“Kurtlar Vadisi Pusu”da Hatice Şendil’in canlandırdığı “Ebru” bir anaokulu öğretmeni... Önceki haftaya kadar “Ebru”nun nerede yaşadığı belli değildi. Geride bıraktığımız hafta “Ebru”nun evi de nihayet ekrana geldi. Ve o anladık ki, “Ebru” hayli zengin biri... Allah aşkına Boğaz manzaralı o süper lüks daire, mesleğinde yeni bir anaokulu öğretmenin kazandıklarıyla sahip olabileceği bir yer mi?
Elbette ki değil...
Pana Film’in sanat ekibinin “Polat’ın sevgilisi” diye “Ebru”ya o jesti yapmadığı da belli...
O zaman bu zenginliğin, görkemin başka bir anlamı olmalı...
“Ebru”nun babasının, “Polat Alemdar”la nişanlandığını söylediğinde “Hayır kızım... Polat Alemdar’la evlenemezsin” diye kararlı bir tavır sergilemesi de, o ipucunu destekler gibi...
O ipucu ne mi?
“Ebru” ya, “Polat”ın yok etmek istediği “kötü adamlar”dan birinin ya da sevgili Yüksel Aytuğ’un iddia ettiği gibi “Büyük İskender”in kızı...
Yoksa “Kurtlar Vadisi Pusu” ekibi “Ebru”ya, anaokulu sahiplerinin bile oturamayacağı bir evi layık görsün ki!
“Polat”ın evlenemeyeceği baştan belli...
Dizinin senaristleri, “Polat”ın annesi mutlu olsun diye ona bir yandan yüzük taktırırken, öte yandan da evliliğin önüne böyle bir açmazı yerleştirdi...
Senaristlerin bir bildiği var demek ki!
Vural Çelik’in yeni tipi bana çok tanıdık geldi
Epeydir sesi soluğu çıkmayan yapımcı Hüseyin Apaydın, TRT için yeni bir diziye başladı. Yönetmenliğini Celal Çimen’in üstlendiği dizinin başrol oyuncuları, seyircilerin “Avrupa Yakası” dizisi ve “Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım” filminden tanıyacakları Vural Çelik ile son dönemde “Çarkıfelek”te tobleron hostesliği yapan Tuba Ünsal...
Vural Çelik, olayları kendi yöntemleri ve şansının da yardımıyla çözmeye çalışan başkomiser, Tuba Ünsal ise Türkiye’den sonra Amerika’da aldığı eğitimle olayları bilimsel yöntemlerle aydınlatmaya çalışan komiser yardımcısı rolünde... Alkan Demiralp ile Tunç Zilelioğlu’nun yazdığı “Canını Sevdiğimin İstanbul”u ya da kısa adıyla “C.S.İ” Türkiye’nin ilk kriminal komedisi...
Dizinin tanıtım filmlerinde izlediğim Vural Çelik’in yeni tipi bana çok tanıdık geldi. Vural Çelik, “Canını Sevdiğimin İstanbul’u”ndaki başkomiser tipini sanki “Süperbacanaklar”dan Hakan Solaker’e bakıp yarattı. İnsan insana bu kadar da benzemez ki!
“Beyaz Show”da ayakta alkışlanmayı hak etmek
Kanal D’de ekrana gelen “Beyaz Show”a, şimdiye kadar sadece Türkiye’nin starları çıkmadı... Beyazıt Öztürk, şov programında bugüne kadar birçok dünya starını da ağırladı... Ama hiçbiri şarkısını söyledikten sonra Volkan Konak gibi ayakta alkışlanmadı...
“Kuzey’in Çocuğu”, istek üzerine eski albümünden “Cerrahpaşa” şarkısını söyledi. Şarkı bittikten sonra stüdyodaki seyircilerin hepsi ayağa kalktı ve Konak’ı alkışladı.
Bunun üzerine Beyaz da, “Beyaz Show’un tarihinde ilk kez böyle bir şey oluyor. Bir sanatçı ilk kez stüdyodaki seyirciler tarafından ayakta alkışlandı” dedi...
Bazı şarkıcılar vardır, gittikleri canlı yayınlara fan club üyelerini de götürür. Onlar da hayranı oldukları şarkıcıları ölümüne desteklerler...
Volkan Konak, hayranlarını o canlı yayından bu canlı yayına taşıyan şarkıcılardan değil. Her yere tek tabanca gider...
Konak, “Beyaz Show”da da öyle yaptı. Söylediği şarkılar ve sözlerle “Beyaz Show”un üniversiteli seyirci kitlesini avucunun içine almayı başardı.
Yıllar önce ameliyat masasında kaybettiği babasının ardından yazdığı “Cerrahpaşa” şiirini besteleyip ölümsüz bir şarkı yapan Volkan Konak’a stüdyodaki seyircilerin gösterdiği bu ilgi aslında, toplumun gönül teline dokunabilmenin hediyesi...
Çünkü “Cerrahpaşa”nın sözleri ve melodisi aslında sadece Volkan Konak’ın babasının ardından yaktığı bir ezgi değil... “Cerrahpaşa” artık, hepimizin kaybettiği yakınları için yakılan bir ağıt gibi... Volkan Konak’ın o şarkıyı her seferinde, o acıyı yeniden yaşar gibi içten ve samimiyetle söylemesi de işin artısı tabii...
Volkan Konak’ın “Cerrahpaşa”yı söyleyince ayakta alkışlanması aynı zamanda “Kuzey’in Çocuğu”nun artık Türkiye’nin ölümsüz sanatçılarından biri olduğunun da tesciliydi...
Hayali Gaziantep’i doğal plato yapmak