Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Demet Akalın, plaj şıklığını neye borçlu olduğunu açıklarken itiraf etmişti, bir firma ve bir de modacının kendisine yaz için kıyafet sponsoru olduklarını ve giyeceği bikinilerle mayoları, daha karpuz kabuğu denize düşmeden teslim ettiklerini...
Akşam gazetesinde yer alan bir haberden anlıyoruz ki Bengü’nün plaj kıyafetleri de Demet Akalın gibi sponsordan...
Üstelik Bengü, şirketin kendisine verdiği 20 bikini yerine başka bir firmanın puantiyeli bikinisiyle objektiflere yakalanınca sponsora karşı kalmış zor durumda...
Demet Akalın ve Bengü gibi bir konserden bir mayo mağazası satın alacak kadar para kazanan şarkıcılar, niye böyle bir şey yapar?
Demet Akalın ve Bengü gibi şarkıcıların, marka değerlerini, isimlerini 15-20 bikiniye indirgemeleri akıl kârı bir şey mi?

Haberin Devamı
Sezen’le sizin aranızda kocaman bir fark var
Demet Akalın ve Bengü gibi müziğin genç yıldızlarının, büyüklerini örnek alması, biraz “büyük lafı” dinlemesi gerekmez mi? Örneğin Sezen Aksu...
Konserinde hayranlarının, binlerce insan arasından sahnedeki “Minik Serçe”ye sesini duyurabilmek için avazları çıktığı kadar bağırıp, “Seni seviyoruz” diye haykırmalarına nasıl bir karşılık veriyor Sezen?
“Sırf bu yüzden ne paralar kaçıyor...”
Sezen Aksu, her fırsatta insanlarda kendine karşı olan bu güveni zedelememek için korka korka yaşadığını ve reklam tekliflerini niye reddettiğini anlatıyor: “Sizinle oluşan bu özel ilişkimden sonra ben nasıl bir mamulü elime alıp size bunu alın diyeyim.”
Sezen Aksu, marka değerini, oğlu Mithat Can’a “Anne böyle bir rakam reddedilir mi?” dedirtecek kadar paraya bile tahvil etmiyor.
Öyle 20 parça mayo ya da bikini de değil Sezen Aksu’nun elinin tersiyle ittiği...
Sezen Aksu’nun, bunca yıllık meslek hayatı boyunca sevenlerle oluşan güven ilişkisini zedelememek için reddettiği reklam parası ne kadar biliyor musun?
Tam 10 milyon dolar...
Demet’le Bengü, bedava bikinilerle medyada yer aldıkları ölçüde o sponsorlardan “gizli reklam” parası alıyorsa o başka!
O zaman ya bu işten kullandığınız medyaya pay vereceksiniz ya da ceza olarak her konserinizde Ceza’nın “Fark Var” şarkısının sözlerini değiştirip, “Sezen’le benim aramda kocaman bir fark var” diyeceksiniz...
Sezen Aksu ile Demet ve Bengü arasında “müzik adına yarattıkları katma değer” bakımından elbette ki çok fark var...
Benim kastettiğim o değil, “anlayış farkı”...
Demet Akalın’ı da, Bengü’yü de severim...
O nedenledir ki, böyle küçük düşünerek değil, Sezen Aksu gibi büyük düşünerek müzik dünyasında kalıcı olabileceklerini onlara hatırlatmak istedim.

Davut, bu kafayla David olsa ne fayda?
“Kopalım Bari” adlı bir albüm çıkaran Davut Güloğlu’nun gerçekten de insanı “koparan” bir söyleşisini okudum... Güloğlu, söyleşinin bir yerinde şöyle bir laf etti: “Fransız kadınları seksi bulduğum için oğlum Saint Joseph’te okuyor. Fransız kadınları çok romantik ve seksi buluyorum.”
Güloğlu, o söyleşinin bir yerinde de şöyle dert yandı:
“Adım Davut değil de David olsaydı bana burada çok daha fazla saygı duyulurdu. Çok farklı bir yerde olurdum.”
Güloğlu’nun adı Davut değil de David olsaydı, böyle saçma sapan bir açıklama yapar mıydı?
David, Davut gibi hayata sadece “seks penceresi”nden bakıp, oğlunu vereceği okulda, “romantik ve seksi kadınlar” olup olmadığına değil, orada iyi eğitim verilip, verilmediğine bakardı.
David hiç değilse insanların saygın olup  olmadıklarını belirleyen etkenlerin isimlerinden ya da milliyetlerinden kaynaklanmadığını, bunu belirleyenin o insanın eylem ve söylemlerinin oluşturduğunu bilirdi.

Bunları yeniler yapsa, onları topa tutardık!
Sevdiğim üç meslektaşım; Bircan Usallı Silan, Yüksel Şengül ve Sema Eren’in hafta içi her gün Star TV’de yaptığı “Aramızda Kalmasın” adlı sohbet programından zaman zaman şu tür ilginç eylemlerin haberleri yansıyor internet siteleri ve gazetelere:
“Erol Büyükburç, trafik kazasında ölen kızı Ajlan’a karşı babalık görevini tam yapıp yapmadığı sorulunca çileden çıktı, canlı yayında su bardağını fırlattı ve ‘Şimdi gidip intihar edeceğim” dedi.”
“Gönül Yazar, dargın olduğu müzisyen Coşkun Erdem’in stüdyoya geleceğini öğrenince canlı yayını terk etti.”
Bu eylemleri yeni şarkıcılar yapsa, onları topa tutardık, ama eskiler yapınca gıkımızı çıkarmadık.