TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, hafta içinde Türkiye’de televizyonların reytingini ölçen AGB hakkında çok ağır suçlamalarda bulundu. İşte Şahin’in söyledikleri:
“AGB ölçümleri, her şeye rağmen manipüle ediliyor ve biz ondan memnun değiliz. Özellikle, şu son 1-2 haftadır üzerinde ciddi anlamda da oynanıyor diye düşünüyorum.
Çünkü bizim her defasında tereddütsüz birinci olan ‘Stadyum’ programı, 10’uncuydu. Bu doğru ölçüldüğünde, hiçbir şekilde 10. gelme ihtimali yok, aşağıdan da baksanız, yukarıdan da baksanız.
O yüzden kesinlikle bir manipülasyon var ve biz bir gün çıkıp, ‘Tamam arkadaş, size güle güle’ diyeceğiz. Onun zamanını kolluyoruz, bekliyoruz. Bu bir algı bizi rahatsız ediyor.
Kendilerine de söyledik; ‘Bunu sağlıklı şekilde ölçün, 20. de çıkıyorsak razıyız’. Ama siz geleceksiniz, sürekli birinci olan bir programı 10. sıraya koyacaksınız, onun kabulü mümkün değil, bir defa bunu protesto ediyoruz. Hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Yeri geldiğinde uğraşımızı ortaya koyacağız. Bu nasıl olacak?”
Her açıdan skandal
Böylesine bir suçlama ya da itham karşısında yer yerinden oynaması gerekmez mi?
Aradan onca zaman geçti ama AGB, Şahin’e tek satır da olsa yanıt vermedi.
Ne acı değil mi?
Bunun iki sebebi olmalı.
Birincisi ya koskoca TRT’nin Genel Müdürü’nün ortaya attığı iddiaları ciddiye alan ya da İbrahim Şahin’i “takan” yok...
İkinci seçenek de şu:
AGB’nin, AGB’yi denetleyenin ya da AGB’ye bu işi verenlerin bu konuda söyleyebilecekleri bir şey yok.
Şahin’in bu suçlamalarından sonra oluşan bu sessizlik, hangi sebepten olursa olsun başlı başına skandaldır.
Yeri gelmişken TRT Genel Müdürü Şahin’e yanlış bildiği bazı konularda doğruları hatırlatmakta yarar görüyorum.
Çünkü TRT Genel Müdürü Şahin, reyting konusundaki fikirlerinin çoğunu, yanlış bilgiler üzerine inşa ediyor.
Şahin’e, ya danışmanları yanlış bilgi veriyor ya da o, bu konudaki her şeyi yanlış biliyor.
Şahin, TRT Genel Müdürlüğü koltuğuna oturduğu ilk günlerde de, “2 bin evle reyting ölçümü mü yapılır? Ölçümler 20 bin eve çıkmazsa TRT olarak AGB’den çıkacağız” şeklinde bir açıklama yapmıştı.
O zaman da yazmıştım, bu işler örnekleme yöntemiyle yapılıyor diye...
Nüfusu 1 milyar 300 milyonu aşan Çin’de bile AGB reyting ölçümünü 11 bin hanede yapıyor. O nedenle 70 milyonluk Türkiye’de 20 bin hanede ölçüm istemenin mantığı yok.
Nereden çıktı 15 kanal?
Şahin, AGB’ye karşı son çıkışında da, benzeri bir hata yaptı. Şahin, “TRT olarak biz oradan çıktığımızda AGB tartışılır hale gelir ki, bunu hiç kimse düzeltemez. Çok iddialı konuşuyorum. O açıdan AGB yönetiminin bunu mutlak suretle göz ardı etmemesi lazım. TRT olarak yarın ‘AGB’den ayrılıyoruz’ dediğimiz andan itibaren orada 3 - 5 kanalın dışında kimse kalmaz. TRT’den sonra en az 15 kanal sistemden çıkar” dedi.
İbrahim Şahin, ya AGB’nin reyting ölçümlerine iyi bakmıyor ya da şaka yapıyor olmalı. AGB, evrenindeki tüm kanalları ölçüyor ama sadece 12 televizyon abonesi olduğu için onlara servis veriyor.
Hal böyleyken, gerçekten çok merak ediyorum, İbrahim Şahin’in 15 kanalı nereden çıkardığını...
Aşık Veysel, Marşlar ve Zeki Müren
İşte TRT’nin umut bağladığı o projeler
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin aynı gün şöyle bir açıklama da yaptı:
“Reklamdan çıkmayı bile düşünüyorum ben. Tamamen reklamdan çıkılsın ama bunda bizim son yaptığımız anlaşmaların getirilerine bakarak hareket edeceğiz. Kalan Müzik’le bir anlaşma yaptık. Müzikten, CD’den, DVD’den, albümlerden elde edeceğimiz gelir ciddi anlamda bir alan teşkil ederse, biz reklamdan çıkarız...”
Şahin’in bu açıklamasından sonra tüm dikkatler Kalan Müzik’e çevrildi.
Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık’la konuşup, TRT ile ortaklaşa yaptıkları projeler hakkında bilgi aldım.
İlk proje ünlü ozan Aşık Veysel
Kalan Müzik - TRT işbirliğinin ilk ürünü “Aşık Veysel Belgeseli” olacak.
Hazırlanan CD ve DVD’ler, TRT’nin arşivlerinde unutulmuş tüm Aşık Veysel kayıtlarını ve görüntülerini gün ışığına çıkaracak. Kalan Müzik’in üzerinde çalıştığı bir diğer proje “Cumhuriyet Marşları”...
Hasan Saltık, izinleri zamanında alabilirlerse İstiklal Marşı başta olmak üzere tüm marşları bir albümde toplayıp 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda piyasaya çıkaracaklarını söyledi.
Kalan Müzik’in ilk etapta çıkarmayı planladığı bir diğer çalışma da Zeki Müren Belgeseli...
Hasan Saltık, TRT arşivlerindeki Zeki Müren’in ilk kayıtlarını ve görüntülerini bulup, ortaya çıkardıklarını söyledi.
Hasan Saltık’ın anlattığı üç proje de güzel... Ancak bu projelerden hiçbiri ticari değil, her biri prestij işi... Bu çalışmalar yapanlara kayda değer paralar kazandırmaz ama müthiş prestij kazandırır.
Müzik sektörü can çekişirken...
Ayrıca şöyle de bir gerçek var.
Müzik sektörü iflasa doğru koşar adımlarla gidiyor. İMÇ Plakçılar Çarşısı’nda yapımcılar artık sinek avlıyor.
Bir zamanlar yılda 40 - 50 milyon albüm satan müzik sektörününün bugün geldiği nokta ne biliyor musunuz?
Müzik sektörünün bir yılda aldığı bandrol toplamı 12 milyon civarında. Bunun yüzde 17’si de dini albümler için.
Yani müzik albümü satışlarından tüm sektörün yıllık kazancı 10 milyon YTL civarında. Şahin’in söylediğine göre TRT’nin yıllık reklam geliri 30 milyon YTL...
Yani, TRT, Kalan Müzik’le işbirliği yapıp çıkardığı albümlerle müzik sektörünün tüm pastasını eline geçirse bile nafile...
CD’ler, DVD’ler, TRT’yi kurtarmaz
Şahin hatırlamıyor olabilir. TRT de bir yığın albüm çıkardı. Muzaffer Sarısözen’den Nida Tüfekçi’ye Mükerrem Kemertaş’a kadar bir çok TRT sanatçısına albüm yaptı.
TRT onlardan para kazandı mı ki bu işlerden para bekliyor?
Denebilir ki, “Bu işin bir de DVD pazarı var”... Doğrudur... Ama orada da pasta belli.
Türkiye’de satışa sunulan onca yerli ve yabancı DVD’nin yıllık tirajı 6 milyonu bile bulmuyor. Bir DVD’den yapımcının kazandığı para ise ortalama 5 YTL civarında.
Yani oradan gelecek para, TRT’nin bir aylık giderini bile karşılayamaz.
TRT, umudunu iflasa giden müzik sektörüne bağlamışsa vay haline...