Gülünce gözlerinin içi gülen, uzattığınız eli samimiyetle sıkan insanlara ilk görüşte kanım kaynar… Çünkü öyle insanların içten ve samimi olduğuna inanırım. Bugüne kadar yanıldığım olmadı, umarım bundan sonra da olmaz…
Benim için Sibel Tüzün, o sınıfa giren insanlardan biridir.
Geride bıraktığımız haftanın üç dört gününü Bodrum’da, iki gününü de Marmaris’te geçirdim.
Bodrum’a gittiğim günün akşamında Sibel Tüzün’ün programı vardı buTeras’ta. Mekanın işletmecisi Şefik Öztek, telefon açıp, “Sibel’le beraberiz akşama mutlaka bekliyoruz” deyince gittim.
Söylediği şarkılarla kulağımızın pasını silen Sibel Tüzün, 01.30 gibi sahneden indi. Tüzün, otel-deki odasına gitmeyip, yanımıza geldi ve epey bir sohbet ettik.
Kış aylarında her perşembe Frankie İstanbul, her cuma akşamı Agency’de sahne alan Sibel Tüzün, yaz programının da bir hayli dolu olduğunu anlattı.
Yaz boyunca Yalıkavak Palmarina’da açılan Agency’nin yazlığında, Bodrum Pier’de, Gümüşlük Özak, Bodrum Marina’daki buTeras’ta ve İstanbul Moda Deniz Kulübü’nde sahne alan şarkıcı, asıl bombayı sona sakladı.
Yaz aylarında Ege ağırlıklı sahne maratonunun üstesinden gelebilmek için iki çocuğunu Didim’de yazlığı olan annesine emanet eden ve her konser sonrası soluğu onların yanında alan Tüzün, müzik hayatındaki sürpriz gelişmeyi ise şöyle anlattı:
“Bir gece internette sörf yaparken İngiliz Kraliyet Akademisi’nin sitesini (Royal Academy) görünce, başvurmak geldi içimden. Kendimi tanıttım. Şarkılarımın, kliplerimin linklerini yolladım ve Müzikal Tiyatro eğitimine kabul edildim. Ağustos - eylül ve ekimde toplam 6 hafta boyunca
Royal Academy’de okuyacağım. Ardından da Londra’da bir müzikal sahnesinde yer alacağım.”
Merak edenler için Sibel Tüzün’ün müzik eğitimiyle ilgili birkaç satır da bilgi vermek istiyorum.
1971 doğumlu olan şarkıcı, 1978 yılında TRT İstanbul Radyosu Çocuk Korosu’nda başladığı müzik eğitiminin ardından 1988’de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera ve Konser Şarkıcılığı Bölümü’ne birincilikle alındı, 1992 yılında Raks’la albüm anlaşması yaptıktan sonra okulu bıraktı.
BODRUM’DA TATİL VE İÇSEL YOLCULUK
2008 yılında yazar ve felsefeci Alain de Botton tarafından hayata geçirilen 2014’ün ekim ayında İstanbul Bilgi Üniversitesi çatısı altında Türkiye’de de ders ve atölye çalışmalarına başlayan The School of Life, artık Bodrum’da.
Tasarım Vakfı’nın Bodrum Tasarım Köyü’nde 12 Ağustos’ta ‘Günbatımı Sohbeti’yle başlayacak atölye çalışmasının ilk konuşmacısı Ece Temelkuran olacak. Ece Temelkuran’ın ‘Tanrıçanın Yedi Kuralı’yla başlayacak TSOL İstanbul’un Bodrum yaz etkinlikleri 16 Eylül’e kadar sürecek.
Tatil için Bodrum’a gidip bedenini dinlendirirken iç dünyasına yolculuk yapmayı ve kendini yeniden yaratmayı isteyenlere ‘akıllı ve iyi yaşam’ın püf noktalarını anlatacak isimler ise Zeynep Çatay, Aydın Bayır, Alper Hasanoğlu, Kerim Urallı, Sami Bugay ve Pelin Turgut olacak.
İNSANLARIN ŞARKICILIK VE ARTİSTİK POZ MERAKI!
Üç gün tatil yaptığım Bodrum Torba’daki Thor Otel’de her akşam bir etkinlik vardı. Otelin müşterileri arasında sadece Türkler yoktu. Azerbaycan, Ürdün, İran ve Beyaz Rusya’dan da tatilciler vardı. Thor’un Eğlence Müdürü ve oyuncu Ümit Okur, ilk gece Karaoke partisi düzenledi. Türk’ü, Azeri’si, İranlı’sı, Ürdünlü’sü kendini podyuma atıp, mikrofonu eline aldı ve en sevdikleri şarkıları söyledi.
Tatilde içindeki şarkıcıyı dışarı çıkarma peşinde olanlar arasında ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’ye katılmaları halinde finale kalabilecek sesler bile vardı. Tatilcilerin bir başka merakı da malum otel fotoğrafçılarına poz vermek. Öyle böyle de değil. Fotoğrafçılar karşılarındaki çiftin ya da kişinin nasıl durması gerektiğini söylüyorsa öyle pozlar veriyorlar.
O yüzden her akşam üzeri tam da güneş batmak üzereyken deniz kenarı ya da otelin yeşillik alanları fotoğrafçılara poz veren çiftlerle doluydu.
Her akşam üzeri sahilde otel fotoğrafçıları adeta moda dergileri için katalog çekimi yaptı. Tatile gelenlerin, otel fotoğrafçılarına verdikleri pozlar birbirinden ilginçti.
SANATÇI SARKİS’LE KAHVALTI SOHBETİ
Bodrum’dan sonra mini yaz tatilinin iki günlük ikinci ayağı için Marmaris’e geçtik. Tatil için seçtiğimiz yer aile dostumuz Şebnem - Sedat Uyar çiftinin oteli Golden Key Bördübet’ti.
İlk akşam yemekte baktım tanıdık bir isim. 56’ncı Uluslararası Venedik Bienali’nin Türk pavyonundaki ‘Respiro’ (Nefes) sergisiyle aylardır sanat camiasının gündeminden düşmeyen sanatçı Sarkis.
Meğer üç yıldır düzenli olarak eşi Işıl’la birlikte Golden Key Bördübet’te tatil yapıyormuş.
Plajında Günnur Özsoy’un heykellerinin, içinden geçen derede Hüsamettin Koçan’ın eserlerinin sergilendiği bir yerde Sarkis gibi bir sanatçının tatil yapıyor olması çok doğal.
Ertesi gün kahvaltıda görünce Sarkis’i gidip tanıştım kendisiyle.
Venedik Bienali’nin Türk pavyonundaki sergisine gösterilen ilginin ve yapılan yorumların kendisini bir hayli mutlu ettiğini vurgulayan Sarkis, “22 Kasım’a kadar devam edecek Bienal’in akşamları ışıkları sönüp, kapıları kapanmasına rağmen benim sergimin ses ve ışıkları her gün 24 saat açık” dedi.
Tatilini tamamlayıp cumartesi günü İstanbul’a dönen Sarkis, 14’üncü İstanbul Bienali’ne de 52 yapıtıyla katılacak. Sarkis, “İstanbul Modern’deki sergimde 1968’de yaptığım bir heykelin yanı sıra 2010’dan bugüne kadar yaptığım, ama hiçbir yerde gösterilmemiş 51 eserimi sergileyeceğim” diye konuştu.
