Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cuma akşamı Kuruçeşme Arena’daki konseri, Sezen Aksu için sezonun son konseriydi... Konserin son dakikalarında öğrendik “Minik Serçe” hayranlarını üzecek haberi... Aksu, konserin son dakikalarında, birkaç yıl sahnelere ara verip, dinleneceğini, evinin bahçesinde domates yetiştireceğini söyledi.
Sezen Aksu, şov dünyasının bazı yıldızları gibi “laf olsun torba dolsun” türünden açıklamalar yaparak suni gündemler yaratan biri değil. Böyle bir şey söylediğine göre belli ki ciddi.
Onca “kudurmuş” hayranına, içindeki dinleyicileriyle şakalaşıp kurtlarını dökme isteğine rağmen Sezen, bu kararını hayata geçirebilir mi?
İmajı zedelememek için milyonlarca dolarlık reklam tekliflerini elinin tersiyle iten Sezen, konserlerinin bu denli ilgi gördüğü bir dönemde de sahnelere pekâlâ ara verebilir.
Çünkü o “Deli Sezen”! O nedenle derhal “Bırakma bizi Sezen” diye bir kampanya başlatmalı ve “Deli kız”, “akıllı olmaya” çağrılmalı!
Aksu’yu koskoca bir yazın sıcağında dinlemek varken, serin bir sonbahar akşamı konseri nasip oldu bize. Dinleyicilerin üşümemek için kalın giysilerle geldiği Kuruçeşme Arena’da Sezen, straplez bir kıyafetle çıktı sahneye ve her zamanki gibi vantilatörleri yerleştirdi önüne... Bizi ısıran Boğaz’ın serin havası Aksu’nun ateşini söndürmemiş olacak ki, konser boyunca dört vantilatör ha bire rüzgâr estirdi üstüne! Aksu’nun 33 şarkı söylediği konserde kendisine eşlik eden 33 kişilik Ladies Gentlemen Müzikal Topluluğu’nun senkronize el kol hareketleri izlenmeye değerdi.

Sezen’i moralsiz gördüm

Sezen bana o gece çok keyifsiz geldi. Yaptığı sahnelere ara açıklamasında bu moralsizliğin etkisi var mıydı bilemem, ama ilk yedi şarkısını hiç konuşmadan yorumladı, konserin ilerleyen bölümlerinde açıldı. Bazı şarkılarının nakaratlarında susup vokal için dinleyicilerine pas atan Sezen, 5 bin kişilik koro şarkının tamamını söylemeye kalkınca, “İzin verin, ucundan azıcık da ben söyleyeyim” deyip duruma müdahale bile etti.
24.00’te konserini bitirip kulise geçen Aksu, yoğun istek üzerine tekrar sahneye geldi ve koro eşliğinde “Arkadaş” şarkısını seslendirip, sevenlerine veda etti.

Haberin Devamı

Kadın sürücüyü Taksim’de linç edeceklerdi!
Anlatacağım bu olay İstanbul’un varoşlarında meydana gelmedi... İstanbul’un göbeğinde Taksim’de oldu... İstiklâl Caddesi ile Sıraselviler’i birleştiren Meşelik Sokak’taki Tadım’da oturdum, öğle yemeği yiyeceğim. Siparişi verdim. O arada sokakta bir patırtı gürültü koptu. Mesele de şu:
Bir minibüs, lokantaya malzeme bırakmak için yolun ortasında durunca, arkasında kuyruk oluştu.
Kuyruktaki üçüncü otomobil olan taksinin şoförü, önündeki kadın sürücüye, “Yürüsene? Ne bekliyorsun?” diye bağırmaya başladı. O da, “Kör müsün? Yol var mı ki gideyim?” diye yanıt verince tartışma alevlendi. Taksici, kadın sürücüyü dövmek için yanına gitti. Kadın cam ve kapıları kapatınca taksici, otomobilini tekmelemeye başladı. Taksici attığı tekmelerle, otomobilin kapılarını göçertti.
İnsanlar, taksiciyi kadının yanından uzaklaştırırken minibüs de yolu açıp kaçtı.
Otomobilinde ve ruhunda oluşan hasarların bedelini taksiciye ödetmek isteyen kadın hemen telefona sarılıp polisi aradı ve beklemeye başladı. Bu durum, kuyrukta bekleyenleri de o taksici gibi birden bire “şehir magandası” yaptı. Onlar da peş peşe gelip kadın sürücüye bağırmaya başladı.
Taksicilerin dayanışmasını anlarım... Ama o gün orada aklımın almadığı şeyler de oldu. Şehrin göbeğinde saldırıya uğrayan hemcinslerine sahip çıkacakları yerde ona bağırıp, camına vuran kadınların yaptığı “şehir magandası”nınki kadar çirkindi.
Baktık olacak gibi değil, dakikalar geçiyor, polis bir türlü gelmiyor, zavallı kadına tepki gittikçe artıyor, birkaç arkadaş gidip “koruma çemberi” oluşturduk kadının etrafında.
Geç de olsa polisler geldi ve tarafları alıp karakola götürdü.
Oysa o gün orada, karakola götürülmesi gereken 10’a yakın “şehir magandası” kadın ve erkek daha vardı. Ama onlar ellerini, kollarını sallayarak dağıldılar Taksim sokaklarına...