Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Programları bitti,  sunucuları gitti, peki ne değişti

Hatırlar mısınız? Birkaç yıl önce televizyonların gündüz kuşağında ekrana getirdikleri kadın programları hakkında meydana gelen cinayetler nedeniyle ciddi bir kamuoyu baskısı oluşmuş, buna Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun baskısı da eklenince o yapımlar apar topar kaldırılmıştı.
O programlara karşı o denli tepki oluşmasının sebebi neydi?
“Kadın kuşağı” adı altında ekranlara gelen o programlarda, sıradan insanların özel yaşamları mercek altına yatırılıyor, suçlamalar, iddialar birbirini kovalıyordu.
Ezilen kadınların, kendilerine açılan bu pencerelerden seslerini duyurabilmek için avazları çıktığı kadar bağırmaları birilerini rahatsız edince, şiddet bu kez boyut değiştiriyor, namus cinayetlerine yenileri ekleniyordu.
Tek suçları bu platformlara çıkıp dertlerini anlatmak olan kadınlardan bazılarının öldürülmesinden sonra oluşan tepkiler o programların bir süreliğine ekranlardan uzaklaşmalarını sağladı.
O programlarla birlikte sunucuları da kayıplara karıştı.
O dönemin “kadın kuşağı” programlarının sunucuları Serap Ezgü, Yasemin Bozkurt, Ayşe Özgün, Ayşenur Yazıcı ve İnci Ertuğrul artık ekranlarda yok...
O sunucular “günah keçisi” ilan edilip teker teker ekranlardan uzaklaştırıldı, ama o programlar, değişik ad ve formatlarla yeniden ekranlarda...
Peki ne değişti?
Aslında sunucular ve programların adları değişti o kadar...
Haksızlık etmeyeyim.
Kaldırılan o programlar biraz daha “hard”dı...
Şimdikiler biraz daha “soft”...
Genel görüntü böyle ama bu sizi yanıltmasın.
Bazı günler bu programlarda öyle diyaloglar yaşanıyor, öyle sözler sarf ediliyor ki, iş “hard”dan da çıkıp “pornografik” bir hal alıyor.
Birileri hala, o sunucular yok diye, ekranların o tür programlardan temizlendiğini sanıyorsa fena halde yanılıyor.

Haberin Devamı

Fatih Edipoğlu’nu ‘Adanalı’ kurtardı!

Programları bitti,  sunucuları gitti, peki ne değişti

Son günlerde televizyon dünyasının en çok konuşulan ismi kim biliyor musunuz?
atv’nin son Genel Yayın Yönetmeni Fatih Edipoğlu...
Düne kadar Fatih Edipoğlu için “gitti gidiyor” diyenler, şimdi “Fatih Edipoğlu’nu ‘Adanalı’ dizisi kurtardı” diyerek ağız değiştirdi.
Nasıl ki teknik direktörler birkaç maç üst üste kaybedince topun ağzına konur, ama takımı bir derbi maç kazanınca her şey unutulursa Fatih Edipoğlu için de aynı şey söz konusu.
atv gerçekten de sistematik bir şekilde reyting kaybediyor, kanal gerçekten de bir kan kaybı yaşıyordu...
Büyük iddialarla ekrana getirilen yeni dizilerden hiçbiri tutmuyor, hepsi de birkaç bölüm sonra “dizi mezarlığı”na gönderiliyordu.
Bu dizileri Fatih Edipoğlu’nun mu hazırlattığı, yoksa hepsini kucağında mı bulduğu araştırılmadan faturayı ona kesiliyordu.
Ancak “Adanalı” dizisi her şeyi değiştirdi.
Başrollerinde Oktay Kaynarca, Mehmet Akif Alakurt ile Selin Demiratar’ın oynadığı Kuzey Yapım’ın “Adanalı” dizisi, reytinglerde zirveye yerleşince Edipoğlu’nun da kaderi değişti!

Haberin Devamı


İlle de Roman Olsun yeniden Show TV’de
Show TV, bir dönem hayli ilgi gören yarışma programı “İlle de Roman Olsun”u yeniden ekrana taşıyacak.
“İlle de Roman Olsun”un ilki gibi ikincisinin de yapımcılığını yine FT Yapım Ferruh Taşdemir üstlenecek.
Çünkü hem bu programın format hakkı onda, hem de o programla ikili olarak yıldızları iyice parlayan Alişan ve Çağla Şıkel’in televizyon işlerindeki menajerlik hakları...
Alişan ile Çağla Şıkel, Show TV’nin iç yapım olarak ekrana getirdiği “Her Şey Dahil”i haftanın beş günü yine sunmaya devam edecek.
İkili hafta sonları da “İlle de Roman Olsun”la Show TV izleyicilerinin karşısında olacak.

Haberin Devamı


Reytingin kumandası RTÜK’e verilmemeli

Süleyman Demirel’in aktif siyaset yaptığı dönemden aklımda kalan ilginç bir slogandı...
“Baba”nın hayranları “Silkele Demirel, düşecekler” diye haykırıyordu.
O slogan sonunda gerçek oldu.
Süleyman Demirel, taraftarlarının dediği gibi yaptı silkeledi, silkeledi ve sonunda seçimde ANAP’ı yenip, iktidarı eline geçirdi.
Şimdi, “Bu da nereden aklına geldi?” diyebilirsiniz.
Aslında durup dururken gelmedi.
“Silkele Demirel düşecekler”i aklıma getiren şey, son günlerde AGB’ye karşı oluşan cephenin söylemleri oldu.
Türkiye’de ilk günden bu yana televizyonların reytinglerini ölçen AGB’ye karşı savaşı ilk açan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin oldu.
Şahin, “Reytinglerle oynanıyor. Manipülasyon yapılıyor” dedi.
İbrahim Şahin’i, İbrahim Tatlıses izledi.
Tatlıses de, “Bir çete var bu işi yapıyor. AGB bu çeteyi temizlemeli” dedi.
Geride bıraktığımız hafta bir de baktık ki “Reytinglerde şaibe var” diyenler arasına Can Tanrıyar, Ucankuş, bazı öğretim üyeleri ve iktidar yanlısı medya da katıldı.
Önce TRT, ardından da atv konuyu haber bültenlerine taşıdı.
Yapılan her haber izleyicilerin AGB’ye ve reyting ölçüm sistemine duyduğu güveni sarstı.
tv net ve Kanaltürk, konuyla ilgili oturumlar yaptı.
Ve bence işin en tehlikeli yanı olan, “RTÜK bu işe el atsın. Reyting ölçüm işini RTÜK üstlensin ya da denetimi RTÜK yapsın” diyenlerin sayısı her geçen gün arttı.
Malum Türkiye’de kanunlar genelde “etki-tepki” prensibiyle hazırlanıyor.
AGB’nin bu konularda kamuoyunu tatmin edecek hiçbir açıklama yapmayıp sessizliğini koruması, AKP iktidarının Türkiye’deki reyting ölçüm işinin ihale ve denetim yetkisini RTÜK’e veren bir kanun çıkarmasına yol açarsa hiç şaşırmam.
Madem AGB’den ses çıkmıyor, o zaman bu işi AGB’ye veren TİAK bu konuyu acilen ele almalı.
TİAK yöneticileri, reyting ölçüm sisteminin denetiminin RTÜK’e geçmesinin ne gibi mahsurları olduğunu hepimizden daha çok iyi biliyor.
Görünen o ki, AGB’yi silkelemeye başladılar.
TİAK, bu konuya hemen el atmayıp, kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmazsa, ortaya atılacak her yeni iddia, reyting sistemine olan güveni azaltacak.
AKP de, “Gün bugündür” deyip, kumandayı onlardan alıp RTÜK’e verecek.