Geride bıraktığımız haziran ayında Kanal D’nin “yaz tatili”ne çıkardığı programlardan biri olan “Dobra Dobra”yı yeni yayın döneminde sunacak ikili belli oldu. “Dobra Dobra”nın Şenay Düdek ve Müge Anlı ile başlayan ekran serüveninde, 2007 yaş başında Şenay Düdek’in FOX’a transfer olmasıyla yeni bir sayfa açılmıştı. Eylül 2007’de başlayan yeni
yayın döneminde “Dobra Dobra”da Müge Anlı’nın yeni partneri Pakize Suda olmuştu.
2008’in haziran ayında “sezon finali” yapan “Dobra Dobra”dan bu kez gidense Müge Anlı’ydı... Anlı, önümüzdeki eylül ayından itibaren benzer bir programı yapmak için atv ile anlaşınca Kanal D bu kez Pakize Suda’ya partner arayışına girdi.
Kanal D, yaz başına kadar Show TV’de sabah haberlerini sunan Burçin Şimşek’le anlaştı. Bakalım Suda ile Şimşek nasıl bir ikili olacak?
Bu arada 25 Ağustos’ta sezona merhaba diyecek “Dobra Dobra”nın adı “Konuşa Konuşa” oldu.
“Dobra Dobra”da şayet gelenek bozulmazsa 2009 yaz başına kadar bu ikili görev yapar, seneye bu vakitler Kanal D yönetimi bu kez Pakize Suda’nın yerine Burçin Şimşek’e yeni bir ortak arar. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler...
İzmir’in fuar gazinoları nostaljisi ve gerçekler1980’li yıllarda her ağustos geldiğinde magazin gazetecileri Fuar Gazinoları için İzmir’in yolunu tutardı.
Gazinoların sezona “merhaba” dediği günden kapanış yaptıkları güne kadar orada görev yaparlardı.
Her yaz orada müthiş bir güç gösterisi yaşanırdı... Kimin gerçek, kimin “çakma star” olduğu orada ortaya çıkardı.
Daha fuar başlamadan fuarda sahneye çıkacak şarkıcılar arasında savaş başlardı.
Her gazino patronunun en iddialı kadroyu oluşturmak için kendine özgü yöntemleri vardı. Gazinocular arasındaki o müthiş rekabet oralarda sahneye çıkan şarkıcılara da yansırdı.
İzmir Enternasyonal Fuarı hâlâ sürüyor ama gazinolar çoktan sizlere ömür.
İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Fuar Gazinoları’nı sembolik de olsa yaşatmak için “Fuar Gazinoları Nostaljisi” işine girdi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bu nedenle de bu yıl Neşe Karaböcek, Mustafa Keser, Ümit Besen, Seyyal Taner, Nurhan Damcıoğlu ve Fatih Mühürdar’lı bir kadro oluşturdu.
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’de Fuar Gazinosu nostaljisini yaşatmak istediklerine gönderdiği davet mektubunu Lütfü Dağtaş’ın “İzmir Gazinoları” kitabıyla yolladı.
Kitapta bir dizi ilginç ayrıntı var şov dünyasının arka yüzüne dair... İkisini sizlerle paylaşmak istedim.
Neden mi?
“Eskiden sanatçılar böyle miydi? Karşılıklı bir saygı, sevgi vardı” diyerek eski yıldızları top yekün “cici”, günümüzün yıldızlarının tümünü “tu kaka” yapanlara belki ışık tutar diye...
Kocasının kafasına kültablası, Sayın’a yüklü gazino parasıİzmir Fuarı’nın ünlü gazinocularından “Bornovalı Nuri” olarak tanınan Nuri Yalçuk anlatıyor:
“Fahrettin Aslan’dan aldığım gazinoya Zeki Müren’i çıkarmak istedim. Zeki Müren’le konuşmaya gittim, yanımda da Şakir Öner Günhan vardı. Zeki Müren, ‘Benimle başlama, git Emel Sayın’ı al’ dedi. Gittik Emel Sayın’a. O sıralar Lunapark’ta çalışıyordu İstanbul’da. İşleri de çok güzeldi. Allah rahmet eylesin, Osman Kavran bırakmak istemedi Emel Sayın’ı. İsmet Kasapoğlu vardı, Emel’in kocası. Dedi ki, ‘Bırakıyoruz’. İsmet’in kafasına bir tabla vurdu, sigara tablası. Neyse 10 bin lira yevmiye ile Emel Sayın’la anlaştık. 32 gün çalıştık, her gün ful çaktık.”
İzzet Günay’dan alınacak dersler2000’li yılların Türkiye’sinde “Mankenden şarkıcı mı olur?” ya da “Mankenden, şarkıcıdan oyuncu mu olur?” tartışılıyor.
Oysa aynı Türkiye şöyle bir evreden geçti.
Türk Sineması’nın birkaç starı hariç tüm starları 70’li yıllarda sinemadan gelen şöhretin kaymağını sahnelerde yedi. İzzet Günay’ın kitapta yer alan şu sözleri birkaç açıdan önemli:
“Şarkıcılığa ilk geçiş yapan arkadaşımız Göksel Arsoy, ardından da Efgan Efekan’dır. Bana da 1968’den itibaren teklif geliyordu ama sinemadaki kimliğimin ardına sığınmayı, o bağlamda sahneye çıkmayı hiç düşünmüyordum, ama sonra çıktım. Yedi yıl şarkı söyledim. Bu işi yapmayan salt Türkan Şoray, Ediz Hun ve avans aldığı halde Kartal Tibet’tir. Belgin Doruk da avans aldı ama sağlık sorunları vardı. Fuara geldi, aldığı avansı ödemek için birkaç gece çıktı, hepsi o. Onun dışında Ekrem Bora’dan Murat Soydan’a, Ayhan Işık’a hepimiz gazino sahnelerinde şarkı söylerdik. Sahnede az kalıyorduk. Halkın sinemadan tanıdığı sanatçıları yakından görmesi ve özlem gidermesiydi bu. Ellerini değdiriyorlardı efsanelere... Bu bakımdan kötü yaptığımızı zannetmiyorum. Halk bizi çok sevdi. 1980’lerde gazinoların bitişi öncesi bir süre Yeşilçam’daki dejenere sürecin dışında kalalım, eski düzenin tekrar bize ihtiyacı olunca döneriz diye düşündük. Ama bu ihtiyaç bir daha asla olmadı, yanılmıştık. Başlarda, bu süreç uzun sürmez diye düşünmüştük ama uzun sürdü, hiç çağıran filan olmadı.”
İzzet Günay’ın anlattıkları şu gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Birincisi şu: Doğa boşluk kaldırmaz, gidenin yeri boş kalmaz...
İkincisine gelince:
70’li yıllarda “artist”ler “şarkıcı”lık yapıyordu, 90’lardan sonra rüzgâr tersine döndü. Şimdi “şarkıcı”lar “manken”ler “artist”lik yapıyor.
Var mı itirazı olan?
Kim o “artistlik yapan”?