SANATÇIYA VEFA BUDUR

Yeşilçam’ın emektar oyuncularından Cem Erman’ın Adana’da öldüğünde cebinde
50 kuruş çıkması ve son yolculuğuna 15 kişi tarafından uğurlanmasının ardından ‘Adana Altın Koza Film Festivali’ni düzenleyenlerin bu yıl ‘Erkek Oyuncu Ödülü’nü onun adına vereceğini açıklamasını eleştirmiştim “Sanatçıya vefa böyle olmaz” diye.
Yaşarken hakkını teslim etmediğimiz insanların öldükten sonra heykelini dikseniz, adına ödül verseniz ne olacak?
İnsanlar yaşarken kıymetinin bilinmesi değil midir önemli olan?
Yeşilçam’ın emektar oyuncularından Parkan Özturan, hayli zamandır maddi ve manevi olarak zor durumda.
Çünkü yakalandığı şeker hastalığı yüzünden iki bacağını da kaybetti oyuncu.
Sevenlerinin Facebook’ta “Parkan Özturan’a destek olalım, moral verelim” diye kampanya başlattığı oyuncuya en büyük destek ‘Canan’ dizisinin yapımcısı Ata Türkoğlu’ndan geldi.
Türkoğlu, Partan Özturan’a Fox’ta yayınlanan ‘Canan’ dizisinde rol verdi.
Şeker hastalığı yüzünden daha önce bir bacağını kaybeden Özturan’ın, öteki bacağı da Almanya’da yapılan bir operasyonla kesilmişti.
O artık tekerlekli sandalyeye mahkum biri.
Ama isteyince o haldeki birine rol bulmak mümkün demek ki!
22’nci bölümden itibaren ‘Canan’ dizisinde ‘Kamil’ karakteriyle izleyicilerin karşısına çıkacak Özturan’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, yapımcı Ata Türkoğlu’nu da Yeşilçam’ın emektar oyuncusuna sahip çıktığı için kutluyorum.

NE KUŞ, NE DEVE, BU ‘TEŞ-ŞiK’ BiŞE!

Futbol Federasyonu’nun ‘şike ve teşvik’ konusunda verdiği karar çoğu insanı tatmin etmedi.
Neden mi?
Çünkü Federasyon, “Şike ve teşvik konusundaki kararımızı, iddianame ortaya çıktıktan, gizlilik kararı kalktıktan ve suçlananların savunmaları alındıktan sonra vereceğiz” dedi.
Birçok insanın, adı ‘şike’yle anılan takımları küme düşürmesini beklediği Federasyon’un bu karara varmasının sebebi de şu:
“Mevcut şartlarda kesin hüküm verilecek bilgi ve bulgulara rastlanmamış, kanaat oluşturulamamıştır. Bazı maçlarda şike ve teşvik primi iddiaları kapsamında adı geçen kişiler hakkında yeterli kanıt bulunmamaktadır.”
Kendilerine ulaşan belgelerin ‘yetersiz’ olduğuna kanaat getirip, nihai karar için iddianamenin ortaya çıkmasını bekleyen bir Federasyon’un ‘şike ve teşvik‘ operasyonunda tutuklanan ya da gözaltına alınıp serbest bırakılanların tümünü disiplin kuruluna sevk etmesi ‘yaman bir çelişki’ değil mi?
Federasyon yetkililerinin mahkemeden gelen 26 klasörde gördükleri demek ki ne ‘kuş’, ne ‘deve’, kararları gibi ‘Teş-Şik’ bişe!

FUNDA ARAR KASMA KENDiNi

Hastayım şu şarkıcıların sahne aldıkları mekanın reklamı için ayaküstü yaptıkları açıklamalara.
Sanırsın ‘Tosun’ firarda!
Casino’da sahne öncesi son bomba açıklama Funda Arar’dan geldi.
Şarkıcı, “Teoman müziği bıraktı, Ferhat Göçer de beş yıl sonra bırakacağını açıkladı” diye hatırlatan basın mensuplarına şu yanıtı verdi:
“Sanatçılar hep göz önünde oldukları için rahat hareket edemiyor. Müziği bırakma kararları bu sıkıntılardan bir kaçış olabilir. Düşünsenize ellerimizle rahat rahat balık bile yiyemiyoruz.”
Hangi ‘paralel evren’de yaşıyor Funda Arar?
Rahat ol sevgili Funda!
“İnsanlar ne der?” diye boş yere kendini kasma!
Aşka gelip kendilerini terasa atanlardan, eşini aldatırken “El alem performans görsün” diye ‘yatak odası’ kaydı yaptıranlarına kadar neler gördük biz bu dünyada!
Merak etme, bir ünlünün balığı çatalla değil de elle yerken görünmesi yadırganmaz, aksine, “O da benim gibi. Baksana balık yerken bile kasmıyor kendini, bandırdı balığa ellerini” diye takdir bile toplar.

‘DOĞUM iZNi’ DESENiZE ŞUNA!

Hürriyet Kelebek yazarı Cengiz Semercioğlu’nun köşesinde dün şöyle bir duyuru vardı:
“Cengiz Semercioğlu, babalık heyecanı yaşıyor. Kızı Pera’yı kucağına alan yeni baba yazılarına birkaç gün içinde başlayacak.”
Açık açık, “Arkadaşımız Cengiz Semercioğlu doğum iznine çıktı” desenize şuna.
Ne gerek var artık lafın belini bükmeye?
Devlet, baba olan çalışan erkeklere ‘doğum izni’ diye bir hak verdiğine göre dahası ne?
Bu vesileyle Semercioğlu ailesini tebrik ediyorum ve minik Pera’ya ailesiyle birlikte uzun bir ömür diliyorum.