‘+18’ dizisinin yapımcısı Seray Sever “Senaristimiz, iki dizi arasındaki benzerlikleri benim isteğimle kattı diziye, ama bu haftadan itibaren bizim dizimiz bambaşka bir yere doğru gidecek” dedi
Seray Sever’in bu yanını seviyorum... Lafı eveleyip, gevelemiyor. Doğrusu neyse onu söylüyor.
Sever’in şirketi Zodyak Yapım adına Show TV’ye çektiği ‘+ 18’ adlı gençlik ve komedi dizisinin ilk bölümü ile Amerika’nın olay yaratan dizilerinden ‘Friends’ arasındaki benzerlikleri yazmıştım dün.
‘Seray’ın dizisi tanıdık çıktı’ başlıklı yazımı, “Seray Sever’in ve ‘+ 18’ dizisinin senaristinin verecekleri yanıtlar olmalı bu duruma” diye noktalamıştım.
Yazıyı okur okumaz hemen aradı Seray Sever...
Şimdiye kadar Türkiye’de çekilen birçok yerli dizinin yabancı dizilerden nasıl izler taşıdığını isimlerini vererek anlatan Seray Sever, ‘+ 18’in ilk bölümü ile ‘Friends’ dizisi arasında ciddi benzerlikler olduğunu da itiraf etti. Seray Sever, “Keşke ‘Friends’ gibi bir dizi de biz yapabilsek? ‘Friends’ benim çok sevdiğim bir diziydi. Senaristimiz, iki dizi arasındaki benzerlikleri benim isteğimle kattı diziye, ama izle, bak... Bu haftadan itibaren bizim dizimiz bambaşka bir yere doğru gidecek” dedi.
İzleyip, göreceğiz...
FRAGMANI REKOR KIRDI, AMA FİLMİ GİŞE YAPMADI
Bir filmin fragmanının internette ‘tıklanma rekoru’ kırması, o filmin gişede çok iyi iş yapacağının habercisi midir?
İnternette insanların fragmanına gösterdiği ilgi kadar, gişede iyi iş yapan filmler de oldu, internette ‘tıklanma rekoru’ kırmasına karşın gişede hayal kırıklığı yaratanlar da...
Demek oluyor ki, bir filmin fragmanını internette izleyenlerin sinema salonlarına gidişi garanti değil. Merak edip filmin fragmanını ‘tık’layıp izliyor, ama sinemaya gidip o filmi izlemiyor.
Bunun iki sebebi olabilir.
Birincisi yapılan filmi beğenmemiştir.
Filmi beğendiği halde onu izlemek için sinemaya gitmiyorsa bu da demektir ki ‘korsan’ını bekliyor.
O zaman internetteki bu ‘tıklanma rekoru’nu, o filmin sinemalarda ne kadar iş yapabileceğine dair tahminde veri olarak kullanmak sakıncalı. “Filmimizin fragmanı internette şu kadar günde şu kadar tıklandı” diye hava basmak da öyle.
Şahin K., Nuri Alço, Coşkun Göğen ve Sevtap Parman’ın başrollerini paylaştığı ‘Günah Keçisi’ adlı bir film çekti.
‘Günah Keçisi’nin fragmanının ‘tıklanma rekoru’ kırdığına dair bir yığın haber var internette.
‘Günah Keçisi’ 21 Ocak’ta vizyona girdi.
100 kopya olarak vizyona giren ‘Günah Keçisi’ni ilk hafta kaç kişi izledi biliyor musunuz?
40 bin 887 kişi...
TÜRKiYE’DE ÖDÜLE LAYIK RADYOCU KALMADI MI?
Çağdaş Gazeteciler Derneği, 2010 yılının en başarılı gazetecilerini seçti. ÇGD, ‘563 ürün’ arasında yaptığı değerlendirmede 16 branşta ‘Yılın en iyileri’ olarak ödüllendirdi.
ÇGD’nin ödüle layık gördüğü meslektaşlarımı kutluyor ve bu vesileyle derneğin üç branşta ‘ödüle layık eser’ bulamamasına da dikkat çekmek istiyorum.
Ödüle layık eserin bulunamadığı branşlar hangileri mi?
‘İnceleme Araştırma’, ‘Karikatür’ ve ‘Radyo programı’...
Türkiye’de yüzlerce radyo var, o radyolarda program yapan binlerce radyocu var.
Hal böyleyken ÇGD’nin ‘Radyo Programı’ kategorisinde ‘Ödüle layık eser’ bulamaması garip değil mi?
Aynı şekilde medyada insana ve zamana yatırım isteyen ‘İnceleme Araştırma’ kategorisinde ödül verilecek bir ‘ürün’ bulunamamış olması da düşündürücü.
‘ARAŞTIRMACI GAZETECİLİK’ Mİ DEDİNİZ?
Geride bıraktığımız hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), il il Türkiye’nin nüfusunu açıkladı. TÜİK’in açıkladığı rakamlar arasında Türkiye’nin iller bazında yeni nüfusu yoktu. Hangi ilde erkek nüfusun ne kadar, kadınların ne kadar olduğuna dair ayrıntılar da vardı, yaş gruplarına göre Türkiye’nin nüfus yapısı da.
TÜİK’in açıkladığı bu rakamlar haberciler için aslında işlenmemiş ham maden gibiydi.
Merakla bekledim, acaba medyadan ilk kim keşfedip, işlemeye başlayacak bu zengin madeni diye.
Dün bu konudaki ilk haberi Habertürk’te gördüm.
Türkiye’de hangi illerde kadın nüfusunun daha çok, hangi illerde erkekler daha fazla olduğuna dikkat çeken ilk haberi kim yaptı biliyor musunuz?
Ajans Habertürk’ün (AHT) Diyarbakır muhabiri Ahmet Yukuş.
Medyanın merkezi İstanbul, ama TÜİK’in madenini işleyen ilk ‘araştırmacı gazeteci’ Diyarbakır’dan çıktı. Kutluyorum kendisini.
Şimdi anladınız mı, ÇGD’nin 2010 yılında ‘İnceleme Araştırma’ dalında niye ödüle değer bir eser bulamadığını.