Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Şahan’dan yana dertli


Şahan Gökbakar ile Prof. Büşra Ersanlı arasındaki ihtilaf bakalım nasıl çözülecek?


26 yıllık meslek hayatımda hiçbir haber ve yazı beni bu denli zorlamadı... Çünkü kalem oynatmam gereken konu, bir öğretim görevlisi ile Türk sinemasının gişe ve hasılat rekortmeni bir filmin yıldızı arasındaki ihtilaflardı...
“Recep İvedik” tiplemesiyle olay yaratan Şahan Gökbakar ile Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslar arası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı arasında otopark ve bahçe duvarına gerilen branda nedeniyle yaşananlar, önce belediyeye, sonra bana aksetti.
Taraflarla konuştum, herkes kendisinin haklı olduğunu söyledi.
O nedenle taraflar arasında yaşananları olabildiğince objektif ve tarafsız bir şekilde, tek bir satır bile yorum yapmadan nakletmeye karar verdim.
Söz sırası önce “iddia makamı”nda... İşte Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın anlattıkları:
“Şahan Gökbakar, bana komşu olana kadar böyle sorunlar yaşamıyordum. Ne zaman ki o bu evi alıp, taşındı, sorunlar da başladı. Çünkü evinin önünü kendi özel otoparkı gibi kullanmaya başladı. Otomobilimi park edecek yer bulamayınca konuyu kendisine ilettim. ‘Ne yapayım? Üç motosikletim, iki otomobilim var. Burası ancak bana yetiyor’ dedi.
Sokağı özel otoparkı gibi işgal edemeyeceğini söyledim. İşim nedeniyle sıkça seyahate çıkıyorum. Dönüşte senin yüzünden park yeri bulamıyorum. Gece yarıları metrelerce öteye park edip, bavul taşımak zorunda kaldığımı anlattım. Ondan bir sanatçı naifliğiyle davranmasını beklerken o tam tersini yaptı, ‘Recep İvedik’ gibi davranmaya başladı.

“Avlumu brandayla kapattı”
Motorlarından birini evlerimizin sınırına park edip, bıraktı. Kalan yerleri de otomobilleri işgal ediyor. Çıkan otomobilin yerine kırmızı kukalar koyup, sokaktaki işgali sürdürüyor. Bari o motosikleti de garaja alın da orayı boşaltın dedim. ‘Anahtarı kayıp, çalışmıyor’ dediler.
Onu zabıtaya şikâyet ettim. Bu sefer de evlerimizin birbirine bakan cephesinde demir parmaklıklı bir bölüm var, oraya boydan boya yeşil bir branda gerdi. Mutfağımın avlusunu zindana çevirdi.
Beni mağdur eden bu haksız uygulamaya son vermesi için onu Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne şikâyet ettim. Onlar da geldiler, ama nedense o koskoca brandayı göremeden döndüler. Ama ben sonuna kadar hakkımı aramaya kararlıyım.”

“O evi parkı yüzünden aldım”
Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın şikâyetlerini Şahan Gökbakar’a ilettim. Şimdi söz sırası “savunma makamı”nda:
“Bu evi almadan önce de aynı sokakta oturuyordum. O evi almamın sebeplerinden biri de önünde park edecek yer olmasıydı. Üç motosikletim, biri benim, diğeri de kardeşim Togan’ın olmak üzere iki otomobilimiz var, evimin önüne park ettiğimiz. Oturduğumuz sokaktaki çoğu ev sahibi, evinin önünü zincirleyip, kendine park yeri yaptı. Büşra Hanım, oralara park edebiliyor mu?
Kapalı garajımda iki motosikletim var. Diğer motorumu ve iki otomobili de sokaktaki herkes gibi evimin önüne park etmeye, çıkan otomobilin yerine de kırmızı kuka koymaya başladım.
Büşra Hanım’ın evinin önünde park edebileceği bir yer yok. Eski sahibinin bir otomobili vardı. Büşra Hanım da istediği zaman oraya park edebiliyordu. Evimin önü ancak bana yetiyor, Büşra Hanım’a yer kalmıyor. Zaten sorun da buradan çıkıyor. Büşra Hanım’a, park yeri bulamadığınız zaman otomobilinizi güvenliğe teslim edin, onlar park edip, anahtarı size getirsinler dedim, ona da yanaşmadı. Benimle uğraşmaya başladı.
İki evin arasına yeşil branda çekme konusuna gelince:
Demir parmaklıklarla kaplı o alan tam da benim evimin mutfağına ve kahvaltı yaptığım yere bakıyor. Orası benim özelim. İstesem oraya duvar da örerim. Ama ben doğa rengi diye yeşil bir branda çektim.
O rengi beğenmiyorsa başka bir renk çekerim. Orası benim tapulu yerim. Büşra Hanım’ın şikâyeti üzerine Boğaziçi İmar’dan geldiler, İmar Yasası’na aykırı bir şey görmediler. Büşra Hanım, daha önce de ‘Kanalizasyonunda kaçak var, evimi su basıyor’ diye bahçemi bana haber bile vermeden belediyeye boydan boya kazdırdı. Sonra da ‘Su senden gelmiyormuş’ dedi. Kendisi galiba popüler kültür düşmanı, o yüzden bana taktı!”
Artık takdir “Büyük jüri”nin...