Birkaç gündür elektronik postam, aralarında e-posta zinciri oluşturanlardan gelenlerle dolup taşıyor... Gönderenlerin adları ve e-posta konuları farklı olsa da, metin aynı... Bir kişinin kaleme aldığı metni belli ki binlerce insan da çok sevdi ve sahiplendi. Gelenlerden anladığım kadarıyla herkes bulabildiği medya mensubunun e-posta adresine bu metni gönderdi. İzninizle önce metne yer vermek, ardından da görüşlerimi açıklamak istiyorum. Çünkü konu çok önemli...
İşte, “İzzet ve merhamete duyarlılık ve insafa açık davet” başlıklı metinde yazılanlar:
Şanlıurfalı ilkokul birinci sınıf öğrencisi elindeki mandalinayı öğretmenine uzattı: “Al öğretmenim!” dedi,
“Bunu Gazze’deki kardeşlerime gönder!”
Bu olay 13 Ocak 2009/16 Muharrem 1430 günü, Gazze şehitleri için ülke çapında bütün okullarda Milli Eğitim Bakanlığımızın yönlendirmesiyle yapılan saygı duruşu eylemi ve gönüllü yardım toplama kampanyası sırasında yaşandı.
Aldıkları cipler herkesin dilinde... Ama aynı gün, basınımızın önde giden gazetelerinde çıkan iki başka haber bangır bangır sesleniyordu olanca görgüsüzlüğü, vurdumduymazlığı ve yüzsüzlüğüyle: “Sibel Can kendine 180 bin euro’luk son model bir cip aldı!”
“Alişan kendine 120 bin euro’luk son model Porsche otomobil aldı!”
Buna benzer haberler her gün yayınlanıp duruyor hakkınızda!
Ey bu halkın iltifatına mazhar olmuş ünlülerimiz!
Eğer bu haberler doğru değil ise tez elden yalanlayın!
Ama eğer doğru ise...
Hiç olmazsa bir an için bize, sonra da vicdanınıza kulak verin olanca samimiyetinizle! Ey bu halkın iltifatına mazhar olmuş ünlülerimiz!
Alemlerin Rabbi Yüce Allah’ın, azze ve celle, lütuf olarak bahşettiği fıtri kabiliyetinizin dışında, böyle kolayca ve sırf keyfiniz için göz kırpmadan harcayabildiğinize bakılacak olursa akıllara durgunluk veren seviyede olan servetinizden, ününüze kadar sahip olduğunuz her şeyi, yalnızca sizi samimiyetle seven,
beğenen insanlara borçlu olduğunuzu unutmayın! Onlara güzel bir örnek olun!
Sizden beklenen budur!
“Kavli Leyyin”ciler harekete geçtiBiz Kavli Leyyin Hareketi olarak sizi, Gazze’de oluk oluk masum Müslüman kanı akarken sergilediğiniz bu duyarsızlıktan ayıltıp, izzet, merhamet, duyarlılık ve insafa davet etmeyi sizi samimiyetle seven, beğenen insanlar ve bütün Mü’min/Mü’mine Müslümanlar adına boynumuzun borcu ve görev biliyoruz!
Sizi, kamuoyu önünde İsrail devletinin Gazze’de gerçekleştirmekte olduğu sistematik Müslüman soykırımına karşı açık ve kesin bir tavır almaya, Gazze’deki mazlum ve mağdur kardeşlerinize, en az kendi keyfiniz için yaptığınız harcama kadar yardım bağışında bulunmaya ve Gazze’li yetimlerden dilediğiniz kadarına sahip çıkıp geçimlerini üstlenmeye, onları kendi öz evladınız bilmeye, onlara kendi öz evladınıza maddi ve de manevi olarak neyi/neleri layık görüyorsanız, aynen sunmaya ve sesinizi duyurabildiğiniz her yerde, herkesi Gazze’li mazlum Müslümanlara sahip çıkılması gerektiğini apaçık ve yüksek sesle hatırlatmaya, mübarek Kuran’da emrolunduğumuz üzere “kavli leyyin” yani “yumuşak bir söz” ile davet ediyoruz!”
Bu kampanya onları ‘açık hedef’ yaparTürkiye’de işsiz sayısı her geçen gün artarken, milyonlarca insan açlık sınırında iken Sibel Can ve Alişan’ın lüks otomobilleriyle caka satması konjonktürel bir hata olarak görülebilir. İki şarkıcının böyle bir devirde böyle bir olayla gündeme gelmesi görgüsüzlük olarak da nitelendirilebilir...
Ama bundan ötesi haksızlık...
Hele hele de Sibel Can ve Alişan’ı, “Ciplerinize harcadığınız para kadar Gazze’ye de yardım yapın” deyip insanların önüne yem olarak atmak insafsızlık...
Elindeki bir mandalinayı Filistinli çocuklar için öğretmenine veren bir öğrenciyi “Türkiye’nin gerçek sahibi” olarak görenler, babası adına İstanbul’da, annesi adına da Van’da ilköğretim okulu yaptıran Sibel Can’a da hakkını teslim etmeli.
İnsanların sevdikleri sanatçılardan toplumsal konularda duyarlılık beklemesi çok doğal... Burada doğal olmayan şey İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamın faturasını, aynı dönemde lüks otomobil aldılar diye iki şarkıcıya kesmek...
Sibel Can’ın ve Alişan’ın kazandıkları parayı nereye harcayacaklarına karışmaya hakkımız olmamalı.
Şayet vergi kaçırıyorlarsa hep beraber yakalarına yapışalım. Ortada böyle bir durum yoksa o zaman da onları özgür iradeleri ve vicdanlarıyla baş başa bırakalım.