2006’nın son günleriydi... “Binbir Gece” dizisi Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşmüştü.
Dizide, şirketin patronunun, şirketin yeni ve güzel mimarına yaptığı “çirkin teklif” günlerce konuşulmuştu.
Neydi o teklif?
Patron “Onur”un şirketlerinin yeni elemanı güzel “Şehrazat”la aşka, “Şehrazat”ın da çocuğunu ameliyat ettirebilmek için 150 bin dolara ihtiyacı vardı.
“Şehrazat”, 150 bin dolar karşılığında bir gecelik aşka evet deyince Türkiye’de olay olmuştu.
“Şehrazat” daha sonra, “Onur”un yeniden bir aşk gecesi için teklif ettiği 300 bin dolara da “Hayır” diyerek seyircilerin bir kısmına kendini affettirmişti.
“Binbir Gece”nin “Şehrazat”ı Bergüzar Korel ile Tan Sağtürk’ün evliliğe giden aşklarının niye bittiğine ilişkin şimdiye kadar birçok sebep ortaya atıldı.
Beni en çok düşündüren ise son iddia oldu.
Sema Denker’in haberine göre Korel, acil ödemeleri için 6 bin YTL’ye ihtiyaç duymuş.
Korel de bu parayı sevgilisinden istemiş.
Tan Sağtürk, “Param yok” deyince de Korel, “Binbir Gece”nin “Onur”u Halit Ergenç’in kapısını çalmış ve bu parayı ondan almış.
“Binbir Gece” dizisinde “Onur”un bir gece için önce 150 bin, sonra 300 bin doları gözden çıkardığı “Şehrazat”ı oynayan kızından damat adayının 6 bin YTL’yi esirgediğini öğrenen anne Hülya Darcan, küplere binmiş ve yılın aşkı da bitmiş.
Olacak şey mi?
Bu kavga bitmezFikret Hakan’ın bir süre önce Kanaltürk’teki “Orada Neler Oluyor”da Halil Ergün içen söylediklerine, ünlü oyuncunun birkaç satırlık yanıtını geçen hafta bu köşede yer vermiştim.
O yazı üzerine Fikret Hakan bana bir e-posta gönderdi, “Cevap hakkımı kullanmak istiyorum” diye...
Mail kutuma bakamadan Fikret Hakan’dan bir e-posta daha geldi. Aramamı beklemedi, ek’li dosyada Halil Ergün’e bir cevap gönderdi.
Fikret Hakan şunları yazdı Halil Ergün’e hitaben:
“Okuduğumdan anladığım kadarıyla Halil(*) Ergün ya söylediklerine kesinlikle inanan bir yapıya girmiş ya da olayları karıştıran bir yorgunluğun içinde.
Çünkü:
Ben sinemadan hiç uzaklaşmadım. 1958 - 1960 askerlik dönemimde bile, izin için geldiğimde ‘Öldür Beni’ filmini yaptım. Daha sonra 1978 - 1980 seks filmleri kepazeliğinde teknemle Marmaris’te taşımacılık, günlük gezi işleri yaptım. O dönemde bile ‘Yuvanın Bekçileri’ ve ‘Bir Günün Hikayesi’ adlı filmleri çevirdim.
Unutmuş... Arada bir bana başvurur, sinema ve oyunculukla ilgili çıkmazlarına yardımcı olmamı isterdi. Bilebildiğim kadar açıklama yapardım. Birçok yıllar aynı zamanlarda çalıştık.
Belki de beni, sinemayı çok erken bırakan değerli oyuncu arkadaşımız Ahmet Mekin ile karıştırıyor. Belleğini iyi bir yoklasın.
Hangi durumda olursa olsun bir doktora gitmeli.
Yorum fukaralığına gelince:
Çağdaşı birçok oyuncu namzedi dururken, Yılmaz’dan (Güney) ve benden sonra en çok aranan oyuncu diye anılmasından gurur duymalı.
Çağdaşı o çocukların hiçbiri bugün yok, ama Halil Ergün var.
Bence sussun artık. Konuştukça gerçek dışı sözlere başvuruyor. Her ustalaşmış aktörün aynı zamanda iyi bir okuma yorumcusu olabileceğini kim söyledi ki? Okuduğunu anlamak başka bir yetenek.
Şimdi ne mesleksel yönden kıdemli olduğum için, ne de yaşça büyük olduğum için -bunlara sığınarak- benden özür dilemesini istiyorum. Böylesine demagojik bir ucuzluğa sığınmam. Salt haklı olduğum için beklentim var.
Ya da sussun. Aynı yere geçer.
Şimdi çok başarılı bir dizinin baş oyuncusu. Yürekten kutlarım! Yeşilçamlı oyuncuların başarılarını çekemeyenler yoğun. Onlara malzeme olmamalı. Herkes sağlıkla dosta-düşmana karşı işini yapsın. Sevgiyle kalın. Hoşçakalın.
(*) Aslı Halil değil ‘Halîl’. Arapça kökenli bir sıfat sözcük. Evet, Halîl: Candan dost, içten, samimi demek. Bu sana uymalı Halîl.”
Aslında bu köşede benim yazdıklarım, Fikret Hakan’ın iddialarına Halil Ergün’ün verdiği yanıtlardan ibaretti.
Fikret Hakan’a cevap hakkı doğuracak bir durum yoktu ortada.
Çünkü Hakan’ın canlı yayında söylediklerine karşı bir şeyler söyleme sırası Halil Ergün’deydi.
Ama Fikret Hakan’ın yazdıklarından anlıyorum ki bu kavga hiç bitmeyecek gibi.
Ansiklopedi de yanlış yazarsa!Bu arada Halil Ergün’le ilgili de bir düzeltme yapmam gerekli. O yazıda Fikret Hakan ve Halil Ergün’ün sinematografilerini Türk Sinema Sanatçıları Ansiklopedisi’nden alıp yazdım. Halil Ergün aradı ve “Biliyor musun? O ansiklopedide sinemaya başladığım film olarak gösterilen ‘Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri’nde hiç oynamadım. O yıllarda ben fakültede öğrenciydim. Ben sinemaya 1975’te ‘İzin’ filmiyle başladım” dedi.
Bu vesileyle ansiklopedideki bir yanlışı düzeltmiş olalım.