61’incisi İsveç’te yapılan Eurovision Şarkı Yarışması, herkese bir kez daha gösterdi ki, dili evrensel olan müzik önemli.
Eurovision Şarkı Yarışması, sadece aşk şarkılarının arenası, ‘lay lay lom’ yeri değil, aynı zamanda insanların yaşadıkları dramları dünyaya anlatabildikleri en ideal platform...
Ukrayna adına yarışan Jamala (Cemile) Türkçe nakaratında “Yaşlığıma toyalmadım, men bu yerde yaşalmadım” sözlerinin yer aldığı “1944” adlı şarkıyla neyi anlattı?
Büyükannesiyle Kırım Tatarlarının yaşadığı trajediyi...
Düne kadar Rusların Kırım Türklerine yaptıklarından bihaber olanlar, bu trajediye daha fazla sessiz kalamadı ve Jamala’yı birinci seçti.
TRT, oylamadaki adaletsizliği bahane edip Eurovision Şarkı Yarışması’nı protestoya devam edeceğine, seneye şöyle bir şey yapsa nasıl olur acaba?
Beş yıldır Suriye’de devam eden savaş nedeniyle milyonlarca insan ülkelerini terk etti.
Suriyeli mültecilerden 3 milyondan fazlasına Türkiye kucak açtı, ama başta AB ülkeleri olmak üzere “çağdaş dünya” bu drama kayıtsız kaldı.
Türkiye seneye, müzik eğitimi almış Suriyelilerden birini veya birkaçını seçse, bu insanların yaşadıkları dramı, Jamala gibi dünyaya anlatacak bir şarkı hazırlatıp Eurovision’a gönderse fena mı olur?
Ukrayna adına yarışan Jamala’nın söylediği “1944” şarkısının birinci seçilmesi gösterdi ki, Eurovision’da oy kullanan kitlenin Avrupalı siyasetçiler gibi, gözleri kör, kulakları sağır, vicdanları mühürlü değil.
Müziğin dili evrenselse ve bazen müzik diplomasiden daha etkiliyse Türkiye, seneye Eurovision’da bunu test etmeye değmez mi?
SİBEL CAN’LA ANNESİNİN ARASINDA 5 YAŞ FARK VAR
Sibel Can, 31 yıl önce sahneye çıkabilmek için 6 yıl büyütmüştü yaşını. Şimdi normal yaşına dönmek için bir dava açtı.
Duruşmada tanıklık yapan Sibel Can’ın dayısı Ünal Babacan hakime, “Davacı 1970 doğumludur. Sahneye çıkması için ailesi doğum yılını 1964 olarak düzeltti” deyince hakim isyan etmiş:
“Sibel Can’ın annesiyle arasında beş yaş fark var. Yıllar önce bu nasıl düzeltme olmuş?”
Burası Türkiye.
Burada yasalar, bizim gibi sıradan insanları bağlar.
Bu ülkede sağlam torpiliniz, nüfuzlu bir çevreniz varsa, sizin istediğiniz gibi eğilip bükülür yasalar!
Boşuna dememişler, “Adamına göre yasa, gözünü sevdiğim Anayasa” diye...
Sibel Can’ın içkili gazinoda sahneye çıkabilmesi için bir günde 6 yaş birden büyütülmesi kararı öyle...
O gün, o karara imza atan hakim, “Böyle şey olur mu? Annesi 4 yaşında hamile kalıp, 5 yaşında mı doğurdu bu kızı?” demediyse “hatırı sayılır” bir sebebi olmalı değil mi?
Bu olay; “Eşref Paşalılar” filminde, cami cemaatinden birinin yeni gelen imama yönelttiği bir soruyu getirdi aklıma. Filmdeki cemaatten bir zat, şunu sormuştu imama:
“Abdulkadir Geylani Hazretlerinin annesinden evvel doğduğu söyleniyor. Bu nasıl oluyor hocam?”
31 yıl önce bu karar bile başlı başına bir skandal, ama Allah’tan o hakim, annesinden önce dünyaya getirmedi Sibel Can’ı...
GÜNÜN SÖZÜ
Bugünkü kanunlar büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerin de takılıp kaldığı bir örümcek ağı gibidir. (Honore de Balzac)