Türkiye’nin en çok güvendiği ünlü kadın, kitabını tamamladı, geriye son rötuşlar ve baskı kaldı. Şarkıcının kitabı, 8 Mart ‘Dünya Kadınlar Günü’nde piyasada olacak
Son yıllarda araştırma şirketlerinin yaptıkları ‘Türkiye’nin en güvenilir kadını’ ya da ‘rol model’ anketlerinden çoğunlukla ‘bir numara’ çıkan Seda Sayan, ‘pek yakında’ bilinmeyen yönünü daha ortaya çıkaracak.
Seda Sayan, 2011’in ilk çeyreğinde ‘kitap yazan ünlüler kervanı’na katılacak.
Seda Sayan’ın çıkaracağı kitabın adı henüz netleşmedi.
Bir dönem ‘Seda’ adında dergi çıkaran ve gazetelerde köşe hazırlayan Sayan’ın kitabının içeriğine dair öğrenebildiğim şey şu:
Kitapta hayata dair her şey olacak.
Seda Sayan’ın yazdığı kitabın adını ve içinde neler olacağını öğrenemedim.
Ancak Sayan’ın kitabının çıkış tarihi olarak kadınlar için çok özel bir günü seçmesi, bazı şeylerin habercisi.
Çünkü Seda Sayan, ilk kitabını 8 Mart’ta yani ‘Dünya Kadınlar Günü’nde çıkaracak.
“Kadırgalı Seda, ne anlar kitaptan?” diyenler olabilir.
Vereceğim bu bilgi, böyle düşünenlerin fikrini değiştirir mi bilemem, ama şu kadarını söyleyeyim.
Seda Sayan, ilk kitabını alanlarında uzman olanlardan destek alarak yazdı.
Türkiye’nin en çok güvendiği ünlü kadın, kitabını tamamladı, geriye son rötuşlar ve baskısı kaldı.
BU ‘KAFA’YLA NEREYE SILA?
Büyük şehirlerde yaşayanların ortaktır çoğu sorunları.
Metropollerin trafiği bile başlı başına derttir.
Bir yerden bir yere gitmek için bindiğiniz toplu taşıtlardan genellikle hırpalanmış bir şekilde inersiniz.
İstediğiniz yere ulaştığınız için değil, bindiğiniz toplu taşıttan sağ salim ulaştığınız için dua edersiniz.
Özel otomobilinizle bir yerden bir yere gitmeye kalktığınızda ise daha vahim bir tablo çıkar karşınıza.
Yoğun trafiği ‘makas atarak’ aşanlar, ‘arıza şeridi’ni babasından miras bir yol gibi tam gaz kullananlar ya da otomobillerinin tepelerine yerleştirdikleri ‘mavi lamba’larla diğer sürücüleri enayi yerine koyup gaza basanlar, otomobil sürdüğünü unutup cep telefonlarıyla konuşmaya dalanlar ve ‘çarpışan otolar’ arasından bir yerinizi çizdirmeden hedeflediğiniz yere gidebilirseniz, ‘günün şanslısı’ olarak ilan edebilirsiniz kendinizi.
Hangimiz şikayetçi değiliz, yaşadığımız şehrin üstümüze üstümüze gelmesinden.
Hangimiz bıkmadık cep telefonun üzerimizde kurduğu esaretten.
Hangimiz memnunuz belediyelerin, birilerine para kazandırmak için ha bire değiştirtmesine rağmen her yağmur sonrası attığımız adımda üstümüze çamurlu su püskürten kaldırım taşlarında yürümekten.
Hangimiz şikayetçi değiliz, üç günlük dünyaya kök salacakmış gibi delicesine çalışmaktan.
Hayatın tadını çıkarmak varken, bilerek ya da farkına varmadan hayatımızı çekilmez hale getirdiğimizde, alıp başını gitmek, firar etmek gelmez mi içinizden?
Gelir, ama yapamayız.
Hayatı çekilmez hale getiren her şeyden uzakta dingin bir yaşam.
Hayali bile güzel, ama hayal olduğu için güzel.
Müzik dünyasının son kadın starı Sıla, yaşadıkları hayattan ve şehirden firar etmek isteyip de bunu yapamayanları bam telinden yakalayan bir şarkı yaptı.
Adı gibi ‘Kafa’ bir şarkı.
Aşkı, işi, ihtirası, malı mülkü bırakıp, cep telefonunu kapatıp firar edemiyor olabilirsiniz.
O zaman size Sıla’nın ‘Konuşmadığımız Şeyler Var’ adlı üçüncü solo albümündeki ‘Kafa’ şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim. Ardından da albümün son şarkısı olan ‘Vur Kadehi Usta’ iyi gider.
KAFA
Aşkıydı işiydi
İhtirası düşüydü
Yere batsın faturası
Malı mülkü
Bağlasalar durmam
Kaşıydı gözüydü
İntikamın gücüydü
Ayıp denen bir şey var ya
Hasbinallah
Ağlasalar durmam
İnsanım insan
Hadi kalk gidelim hemen şu anda
Kapa telefonunu bulamasın arayan da
Açarız radyoyu yol nereye biz oraya
İyi gelmez mi hiç deniz havası
Bir göz oda bulur sokarız başımızı
Bir de koyarız iki kadeh
Kafa nereye biz oraya
Aşkına da işine de
Viran olmuş düşüne de
Yerli yersiz sözüme de
Dövmediğim dizime de
Pişmanım pişman
EĞiTiMLERi AYNI, AMA iŞ AHLAKLARI FARKLI!
Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Başkanı Boğaziçi Üniversitesi İşletme mezunu Vedat Akgiray, iki yıllık görev süresi içinde dört kişi için insider trading ya da manipülasyon davası açtığını, bunlardan ikisinin okul arkadaşı çıktığını açıklamış.
Akgiray’la okul arkadaşlarının eğitimleri aynı, ama anlaşılan ‘iş ahlakları’ farklı.
İşletme fakültelerinde zorunlu ‘iş ahlakı’ dersi olsaydı, acaba Akgiray’ın arkadaşları aynı suçları yine de işler miydi?