? İstediğimi yaparım o zaman” diyor ve paşa gönlü ne istiyorsa, onu yapıyor...
Okan Bayülgen’in, “paşa gönlü”, “gönlünün kahyası” ve yapımcısı Reyhan Tüysüz karar veriyor artık hangi programda ne yapacaklarına...
Bazı programlarda konuk ettiklerinin tümünden daha çok konuşuyor, ama olsun.
Ne de olsa o artık bir “usta”...
Bayülgen, “Muhallebi Kralı”nda bu hafta “saç” konusunu işledi.
Kanal D’de olsa bu böylesine “kıl, tüy” gibi hafif konularla bir program yapabilir miydi?
Sanmıyorum...
tv8’de yaptı.
Üstelik bu son zamanlarda yaptığı en gergin programlardan biriydi.
Saç baş yoldurdular ama...
Eminim birçok insan “kıl, tüy ve saç” konusunun tartışıldığı programı saç - baş yolarak izledi.
“Sabreden derviş, muradına erermiş” misali, sabredip “Muhallebi Kralı”nı sonuna kadar izleyebilenler en azından saç konusunda birçok şey öğrendi.
Neler mi?
İşte benim öğrendiklerim:
Kırmızı et yemeyen, zırt pırt diyete girip çıkanları, çok sık çay içenleri bekleyen tehlike: Saç dökülmesi.
İnsan yaşlandıkça sadece saçları değil, teni, cildi de beyazlaşır, ama nedense sadece saçtaki beyazlar göze batar.
Kemoterapide saçı dökülenlerin saç ektirmesine gerek yok. Çünkü kemoterapi sırasında dökülen saçlar, tedaviden sonra yeniden çıkıyor.
Zararsız saç boyası diye bir şey yok. Her boyada az ya da çok amonyak var.
Kellerin cinsel performans yüksekliği tam bir şehir efsanesi çıktı. Bir gecede saçların bembeyaz olması da öyle... Tıbben olası değil bu!
‘Muhteşem’e Azeri yorumu!
Bu e-posta Azerbaycan’dan... Günay Mamedova’nın şikayeti “Muhteşem Yüzyıl”dan:
“Azerbaycan’da yaşıyorum ve burada ‘Muhteşem Yüzyıl’a bakıyorum. Bu diziye ilgim Osmanlı tarihi üzerine olduğu için, ama hayal kırıklıkları yaşadım. Dizide ‘kurgu’ diye bütün tarihte iyi geçen insanları karalamışlar.
Mahidevran ve Ayşe Hafsa Sultan’ı, cinayet işleyen, başka insanların canlarına kıyan insanlar yapmışlar.
Halbuki tarih kitapları, Mahidevran Sultan’ın hep, harem kızlarından en sevileni olduğunu yazar.
Bir Azeri olarak bu kişilere yapılan haksızlıklara göz yumamıyorum. Anlamıyorum neden Türkler böyle bir dizi çekiyor, neden tarihteki iyi insanları bir diziye kurban edip, adlarını batırır? Niçin Türk halkı bunu kabul eder?
Bu dizide tarihteki iyi insanlara büyük bir tokat atılıyor, o kişilerin kemikleri sızlıyor.
Benim tarihim olmadığı halde tahammül edemiyorum buna.
Muhteşem Yüzyıl’ı yapanlar bu yalanlara, iftiralara bir son versin artık. Madem tarihe uygun film çekemiyorlar, bıraksınlar o zaman yapmayı. Hiç yoktan masum insanların kemiklerini sızlatmayı.”
Can Bonomo’nun şarkısı güzel ama...
Can Bonomo, Eurovision şarkısıyla Türkiye’de “müzik otoriteleri”nin gönlünü fethetti.
Bu satırların yazıldığı ana kadar yorum yapanların hepsi Bonomo’nun şarkısını beğendiklerini dile getirdi.
Can Bonomo gibi yolun başındaki müzisyen için büyük bir kredi bu...
Ama bu, rehavete sürüklememeli onu...
TRT’nin Tepebaşı’ndaki Stüdyoları’ndaki tanıtımda ilk kez dinlediğimde beğendim şarkıyı...
Bir kere girişi süper...
Sanırsın Goran Bregoviç konseri başladı...
İntrosu o denli Balkan havası...
Sonra biraz düşüyor gibi o tempo...
Finali de güzel şarkının, ama sanki o bölümü biraz canlandıracak bir atraksiyon istiyor gibi... 43 ülkenin yarışacağı Bakü’deki Eurovision’da görev yapacak Azeri sunucu Husniye Maharramova, şarkının tanıtım gecesinde, “Geçen sene biz birinci olmuştuk, sıra şimdi Türkiye’de” dedi. Türkiye, Sertab Erener’den sonra bir kez daha başarabilir mi bunu?
Konjonktür o kadar değişti ki, artık çok zor Türkiye’nin birinciliği...
Azerbaycan’ın yarışa katılmasıyla Türkiye’ye gelecek puanların bir kısmının da “kardeş ülke”ye kayması da işin bir başka yanı...
Planet’ten şikayet
mehmetcan095 şöyle bir Tweet atmış:
“Planet Türk, Planet Sinema ve diğer Planetler sürekli aynı dizi ve filmleri ekranlara getiriyor. Hem de bir buçuk senedir.”
Tweet okurdan, ilgililere iletmesi bizden...
Ataktaki iki haber kanalı
“Binanın girişini görüyor musun? İşte o girişteki o döner kapı gider, ama ben kalırım. Herkes bilsin bunu.”
Rivayet o ki, bir haber kanalının genel yayın yönetmeni, fırça atmak için karşısına aldığı “fıstık gibi spiker”e böyle dedi...
O spiker, bu uyarıya rağmen kendine çekidüzen vermeyince, o müdür tarafından bir daha geri gelmemek kaydıyla o döner kapıdan yolcu edildi.
Sıkı durum şimdi...
O döner kapı yerinde, ama söz konusu Genel Yayın Yönetmeni’nin koltuğu boş...
Çünkü günün birinde o da gönderildi...
Bunu niye mi anlattım?
Hiç...
Sky Türk 360 ile Habertürk TV’deki olumlu gelişmeleri yazmak isterken nedense birden aklıma geldi... Hafta sonu eğlencesi niyetine yazdım gitti...
Sky Türk, yıllardır üzerine ölü toprağı atılmış bir kanal gibiydi.
Spiker Tuba Atav’la birlikte ismi Sky Türk 360 olan haber kanalı, üstündeki ölü toprağından kurtuldu ve atağa kalktı.
Bu ay başında Habertürk TV’de “Haber”in başına deneyimli gazeteci Abdullah Kılıç geldi.
Kılıç’la birlikte Habertürk’te de canlanma başladı.
Habertürk, ekrana getirdiği “son dakika” haberleriyle rakiplerine fark atmaya ve reytingini artırmaya başladı.