Cine5’teki ‘Ali Eyüboğlu ile Senin Hikayen’ adlı programıma bu hafta Altan Erkekli’yi konuk ettim. Programın konsepti belli, konuk edeceğimiz ünlüler, önce editörümüz Elçin Barlas’a hayat öyküsünü anlatıyor, arkadaşımız Onur Akpınar da albüm sayfalarındaki o anların fotoğraflarını görüntülüyor.
Sonra biz stüdyoda o fotoğraflar eşliğinde konuk ünlünün hayat hikayesini konuşuyoruz, üçüncü şahıslara cevap hakkı doğuracak konulara girmiyoruz. Fakat artık cuma akşamları ekrana gelecek ‘Senin Hikayen’de bu kez istisnai bir durum oldu. Erkekli’ye kuliste anlattığı bir konuyu çekimde sormak zorunda kaldım. Çünkü olay ilginçti.
Kuliste konuşurken Erkekli, hakkında olumlu ya da olumsuz hiçbir açıklama yapmadığı halde Şahan Gökbakar’ın cep telefonuna ilginç bir mesaj attığını söyledi. Erkekli, niye böyle bir şey yaptığını sormak için Gökbakar’ı aradığını ama çağrılarının cevapsız kaldığını anlattı.
“Şahan’ın filmi vizyona giriyor, polemiğe ihtiyacı var desem, değil. Çünkü filmleri zaten rekor kırıyor. O yüzden niye böyle bir şey yaptığını hala anlamadım?” diyen Erkekli’den olayı çekimde de anlatmasını istedim. İşte; noktasına, virgülüne dokunmadan Erkekli’nin Gökbakar’dan gelen o mesajla ilgili söyledikleri:
“Bir yerden bir şey mi duydu yoksa bir şeye mi sinirlendi bilmiyorum. Şahan, bizim çok küçüğümüz, arkadaşımız. Yaptıklarıyla ben övünç duyacak durumda değilim elbette. Onun rotası ayrı bizim rotamız ayrı. Mesajda bana bir şeyler söylemiş; ‘İşte ben şu kadar (50) sinemanın kapanmasına engel oldum, şu kadar para aktardım sektöre, Kültür Bakanlığı’na şu kadar para kazandırdım, şu kadar vergi verdim. Benim adım Recep İvedik’te oynayan arkadaş değil. Şahan Gökbakar” şeklinde...
Erkekli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendisini çok iyi tanırım. Kendisi, amcaoğlumun yönlendirmesiyle İstanbul’da, Beşiktaş Kültür Merkezi’ne gelip, ‘Altan ağabey ne yapabilirim, bana yardımcı olur musunuz?’ diyen bir küçüğümüz. Yani bana tekrar adını hatırlatması gibi bir şey yaptı ama niye bilemiyorum? Kimseyle ilgili bir yarışım yok benim. Bizim yarışımız, hayatla, barışla, emekle, sevgiyle. Ben kaç milyon seyirci yapmış, kaç para kazandırmış, benim yarışım onlarla olamaz ki! Bana ‘Siz bugüne kadar neyi değiştirdiniz, Allah aşkına büyük aktör Altan ağabeyciğim?’ diye sıfatlarla bir kompozisyon yazmış göndermiş. Söylemediğim bir şeyi birileri söylemişse, birileri yazdırdıysa belki o da böyle davranmış olabilir. Ama benim hiç meselem değil yani. Sonra ben kendisini aradım ama cevap vermedi. İsterdim ki bunu açıp bana söylesin, ‘Ağabey oturalım, bir çay içelim’ desin. Eğer ağabey olarak görüyorsa bizi tabii.”
“Yaptıklarımıza baksın”
“Şahan, istediği filmi yapar, kimsenin elini kolunu bağlayacak değiliz” diyen Erkekli, şöyle devam etti: “Ama ‘Siz ne yaptınız?’ derse, biz de bu ülkenin barışı adına, emeği adına, insan ilişkileri adına çok şey yaptık. Yani istiyorsa, yaptıklarımıza gitsin baksın. Ankara Sanat Tiyatrosu hala orada, dimdik ayakta duruyor. Oynadığım oyunlara gitsin baksın. Beşiktaş Kültür Merkezi’nde yaptığımız işlere baksın. Hatta onların kasetleri var, alsın bir daha seyretsin. Aldığımız ödüllere bir baksın. Görsün o ödülleri bir, tiyatro alanında. Hangi ustalarla sahneyi paylaşmışız, rahmetli Kerim Afşar’lardan tutun da, büyük ustalara, ağabeylere kadar bir baksın. Yani onların öğretileriyle yola çıktığımız ağabeylerin hayat felsefelerine bir baksın. Ondan sonra otursun, kendisiyle bir hesaplaşsın. Yani, 3.5 milyon seyirci yapan filmim olmadı ama ben sinemaya emek veren herkesin, bu konuda doğru bir şey yapan herkesin, sırtında taşıyacağına inandığım bir işi yapıyorum.
Elbette, Vizontele’de, Vizontele Tuuba’da, Güneşi Gördüm’de, Organize İşler’de büyük kitlerle birlikte bir şeyleri yaşadık. Ama biz hiç bunun sayısıyla ilgili bir şey yapmadık. Nicelikten çok nitelikle ilgileniyoruz çünkü. Kısacası benim bilmem kaç tane arabam yok, şuyum yok, buyum yok, bunu alırım, şunu asarım, onu keserim gibi şeylerle bakmıyorum hayata.”