Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sinemada dışa açılmanın yolu



Türk filmlerinin dışa açılmaları için profesyonel yardım almaları gerekiyor. Bunun yolu da çok çalışmaktan geçiyor Çünkü kimse kimseye, hiçbir şeyi altın tepside sunmuyor



‘Eşrefpaşalılar’ filminin New York Film Akademisi’ndeki özel gösteriminin ertesi günü.
New York Post gazetesi okurlarına Tribeca Film Festivali’nin kitapçığını promosyon olarak verdi.
Kitapçığa göz atınca, 21 Nisan - 2 Mayıs tarihleri arasındaki festivalin programında iki Türk yönetmenin filmlerini görmek beni acayip mutlu etti.
Tahmin edebileceğiniz gibi bu yönetmenlerden biri Ferzan Özpetek, diğeri de Fatih Akın’dı.
Ferzan Özpetek’in ‘Loose Cannons’ filmi dört, Fatih Akın’ın ‘Soul Kitchen’ filmi ise üç kez gösterilecek ‘Tribeca Film Festivali’nde.
Fatih Akın’ın ve Ferzan Özpetek’in bu filmlerle Türkiye’yi değil, yaşadıkları ülkeyi ya da kendilerini temsil ettiğini düşünenler olabilir.
O ayrı bir tartışma konusu.
Benim dikkat çekmek istediğim şey şu:
Günümüzde iyi bir şey yapmak yetmiyor. Ortaya çıkardığınız ürünü dış pazara açabilmenin yolu, yaptığınız işi en iyi şekilde pazarlamaktan geçiyor.
Bunun en etkili yollarından biri lobi faaliyetleri.
‘Eşrefpaşalılar’ ekibinin bunu nasıl başardığına bizzat tanıklık ettim.
New York Film Akademisi’ndeki özel gösterimden sonra ‘Eşrefpaşalılar’ ekibinin bir kısmı Houston’a geçti, bir kısmı ise Avrupa’ya.
Çünkü ‘Eşrefpaşalılar’, Houston Film Festivali’nde yarışacak.
Film, 30 Nisan’daki Dallas Film Festivali’ne, Miami ve New York’ta yapılacak Türk Filmleri Festivalleri’ne de katılacak.
22 Nisan’da 55 kopya ile Avrupa’da gösterime girecek film için 19 Nisan’da Frankfurt’ta, 20 Nisan’da Rotterdam’da, 21 Nisan’da Brüksel’de, 23 Nisan’da Londra’da, 24 Nisan’da da Kopenhag’da özel gösterim olacak.
‘Eşrefpaşalılar’ın yapımcısı Yusuf Kulaksız, “Avrupa’dan sonra hedefimiz Ortadoğu, Arap dünyası, Orta Asya, Balkanlar, Hindistan ve Amerika. Filmimizi bu pazarlarda da gösterime sokabilmek için çalışmalarımız sürüyor” dedi.
Türk filmlerinin dış pazara açılmaları için profesyonel yardım almaları gerekiyor. Bunun yolu da çok çalışmaktan geçiyor, hem de bıkmadan, usanmadan.
Çünkü kimse kimseye, ‘Bu bizim cemaatten’ diye hiçbir şeyi altın tepside sunmuyor.


Albayrak, Leyla’sını internetten buldu
‘Eşrefpaşalılar’ın başrol oyuncularından Sinan Albayrak, ABD’ye ekiple değil, tek başına geldi.
New Jersey’e ayak bastığı ilk gün, internetten tanıştığı Suriyeli kız arkadaşı Leyla ile pikniğe bile giden Albayrak, seyahat boyunca da ekiple takılmadı.
Albayrak’ın filmde canlandırdığı imam, Fethullah Gülen’in İzmir’deki imamlık günlerinden izleri beyazperdeye taşıyan bir karakter. O yüzden hakkında “O da cemaatten” denmemesi için mi ekipten uzak durdu, yoksa internetten tanıştığı Leyla ile New York’un tadını mı çıkarmak istedi bilemiyorum.
Albayrak, gezide öylesine özgür takıldı ki, filmin gösterimini yarıda bırakıp, kız arkadaşıyla Manhattan’da tura çıkınca, gösteri sonundaki söyleşiye bile gecikmeli olarak iştirak etti. Albayrak, ekibin bir parçası olmadı, ama sokakta otomobil beklerken ‘Leyla’sının üşüdüğünü görünce ceketini ona verip, nasıl bir centilmen olduğunu da gösterdi.

ABD’li yazardan Türk kuma romanı
‘Eşrefpaşalılar’ın New York Film Akademisi’ndeki özel gösterimini izlemeye gelenler sadece Türkler değildi. 120 kişilik salonda yabancılar da vardı.
Onlardan biri de Janet Ekstract adlı Amerikalı iletişimci ve yazardı. Ekstract, gösteriden sonra yanımıza geldi, kendini tanıttı ve fena sayılmayacak Türkçesiyle, Türkiye’ye geldiğini, araştırma yapıp, bir roman yazdığını anlattı.
Yakında çıkacak 410 sayfalık İngilizce romanı talipli olursa Türkçe de yayınlamak istediğini söyleyen Ekstract’a, kitapta hangi konuyu işlediğini sordum.
“Türkiye’deki kuma olayını yazdım” dedi.
Janet Ekstract’a, kuma konusunda roman yazacak kadar bilgiyi nasıl elde ettiğini sordum, verdiği yanıt şu oldu:
“Türk kültürü ve insanları hakkında derin bilgiye sahibim. Çünkü Türkiye’nin birçok yerini dolaştım, yüzlerce insanla konuştum.”