PARFÜMÖR MERYEM!

“15’inci Türk Film Festivali” için gittiğim Frankfurt’tan festivalin kapanışını bekleyemeden ayrılıp Nice’e geçtim. Çünkü Meryem Uzerli’nin merakla beklenen dizisinin çekimleri ve tanıtım toplantısı Nice’teydi. O3 Medya’nın yapımcılığını üstlendiği dizi yakında Star TV’de ekranlara gelecek. Başrollerini Meryem Uzerli, Murat Yıldırım ve Mehmet Aslantuğ’un paylaştığı dizinin çekimlerinin Fransa’da başlamasının nedeni, konusu.

Çünkü şimdilik adı “Aşkın Kokusu” olan dizide Uzerli, babası Türk, annesi Fransız, Nice’te küçük bir parfüm dükkânı olan parfümör (parfüm eksperi) rolünde. Senaryosunu Ozan Aksungur ile Cüneyt Aysan’ın yazdığı, Yağmur - Durul Taylan kardeşlerin yönettiği dizinin konusuna gelince, özetle şöyle: Öldürülen arkadaşının 3 yaşındaki oğlunu evlat edinen Karadenizli ünlü bir işadamı olan Aziz’in (Mehmet Aslantuğ) bir kızı, bir oğlu vardır. Eşi, oğlunu doğururken ölür. Aziz, eşine olan aşkı ve saygısından hayatına yeni bir kadın sokmaz. Meryem Uzerli’nin canlandırdığı kız gelince işler değişir. Aynı kıza, Aziz’in büyütüp, kızını verdiği ve tüm işlerinin başına geçirdiği evlatlığı da gönlünü kaptırır.

Frankfurt’taki Main Nehri’nin üstünde bir tekne... Üstünde İstanbul yazıyor, tepesinde Türk bayrağı dalgalanıyor... Balıkçı teknesinde yaklaştıkça karşınıza çıkanlar sizi daha da şaşırtıyor... Almanya’da Main Nehri üzerinde isteyene ekmek arası, isteyene tabakta hamsi... Üstelik koskoca şehirde ve Main Nehri üzerinde eşi ve benzeri yok... Main Nehri üzerinde restoran gibi balık pişirip satan tek yer Gümüşhaneli Ramiz Meral’in...

12 yıldan bu yana Frankfurt’ta bu işi yapan ve bu nedenle şimdiye kadar birçok dergi, gazete ve televizyona haber olan Meral’le Frankfurt Konsolosumuz Özkan Durmaz sayesinde tanıştım. Balıkçı teknesinin Şark sofrasını andıran güvertesinde Türk çayı içerek sohbet ettiğimiz Meral, yıllardır her çeşit balığı sattığını ama en çok hamsinin ilgi gördüğünü söyledi ve ekledi: “Ayda ortalama 5 - 6 ton hamsi gelir Frankfurt haline. O hamsilerden günde ortalama 800 porsiyon satarım. Müşterilerim sadece Türkler değil, Almanlar da çok sevdi hamsiyi.”

Almanların nehir üzerinde teknede balık pişirip satma ruhsatını sadece ilk ve son olarak kendisine verdiğini anlatan Meral’a, nasıl oldu bu diye sorduğumda, şunları söyledi: “Belediyeye müracaat ettim. Daha önce belediyeye böyle bir başvuru olmadığı için, gerekli hijyen ortamını nasıl oluşturacağımı sordular. Eminönü’ndeki balıkçı teknelerinin fotoğraflarını gösterdim ve İstanbul’da yapılıyor. Ben de istediğiniz prosedürleri yerine getireyim. İstediğiniz koşullar oluşmazsa ruhsat vermezsiniz. Ama istediğiniz hijyen ortamını sağlarsam iznimi verin dedim. Savaş zamanında Almanların cepheye silah ve cephane taşıdığı eski bir tekneyi alıp balıkçı restoranına dönüştürdüm. Yedi ayrı birimden gerekli izinleri aldım ve bu işe başladım. Nehir üstünde teknede balık restoranı iş yapınca taklitlerim çıktı ama hiçbiri tutunamadı. 12 yıldır Main Nehri’nde teknede balık satan tek benim.”

Meral’in yaptığı şapka çıkarılacak bir başarı öyküsü. İşin tirajikomik yanı da şu:

Ramiz Meral’in, Eminönü’nde kaçak oldukları için zaman zaman operasyon yapıp, kaldırdığı teknede balık satanları Almanlara örnek olarak gösterip, ruhsat alması...

Bu da Karadenizli Türk zekâsının mükâfatı…

GÜNÜN SÖZÜ

Sakın kendisine verdiğin kıymeti sana vermeyenle arkadaş olma. (Hz. Muhammed)