Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yazı Bodrum’da geçirecek Şebnem Özinal-Şefik Öztek çiftiyle tatilde karşılaşınca bir akşam yemeğine davet ettiler bizi evlerine...
Torba’da deniz kenarında yazlıkları olmasına karşın yine Torba’da denize birkaç dakika mesafede bir köy evi tuttular...
Zeytin ağaçları arasında, bahçe içinde şirin bir ev...
Özinal, akşam yemeğindeki patlıcan, biber gibi malzemeleri kendi bostanlarından topladığını söyledi, ardından da eşi, “Gelin de size bostanımızı göstereyim” dedi.

Şebnem Özinal mutfak maharetini google’daki yemek tariflerine borçlu
Öztek çifti önde, biz arkada çıktık Torba’da bostan avına...
Öztek’in “İşte bizim bostanımız” dediği yer, toplasan 2- 3 metrekare bile değil...
Dedim, “Bostan” dediğiniz bu mudur yani? 2 salatalık, 3 domates, 4 biber, 5 patlıcan, iki bamya, birkaç fasulye fidesi... Burası bostandan çok bostanın “b”si...
Öztek hemen savunmaya geçti:
“Öyle küçük göründüğüne bakmayın, çok verimliler. Şebnem kaçtır yemekleri, salataları buradan toplayıp yapıyor. Acayip de lezzetliler...”
Malzemeleri “bahçe”den, tarifleri google’daki yemek tarifi sitelerinden oluşturduğu ‘yemek sepeti’nden (Şefik Öztek öyle söyledi) olan Şebnem Özinal’ın yemekleri gerçekten de lezzetliydi. Yemeğe Ferdi Özbeğen, Ali Poyrazoğlu ve Deniz Akkaya da davetliydi.
Özbeğen saatinde geldi, Poyrazoğlu ise rötarlı...
Akkaya, İstanbul’dan sevgilisi geldiği için ev sahiplerinden izin istedi.
Poyrazoğlu gelirken eli boş gelmedi.
Poyrazoğlu’nun getirdiği bir tencere yaprak sarma, onun aşçılık konusunda da ne denli maharetli olduğunu ortaya koydu. Her biri makineden çıkmışçasına sigara kadar inceydi.

Akan, Aziz ve Kayabaş okeye dördüncü arıyor 
Yemek boyunca laf lafı açtı, Özbeğen ve Poyrazoğlu bizi, şov dünyasının bilinmeyenlerine doğru keyifli bir yolculuğa çıkardı.
Poyrazoğlu, her renkli anıya, “Bu of the record” diye başladığı için anlattıkları haliyle aramızda kaldı.
Ancak Poyrazoğlu, anlattıklarından bir kısmının sonbaharda çıkacak anı kitabında yer verdiğini söyledi. Çıkınca bakacağım, o anılar gerçek isimleriyle ve aynı lezzette o kitapta yer alacak mı?
Tiyatrocu Tuncay Özinal’ı Bodrum’da misafir eden Poyrazoğlu, arkadaşının ha bire oyun oynamaya gitmesinden dert yandı. Poyrazoğlu, “Bunları yazabilirsin” deyip şunları söyledi:
“Böylesine oyun hastası bir grup insan var burada... Mıknatıs gibi hemen birbirlerini çekiyorlar. Bizim Tuncay da gelir gelmez hemen buldu onları. Aralarında Akrep Nalan’ın da olduğu bir ekiple akşama kadar okey oynuyorlar. Bizim Bülent Kayabaş da öyle... Tarık Akan, Rutkay Aziz, Bülent Kayabaş ve birileri daha var o ekipte. Kalkar kalkmaz denizin kenarına kurdukları masada okeye başlıyorlar, gece yatana kadar oyun oynuyorlar. Sonra da İstanbul’a gidince yazı Bodrum’da geçirdik diye hava atıyorlar. Adamlar bir yaz Bodrum’da kalıyorlar ama denize girmeden İstanbul’a dönüyorlar. Allah’tan bir Tarık var aralarında ara sıra da olsa denize gidip sörf yapan...”

Şebnem Özinal mutfak maharetini google’daki yemek tariflerine borçlu
‘Mossad Gizli Tarihi’ndeki Diana’nın ölüm yolculuğu

Şu sıralar Mossad’ın tarihini anlatan ilginç bir kitap okuyorum.
Selim Yeniçeri’nin çevirisiyle Koridor’dan çıkan kitabın yazarı Gordon Thomas.
“Gideon’un Casusları/ Mossad Gizli Tarihi” adlı kitap, 1997 yılında Diana ile sevgilisi Dodi El Fayed’in Paris’te geçirdikleri trafik kazasında hayatlarını kaybetmelerinde İsrail’in Mossad’ından Amerikan CIA’sine, İngiliz MI6’sından ve Fransız istihbaratına kadar çeşitli ülkelerin istihbarat elemanlarının ne denli payı olduğunu gözler önüne seriyor.
“Mossad’ın Gizli Tarihi”ni yazabilmek için 2.5 yılda 100’den fazla ajanla ve gizli istihbarat yöneticisiyle -ki bunların arasında Mehmet Ali Ağca da var- görüşen Gordon Thomas’ın yazdığı şu satırlar bile aslında çok şey anlatan türden:
“Mossad, çiftin ölümünden önce Paris’te kendi adamlarının yanı sıra dört MI6 ajanının da bulunduğunu keşfetti. İlk hafta İngiliz Büyükelçiliği’nde kalmışlar, daha sonra Ritz Oteli yakınlarındaki kiralık bir apartman dairesine yerleşmişlerdi. Ekipten biri, Diana ve Dodi’nin ölümlerinden dört gün önce otel suitinde kendisi kalmıştı.
Mossad raporu, 14 - 15 Ağustos 1997 tarihlerinde bir CIA ekibinin de şehre geldiğini ortaya koydu. Ekip, bir süredir Diana’yı takip ediyor, birçoğu Birleşik Devletler merkezli mayın üreticilerine karşı saldırılarla ilgili raporlar hazırlıyordu. Mossad’ın soruşturma raporları, Diana ve Dodi’nin ölümünden sonra çeşitli istihbarat servislerinin nasıl aceleyle Paris’ten ayrıldığını da göstermektedir.”
Kitapta Fransız istihbaratının da Diana ve Dodi’yi uydudan takip edip, kaydettiği konuşmalarını MI6 ve CIA ile paylaştığına dair bilgiler de var.
Yazarın kitaba Diana ile Dodi El Fayed’in öldüğü kazayla giriş yapmasının sebebi de, o kazada Mercedes otomobili kullanan Henri Paul.
Çünkü bu kaza, İsrail’in dünyaca ünlü işadamlarının konaklayıp, görüşmeler yaptığı Ritz Oteli’nden düzenli bilgi alabilmek için otelin güvenlik müdürü Henri Paul’ü Mossad muhbiri yapmak üzereyken oldu.
Ritz’in güvenlik müdürü ile paparazziler arasındaki karşılıklı menfaat ilişkisini de ortaya koyan bu kitap bir yandan da, dünyanın büyük devletlerinin nasıl “büyük” olduklarını da anlatıyor.