Müzik yapımcılarının aynı çatı altında buluştuğu MÜ - YAP, kuruluşunun 15’inci yılı nedeniyle sektörün bu süre içinde nereden nereye geldiğine dair 155 sayfalık bir raporu, katalog şeklinde yayımladı.
Başkanı Bülent Forta’nın “Türkiye’de telif kavgasının kıran gemisi” olarak adlandırdığı MÜ - YAP’ın 2000 yılında 36 kurucu üye ve 6 çalışanla çıktığı yolculukta bugün üye sayısı 193, çalışan sayısıysa 32. İşte rakamlarla müzik sektörünün durumu...
Radyo ve TV’den telif
2011: 1.1 milyon dolar
2014: 5.4 milyon dolar
Umumi Mahal’den telif
2002 yılı: 144 bin dolar
2014 yılı: 4.8 milyon dolar
Bandrol sayısı
2004 yılı: 43.934.423 adet
2014 yılı: 8.494.907 adet
Fiziki satış cirosu
2004 yılı: 153 milyon TL
2014 yılı: 57 milyon TL
İnternet abone sayısının 10 yılda 508 binden 39.8 milyona çıktığı Türkiye’de MÜ - YAP’ın dijital alan gelirleri bu süre içinde bakın nereden nereye çıktı?
Dijital alan geliri
2004 yılı: 576 bin TL
2014 yılı: 21 milyon TL
Rakamlar da gösteriyor ki, müzik sektörü 10 yılda fiziki satışlardan - kaset ve CD - yaşadığı büyük kaybı, artık müziğin tüketildiği yeni mecra olan ‘dijital’den kazanmış değil.
Hele hele de MÜ - YAP’ın raporunda yer verilen Global İstatistik Verileri We Are Social’ın Türkiye’de dijital mecranın Ocak 2014 tarihi itibarıyla geldiği noktayı gördükten sonra, müzik sektörünün bu pazardan aldığı payın ‘devede kulak’ bile olmadığı ortada...
İşte rakamlar:
- Internet kullanıcısı:
35.9 milyon
- Aktif Facebook kullanıcısı:
36 milyon
- Aktif mobil üyelik: 68 milyon
- Masaüstü veya laptop’tan
her gün internet kullanımı:
4 saat 51 dakika
- Kullanıcıların bir günde sosyal medyada harcadığı zaman:
2 saat 32 dakika
Müzik sektörünün ‘dijital pazar’dan alabileceği pay konusunda bir rakam yok, ama ‘Umumi Mahal’ olarak adlandırılan kafe bar, restoran, kuaför, süpermarket ve AVM gibi açık mahallerden elde edebileceği potansiyel gelire ilişkin tahmini bir rakam var.
‘Umumu Mahal’den 9.5 milyon TL telif toplayan MÜ - YAP’ın bu mecradan ‘potansiyel gelir’ beklentisi tam 91 milyon TL.
Ve son bir bilgi: Türkiye, lisanslama geliri bakımından Avrupa’da 16’ncı, dünyada ise 25’inci sırada.
TAŞLAR YERİNDEN OYNAMAYA BAŞLADI
Beş ay önce genel yayın yönetmeni Erkin Zincidi, programlar direktörü Dilek Dağcıoğlu, kurumsal iletişim direktörü Özlem Asmaz ve tanıtım direktörü Çiğdem Öz’ün istifa ettiği, ardından genel yayın yönetmenliğine Lale Eren’in atandığı Kanal D’de sular durulmuyor.
Aylardır grupla yolları ayrılacağı konuşulan Doğan TV’nin CEO’su İrfan Şahin, patron Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın yaptığı açıklamaya göre, “Ağustos 2015 Mayıs 2016 tarihleri arasında sektördeki gelişmeleri yakından takip etmek üzere” Amerika’ya gidecek.
Şahin döneminde genel yayın yönetmenliğini bırakıp kanala danışman olarak hizmet veren Pelin Diştaş Yaşaroğlu, Kanal D’nin yeni genel müdürü oldu.
Kısa bir süre önce FOX’ta benzer bir operasyon gerçekleşti. FOX, içinde bulunduğumuz şu günlerde 80 civarında çalışanını çıkararak küçülmeye gitti.
Üzgünüm, ama kanaatim o ki televizyon dünyasında taşlar yerinden oynamaya devam edecek.
Mevcut denekler ve reyting sistemi kökten değişmeyeceğine göre, TV kanalları için zararı önlemenin yolu belli:
Kanallar ya reklam fiyatlarını yükseltecek ki çok zor bu - ya da işletme maliyetini düşürmek için küçülmeye gidecek.
Mevcut durum sürdürülebilir değil çünkü...
HAPİSTEKİ ÇOCUKLAR İÇİN BİR SMS YETER!
Demirparmaklıklı pencereden süzülen ışığın dışında her yer karanlık... Işığın ucundaysa hapis küçük bir çocuk... Ve sağ üstte şu yazı: ‘Çocuklukları hapsolmasın... Anneleriyle cezaevinde yaşayan çocuklara destek olalım, anaokullarını yenileyelim.’
Bilboardlardaki bu afiş çok fazla dikkat çekmemiş olacak ki, Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nın gerekli yasal izinleri alarak başlattığı kampanya uyarınca 4528’e boş mesaj atıp, projeye pek katkı sağlayan çıkmadı.
Oysa çok önemli bir konu bu.
Çünkü Türkiye’deki 7 kadın ceza infaz kurumundaki kadın sayısı 5 bin. Hapisteki kadınlardan 370’inin yanında çocukları da var.
Cezaevlerinde annelerinin yatağını ve kaderini paylaşan 0 - 6 yaş grubundaki bu çocukların hayatlarına dokunmak, geleceklerine katkıda bulunmak için bir SMS yeter.
Gerisini ‘İçerde Çocuk Var’ gibi önemli bir projeyi başlatan Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı halleder. Bu sayede hapiste büyüyen o çocuklar, artık günümüzde şart olan okul öncesi eğitimi alacakları anaokullarına kavuşmuş olur.
Vakfın ‘İçerde Çocuk Var’ kapsamında el attığı ilk yer, Deniz Seki’nin de yattığı İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’nde anneleriyle birlikte demirparmaklıklar ardında yaşayan 57 çocuğun kaldığı kreş. Vakıf, yapılacak bağışlarla burayı çocukların oyuncak ve oyun arkadaşları edinebileceği sıcak bir yuvaya kavuşturduktan sonra diğer cezaevlerindeki
çocuklara el atacak.