Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Milliyet yazarı Devrim Sevimay’a “Kürt açılımı”na dair yaptığı açıklamalar nedeniyle Hülya Avşar hakkında soruşturma açmasından sonra birçok okurumuz, “Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?” diye e-posta gönderdi bana...
Milliyet okurlarından bu e-postalar gelmese de zaten girecektim bu topa...
Çünkü az da olsa sorumluğum var bu konuda...
Niye mi? Hülya Avşar’ı bu söyleşi için ikna etmiştim de ondan...
Şimdi gelelim konuya...
Avşar’ın Milliyet yazarı Devrim Sevimay’a “Kürt açılımı”na dair söylediklerine ilişkin görüşlerimi daha önce açıklamıştım. Bu vesileyle yinelemekte yarar var.
Bu ülkede popüler kültürün yıldızlarının “memleket meseleleri”ni ilgilendiren konularda yaptığı açıklamalar genellikle, “Reklam kokan hareketler bunlar” diye eleştirilir.
Ancak Avşar’ın “Kürt açılımı”na dair yaptığı açıklamalardan sonra böyle olmadı.
Tam tersine Avşar, siyasetçilerden, akademisyenlerden ve yazarlardan övgü aldı.
Çünkü Avşar’ın söylediklerinin çoğu, bu ülkede yaşayıp, gördüğü “acı gerçekler”di.
Birçok insan gibi benim de Avşar’la hem fikir olmadığım konular vardı.
Her insanın aynı görüşte olması mümkün mü?
Demokrasinin yolu, katılmadığınız görüşlere de saygı duymaktan geçmiyor mu?
Hal böyleyken Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Avşar hakkında, “Halkı, kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle soruşturma açmasına ne demeli?
Bana göre “rutin” bir işlem.

Düşündüklerini söyledi

Avşar hakkında bu soruşturmanın açıldığı dönemde Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yaptığı şu açıklamaya dikkatinizi çekmek isterim:
“Açık konuşuyorum, halkımızın bir bölümünde tedirginlik var. TV’lerde her şey söyleniyor, söylenmeyen kalmadı. Vatandaş, ‘Eyvah! Böyle mi olacak?” diye tedirginlik duyuyor. Her söylenene bakacak olursanız... Demokrasidir, her şey söylenir ama insanların genel dengesinin bozulmaması lazım. İnsanlar her konuşulan ‘olacak’ diye algılıyor. ‘Bölünecek miyiz?’ diye soruyor bize. ‘Merak etmeyin’ diyorum. ‘Lütfen seyretmeyin şu televizyonları’ diyorum. Birebir konuştuklarıma söylüyorum. Asker, sivil, emekli, herkes ‘Ne oluyoruz komutanım?’ diye soruyor. Her söylenen ciddiye alınıyor. Özellikle açık oturumlarda. ‘O zaman seyretmeyin, dinlemeyin’ diyorum.”

Söz uçar, ama yazı kalır

Başbuğ’un sözünü ettiği televizyon programlarından bir kısmını mutlaka izlemişsinizdir...
Avşar’ın “Kürt açılımı”na dair söyledikleri, televizyonlardaki tartışma programlarında dile getirilenlerin yanında devede kulak bile değil.
Peki savcılar, Başbuğ’un ifadesiyle, “Halkta tedirginlik yaratan” bu açıklamaları yapanlardan kaçı hakkında TCK 216’dan soruşturma açtı?
Yazılı basın ile görsel basın arasındaki fark işte bu...
Çünkü söz uçup gidiyor, ama yazı kalıyor.
Gazete her an elinin altında... Her satırını evir, çevir, yorumla...
Ekranlardaki canlı tartışma programları öyle mi?
Savcılar, aynı anda ekrana gelen onlarca kanaldan hangisini takip edecek?
Birileri izleyip, ihbar edecek de savcı da ancak o zaman harekete geçecek?

En ufak kuşkum yok

Savcı, Avşar’ın Milliyet’te yayınlanan söyleşisinde “suç unsuru” görmüş olabilir.
Ama benim Hülya Avşar’ın vatan sevgisinden yana en küçük bir kuşkum yok.
Ancak Avşar’ı acayip korkmuş ve paniklemiş gördüm. Hiç gerek yok.
Avşar, “Kürt açılımı”na dair Milliyet’e yaptığı açıklamadan sonra hakkında yapılan yorumları ve de Genelkurmay Başkanı’nın bu demecini savcının önüne koysa, eminim o dava açılmadan düşer.
Ama Avşar, ayaküstü ve de panikle sert açıklamalar yapmaya devam ederse, işi zor.
Savcının işi, suç oluştuğunu düşündüğü her şey hakkında soruşturma açmak...
Bu ülkede nice davalar gördük...
Savcıların haklarında idam, ağırlaştırılmış müebbet ya da onlarca yıl hapis istediği insanlar, ilk duruşmalarında beraat ettiler.
O yüzden panik yapma Hülya!
Ayrıca bu ülkede, insanların zihninde “Hülya Avşar’ı yargılayanlar bize ne yapmaz?” şeklinde psikolojik baskı yaratmak için hareket eden savcı ve yargıçlar olduğu kanaatinde de değilim.
Eksikleri de olsa bu ülkede demokrasi var.
Adalet, er ya da geç tecelli ediyor ve hak yerini buluyor.